KARNABİT harflerini içeren 5 harfli 38 kelime bulunuyor. 5 harfli KARNABİT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ARABİ7,
ABANİ7,
BARAN7,
BARAK7,
BANKA7,
BANAK7,
BARKA7,
BARİT7,
BAKİR7,
BAKAN7,
BATİK7,
BATAR7,
BATAK7,
KİBAR7,
KABAN7,
KABİN7,
KABİR7,
RABAT7, TABAK7,
TABİR7,
TABAN7,
ANTİK5,
ATARİ5,
AKAİT5,
AKTAR5,
AKRAN5,
ATİNA5,
İNKAR5,
İNTAK5,
KARAT5, KANAT5,
KATAR5,
KARNİ5,
NAKİT5,
RAKİT5,
TİRAN5,
TARAK5,
TARİK5
ANTİK
(Kelime Kökeni: Fransızca antique)
[sıfat] [tarih]
-
İlk Çağdaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile ilgili olan, antika
Birleşik Kelimeler: Antik Çağ
ATARİ
[isim]
-
Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü
AKAİT
(Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳāʾid)
[isim] [din bilgisi]
-
Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü
AKTAR
(Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)
[isim]
-
Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
AKRAN
(Kelime Kökeni: Arapça aḳrān)
[isim]
AT
[isim]
-
Atgillerden, binme, yük çekme, taşıma vb. hizmetlerde kullanılan, tek tırnaklı hayvan, beygir, düldül
Ata Sözleri ve Deyimler
- ata arpa yiğide pilav
- ata binen nalını, mıhını arar
- ata binersen Allah'ı, attan inersen atı unutma
- ata da soy gerek, ite de
- at, adımına göre değil adamına göre yürür
- ata dost gibi bakmalı, düşman gibi binmeli
- ata et, ite ot vermek
- ata eyer gerek, eyere er gerek
- at at oluncaya kadar sahibi mat olur
- at beslenirken kız istenirken
- at binenin, kılıç kuşananın
- at binicisine göre kişner
- at bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz
- at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak
- at gibi
- atı alan Üsküdar'ı geçti
- atı atasıyla, katırı anasıyla
- atım tepmez, itim kapmaz deme
- atına bakan ardına bakmaz
- atın bahtsızı arabaya düşer
- atın dorusu, yiğidin delisi
- atını sağlam kazığa bağlamak
- atın ölümü arpadan olsun
- atın ürkeği, yiğidin korkağı
- atın varken yol tanı, ağan varken el tanı
- at ile avrat yiğidin bahtına
- at izi it izine karışmak
- at koşturacak kadar
- at koşturmak
- atla arpayı dövüştürmek (veya dalaştırmak)
- atla deve değil
- atlarını itlerini nallamak
- atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz
- atlar tepişir, arada eşekler ezilir
- at nalı kadar
- at olur, meydan olmaz (veya bulunmaz), meydan olur (veya bulunur), at olmaz (veya bulunmaz)
- at oynatmak
- at ölür, itlere bayram olur
- at ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır
- at pazarında eşek osurtmuyoruz!
- atta, avratta uğur vardır
- attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek
- attan inip eşeğe binmek
- at var, meydan yok
- at yedi günde, it yediği günde
- at yiğidin yoldaşıdır
Birleşik Kelimeler: at arabası, at bakıcısı, atbalığı, atbaşı, at cambazı, at donu, at gözlüğü, at gözlüklü, at hırsızı, at kestanesi, atkuyruğu, at meydanı, at sineği, banko at, çıplak at, binek atı, denizatı, Flaman atı, koşu atı, koşum atı, yarış atı
[kimya]
-
Astatin elementinin simgesi
İNKÂR
(Kelime Kökeni: Arapça inkār)
[isim]
-
Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma
Ata Sözleri ve Deyimler
- inkârdan gelmek
- inkâr etmek
İNTAK
(Kelime Kökeni: Arapça inṭāḳ)
[isim] [eskimiş]
[edebiyat]
-
Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme
Birleşik Kelimeler: teşhis ve intak
KANAT
[isim]
[askerlik]
-
Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah
Ordunun sağ kanadı.
[spor]
-
Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- kanadı altına almak
- kanat açmak
- kanat alıştırmak
- kanat çırpmak
- kanat germek
Birleşik Kelimeler: çakırkanat, kın kanat, kızılkanat, sağ kanat, sarıkanat, yelkenkanat, burun kanadı, kazkanadı, kuşkanadı, pencere kanadı
KATAR
(Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)
[isim]
Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı
KARNİ
(Kelime Kökeni: Fransızca cornue)
[isim] [kimya]
-
Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap
NAKİT
(Kelime Kökeni: Arapça naḳd)
[isim] [ekonomi]
Birleşik Kelimeler: nakit kartı, nakit para
RAKİT
(Kelime Kökeni: Arapça rākid)
[sıfat] [eskimiş]
TİRAN
(Kelime Kökeni: Fransızca tyran)
[isim] [tarih]
-
Eski Yunan'da siyasal gücü zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kimse
[sıfat] [mecaz]
TARAK
[isim]
[anatomi]
-
İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
[hayvan bilimi]
-
Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
[hayvan bilimi]
-
Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı