KEBAPÇILIK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



KEBAPÇILIK harflerini içeren 4 harfli 26 kelime bulunuyor. 4 harfli KEBAPÇILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇIPA12, ÇIKI9, KAPI9, APEL8, AÇIK8, AÇKI8, ALÇI8, ALIÇ8, ÇAKI8, ÇALI8, KAÇI8, KALP8, PLAK8, AKÇE7, BAKI7, BALE6, BELA6, BEKA6, ILIK6, KABE6, ALIK5, AKIL5, AKLI5, KALE4, KEKA4, LAKE4


KALE (Kelime Kökeni: Arapça ḳalʿa)


[isim] [tarih]
  • Düşmanın gelmesi beklenilen yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda güvenliği sağlamak için yapılan kalın duvarlı, burçlu, mazgallı yapı, kermen

    Onu kalenin yanındaki küçük mezarlığa, bir zeytin ağacının yanına gömdüler. - Halikarnas Balıkçısı

[mecaz]
  • Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer
[spor]
  • Takımla oynanan bazı top oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kale gibi
  • kaleyi içinden fethetmek

Birleşik Kelimeler: kale bedeni, kalebent, kale çizgisi, kale vuruşu, uçankale

[isim]
  • Denizli iline bağlı ilçelerden biri

KEKA


[ünlem]
  • Keyifli bir durum anlatılırken `ne güzel, ne iyi` anlamlarında söylenen bir söz

    Oh! Keka! Efendi efendi, insan gibi yürüyoruz. - Nazım Hikmet


LAKE (Kelime Kökeni: Fransızca laqué)


[sıfat]
  • Lak ile cilalanmış

    Yaldızlı beyaz lake karyolasının yanındaki koltukta dadısı uyukluyordu. - Cahit Uçuk


ALIK


[sıfat]
  • Sersem olan, budala, ebleh

    Sen ne alık herifsin be? Beni duyuyor musun? - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: alık salık


AKIL (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳl)


[isim]
  • Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us
[ruh bilimi]
  • Bellek

    Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. - Cahit Sıtkı Tarancı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akıl akıldan üstündür
  • akıl akıl, gel çengele takıl
  • akıl alır gibi değil
  • akıl almak
  • akıl almamak
  • akıl bırakmamak
  • akılda kalmak
  • akıldan çıkarmak
  • akıldan çıkmak
  • akıl danışmak
  • akılda tutmak
  • akıl durdurmak
  • akıl erdirememek (veya ermemek)
  • akıl erdirmek
  • akıl ermek
  • akıl etmek
  • akıl havsala almamak
  • akıl için yol (veya tarik) birdir
  • akıl işi değil
  • akıl kişiye sermayedir
  • akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi akılını almış (veya akıllar gelin olmuş, herkes kendininkini beğenmiş)
  • akıl öğretmek
  • akıl para ile satılmaz
  • akıl sır ermemek
  • akıl terelelli (olmak)
  • akıl var, izan (veya mantık veya yakın) var
  • akıl vermek
  • akıl yaşta değil baştadır
  • akıl yürütmek
  • akla (veya akıllara) durgunluk (veya şaşkınlık) vermek
  • akla fenalık vermek
  • akla gelmek
  • akla gelmemek
  • akla gelmeyen başa gelir
  • akla hayale gelmemek
  • akla sığar gibi
  • akla sığmamak
  • aklı almamak
  • aklı başa yaş getirir
  • aklı başına gelmek
  • aklı başından gitmek
  • aklı başka yerde olmak
  • aklı bir (veya beş) karış yukarıda (veya havada) olmak
  • aklı bir yerde olmak
  • aklı bokuna karışmak
  • aklı çıkmak
  • aklı dağılmak
  • aklı durmak
  • aklı ermek
  • aklı fikri bir şeyde olmak
  • aklı gitmek
  • aklı kalmak
  • aklı karışmak
  • aklı kesmek
  • aklı kesmemek
  • aklıma gelen başıma geldi
  • aklına bir şey gelmek
  • aklına bir şey gelmesin
  • aklına düşmek
  • aklına esmek
  • aklına geleni işleme, her ağacı taşlama
  • aklına geleni söylemek
  • aklına geleni yapmak
  • aklına gelmek
  • aklına getirmek
  • aklına getirmek
  • aklına koymak
  • aklına koymak
  • aklına mukayyet olmak
  • aklına sığdırmak
  • aklına sığmamak
  • aklına şaşayım (veya şaşarım)
  • aklına takmak
  • aklına turp sıkayım
  • aklına tüküreyim
  • aklına uymak
  • aklına yatmak
  • aklına yelken etmek
  • aklında kalmak
  • aklından çıkarmamak
  • aklından çıkmak
  • aklından geçirmek
  • aklından geçmek
  • aklından zoru olmak
  • aklında olsun (veya kalsın!)
  • aklında tutmak
  • aklını (bir şeyle) bozmak
  • aklını başına almak (veya toplamak veya devşirmek)
  • aklını başından almak
  • aklını başka yere vermek
  • aklını çalmak
  • aklını çelmek
  • aklını devşirmek
  • aklını kaçırmak
  • aklını karıştırmak
  • aklını kullanmak
  • aklının ayarını bozmak
  • aklının bir köşesine yazmak
  • aklının köşesinden geçmemek
  • aklının terazisi bozulmak
  • aklının ucundan bile geçirmemek
  • aklını oynatmak
  • aklını peynir ekmekle yemek
  • aklını şaşırmak
  • aklını takmak
  • aklını yormak
  • aklınla bin yaşa
  • aklın süzgecinden geçirmek
  • aklın yolu birdir
  • aklı sonradan gelmek
  • aklı takılmak
  • aklı yatmak
  • aklı zıvanadan çıkmak

Birleşik Kelimeler: akılalmaz, akıl defteri, akıl dışı, akıl dişi, akıl doktoru, akıl hastanesi, akıl hastası, akıl hocası, akıl kârı, akıl kethüdası, akıl kumkuması, akıl kutusu, akıl küpü, akıl zayıflığı, akıldan yoksun, akıllara seza, akıllara şifa, akıllara zarar, akıllara ziyan, koyma akıl, oyma akıl, akla yakın, akla yatkın, akla zarar, akla ziyan, aklı başında, aklıevvel, aklı kıt, aklıselim, aklı sıra, aklı tam ayar, aklı yetik


AKLI


[sıfat]
  • Beyazı bulunan, beyaz renkli

    Arabacı, içkinin söndürdüğü fersiz, kabarık, aklı gözlerini kızın yüzüne yanaştırarak fısıldadı. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: aklı karalı


BALE (Kelime Kökeni: Fransızca ballet)


[isim]
  • Belli hafif figürlere, adım atışlara, çoğunlukla sahne düzenine ve müziğe dayalı gösteri türü

    Nizamlı bir hareketler sisteminin ne olduğunu anlamak için bir baleyi seyretmelisiniz. - Mehmet Kaplan


BELA (Kelime Kökeni: Arapça belā)


[isim]
  • İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum

    Kumar, toplum için büyük bir beladır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bela (veya belasını) aramak
  • bela çıkarmak
  • bela getirmek
  • bela kesilmek
  • belalar mübareği
  • bela okumak
  • bela olmak
  • belası
  • belasını bulmak
  • belaya çatmak (veya girmek veya uğramak)
  • belayı satın almak

Birleşik Kelimeler: defibela, güç bela, püsküllü bela, tatlı bela, yedi bela, zor bela, ar belası, baş belası, gönül belası, namus belası, hatır belasına


BEKA (Kelime Kökeni: Arapça beḳā)


[isim] [eskimiş]
  • Kalıcılık, ölmezlik

    Fakat böyle bir zevk ve huzurun devam ve bekası olamaz. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beka bulmak


