KARBONAT Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



KARBONAT harflerini içeren 5 harfli 38 kelime bulunuyor. 5 harfli KARBONAT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Karbonat ile başlayan 5 harfli kelimeler. karbonat ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde Karbonat olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

BORAT8, BORAN8, BORAK8, BANKO8, BARON8, BAROK8, KOBRA8, TORBA8, BARAN7, BARAK7, BANKA7, BANAK7, BARKA7, BAKAN7, BATAR7, BATAK7, KABAN7, RABAT7, TABAK7, TABAN7, AKONT6, AKORT6, KOTAN6, KORNA6, KOTRA6, KANTO6, NOKTA6, NOKRA6, ORTAK6, OKTAN6, TORNA6, TORAK6, AKTAR5, AKRAN5, KARAT5, KANAT5, KATAR5, TARAK5


AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)


[isim]
  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân

AKRAN (Kelime Kökeni: Arapça aḳrān)


[isim]
  • Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, böğür, taydaş, öğür

    Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı. - Necati Cumalı


KANAT


[isim]
  • Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ

    Bir daldan hızla geçip gitti bir kuş kanadı / Sessizlik bir tüy gibi bir dakika sallandı / Pırıldadı bir ateş böceği sarmaşıkta - Halit Fahri Ozansoy

[askerlik]
  • Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah

    Ordunun sağ kanadı.

[spor]
  • Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanadı altına almak
  • kanat açmak
  • kanat alıştırmak
  • kanat çırpmak
  • kanat germek

Birleşik Kelimeler: çakırkanat, kın kanat, kızılkanat, sağ kanat, sarıkanat, yelkenkanat, burun kanadı, kazkanadı, kuşkanadı, pencere kanadı


KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)


[isim]
  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı


TARAK


[isim]
  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

[anatomi]
  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
[hayvan bilimi]
  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
[hayvan bilimi]
  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı


AKONT (Kelime Kökeni: Fransızca àcompte)


[isim] [ticaret]
  • Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme

AKORT (Kelime Kökeni: Fransızca accord)


[isim] [müzik]
  • Bir çalgıda doğru ses vermesi için yapılan ayar, düzen
[müzik]
  • Armoniyi sağlayan seslerin birleşmesi
[mecaz]
  • Uyum, uyumluluk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akort etmek

Birleşik Kelimeler: akordu bozuk


KOTAN


[isim] [halk ağzında]
  • Pulluk, büyük saban

KORNA (Kelime Kökeni: İtalyanca corna)


[isim]
  • Motorlu taşıtlarda, bisikletlerde sesle işaret vermek için kullanılan ve içinden hava geçirilerek çalınan boru, klakson

    Saat on iki olur olmaz, apartmanın önünde kornayı öttürdüm. - Aka Gündüz


KOTRA (Kelime Kökeni: Fransızca cotre)


[isim] [denizcilik]
  • Çoğunlukla bir direkli, randası olan, ince gövdeli yelkenli

    Açıkta demir atmış kotrayı görüyor musun? - Falih Rıfkı Atay

[isim]
  • Irmak ve göl ağızlarında kurulan ve ince kazıklarla kamışlardan yapılma dalyan

KANTO (Kelime Kökeni: İtalyanca canto)


[isim] [tiyatro]
  • Tuluat tiyatrolarında oyundan önce genellikle kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ederek yaptığı gösteri

    Kantodan piyese kadar her gösteriye katılıyor; herkesi hüzne, sevgiye, coşkuya, isteğe boğuyordu. - Cahit Külebi


NOKTA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳṭa)


[isim]
  • Çok küçük boyutlarda işaret, benek
[mecaz]
  • Sınır, derece, radde

    Savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada...

[dil bilgisi]
  • Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.)
[matematik]
  • Hiçbir boyutu olmayan işaret
[spor]
  • Orta nokta

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nokta koymak
  • noktasına virgülüne dokunmadan

Birleşik Kelimeler: nokta atışı, noktainazar, nokta memuru, nokta nokta, nokta turizmi, noktası noktasına, başnokta, iki nokta, kara nokta, karanlık nokta, kırmızı nokta, kilit nokta, kör nokta, maddesel nokta, orta nokta, ölü nokta, sarı nokta, siyah nokta, üç nokta, alevlenme noktası, başa baş noktası, başlangıç noktası, başucu noktası, besleme noktası, boğumlanma noktası, buharlaşma noktası, can noktası, çıkış noktası, dayanak noktası, denetim noktası, doğu noktası, donma noktası, doruk noktası, doyma noktası, doyum noktası, dönüm noktası, düğüm noktası, ergime noktası, güney noktası, güz noktası, hareket noktası, ilkbahar noktası, izabe noktası, kavrama noktası, kaynama noktası, kerteriz noktası, kırılma noktası, kuzey noktası, nirengi noktası, odak noktası, parlama noktası, penaltı noktası, polis noktası, püf noktası, santra noktası


NOKRA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳra)


[isim]
  • Büveleğin sebep olduğu, genellikle davar ve sığırlarda, seyrek olarak insanlarda rastlanan, ortası delik şişkinliklerle tanınan hastalık

ORTAK


[isim]
  • Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri, şerik, hissedar, partner

    Bırakın, ortağıma bir telefon edeyim. - Haldun Taner

[sıfat]
  • Birden çok kimse veya nesneyi ilgilendiren, onlara özgü olan, onların katılmasıyla oluşan, müşterek

    Edebiyata şiirle başlamak, büyük küçük bütün yazarlarda görülen ortak bir yöndür. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ortak (veya kuma) gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş
  • ortak etmek
  • ortak olmak

Birleşik Kelimeler: ortak bölen, ortak çarpan, ortak dil, ortak fark, ortak gider, ortak hesap, ortak kat, ortak mülkiyet, ortak nesne, ortak ölçülmez sayılar, ortak özne, ortak payda, ortak tam bölen, ortak tümleç, ortak yapım, ortak yaşama, ortakyaşar, ortak yönetim, ortak yüklem, dert ortağı, çok ortaklı


OKTAN (Kelime Kökeni: Fransızca octane)


[isim] [kimya]
  • Formülü C8H18 olan doymuş hidrokarbonlara verilen ad