ILIK


[sıfat]
  • Soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak

    Galip ıssız bir gece içinde, ılık bir bahçede, bir havuz kenarında yanan bir meşaledir. - Asaf Halet Çelebi


KÂBE


[isim] [din bilgisi]
  • Mekke'de bulunan, Müslümanlarca kıble olarak kabul edilen ve hac ibadeti yapılırken tavaf edilen kutsal yer
[mecaz]
  • Bir kimsenin taptığı, kutsal saydığı yer

AKÇE


[isim]
  • Küçük gümüş para

Birleşik Kelimeler: geçer akçe, geçmez akçe, kalp akçe, yedek akçe, züyuf akçe, güvence akçesi, ihtiyat akçesi, kan akçesi, pey akçesi, teminat akçesi


BAKI


[isim] [coğrafya]
  • Özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye veya kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doğal şartlarını tespit eden durumu

    Bu dağın bakısı güneye doğrudur.

[halk ağzında]
  • Fal

APEL (Kelime Kökeni: Fransızca appel)


[isim] [ekonomi]
  • Anonim ortaklıklarda sermaye artırımı için yapılan ödeme çağrısı

AÇIK


[sıfat]
  • Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı

    Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte. - Erendiz Atasü

[zarf]
  • Belirgin bir biçimde

    İnsan, mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi? - Mahmut Yesari

[isim]
  • Bir gereksinimin karşılanamaması durumu

    Bütçe açığı.

    Ülkenin doktor açığı.

[isim]
  • Belli bir yerin biraz uzağı

    Tren yolu nehrin açığından geçer.

[isim]
  • Denizin kıyıdan uzakça olan yeri

    Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır. - Behçet Necatigil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • açığa çıkarmak
  • açığa çıkarmak
  • açığa çıkarmak
  • açığa çıkmak
  • açığa vurmak
  • açığı çıkmak
  • açığını aramak
  • açığını bulmak
  • açığını kapamak (veya kapatmak)
  • açık ağız aç kalmaz
  • açık düşmek
  • açık etmek
  • açık kapamak
  • açık kapı bırakmak
  • açık konuşmak
  • açık olmak
  • açık olmak
  • açık söylemek
  • açıkta bırakmak
  • açıkta kalmak (veya olmak)
  • açık tutmak
  • açık vermek
  • açık yaraya tuz ekilmez

Birleşik Kelimeler: açık açık, açık ağıl, açıkağız, açık ağızlı, açık alan, açık ara, açık artırma, açık bilet, açık bono, açık bölge, açık büfe, açık celse, açık ciro, açık çek, açık deniz, açık devre, açık dolaşım sistemi, açık durum, açık duruşma, açık düşmek, açık eksiltme, açık elli, açık fikirli, açık giyim, açık görüş, açıkgöz, açık gri, açık hava, açık hece, açık hesap, açık imza, açık işletme, açık kahverengi, açık kalp ameliyatı, açık kalpli, açık kapı, açık kart, açık kestane, açık kırmızı, açık kredi, açık liman, açık lise, açık maaşı, açık mavi, açık mektup, açık ordugâh, açık oturum, açık oy, açık öğretim, açık önerme, açık pazar, açık pembe, açık piyasa, açık poliçe, açık raf, açık rejim, açık saçık, açık saman rengi, açık sarı, açık sayım, açık seçik, açık senet, açık sözlü, açık şehir, açık taşıt, açık teşekkür, açık tohumlular, açık toplum, açık tribün, açık yara, açık yeşil, açık yol, açık yürekli, açık zaman, ağzı açık, alnı açık, bahtı açık, başı açık, eli açık, gözü açık, kapısı açık, sağ açık, sofrası açık, sol açık, ucu açık, uğuru açık, yarı açık cezaevi, açığa alınmak, açığa almak, açıktan açığa, bütçe açığı, dış ticaret açığı