KARAMSARLIK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler



KARAMSARLIK harflerini içeren 8 harfli 24 kelime bulunuyor. 8 harfli KARAMSARLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AKSIRMAK11, ISKALAMA11, IRAKSAMA11, KISALMAK11, KASILMAK11, SIRALAMA11, SIRLAMAK11, SARILMAK11, SALKIMAK11, ARILAMAK10, ARIKLAMA10, IRALAMAK10, KIRKLAMA10, KARILMAK10, KARAMSAR10, KARMALIK10, MAKARALI10, MAKASKAR10, RAKKASLI10, SARARMAK10, SAKARLIK10, SAKLAMAK10, KARARMAK9, KARLAMAK9


KARARMAK


[nesnesiz]
  • Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak
[mecaz]
  • Kederlenmek, canı sıkılmak
[mecaz]
  • Niteliğini yitirmek

    Eşsiz hafızası sönüyor, sağduyusu kararıyordu. - Falih Rıfkı Atay


KARLAMAK


[nesnesiz]
  • Kar yağmak

    Grip salgınının, göğse bir taş gibi oturan bronşitin bütün sebebi havanın bir türlü karlayamamasında, karın yağmamasındaymış. - Nazım Hikmet


ARILAMAK


[-i]
  • Bir şeyde herhangi bir ayıp veya kusur bulunmadığını bildirmek, tenzih etmek

ARIKLAMA


[isim]
  • Arıklamak işi

IRALAMAK


[-i]
  • Belirli bir ıra ile belirtmek, karakterize etmek

    Düşkünlere yardım Türk'ü ıralayan bir erdemdir.


KIRKLAMA


[isim]
  • Kırklamak işi

KARILMAK


[nesnesiz]
  • Karma işi yapılmak, karışmak
[halk ağzında]
  • Hayvan çiftleşmek

KARAMSAR


[sıfat] [felsefe]
  • Kötümser

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karamsar olmak


KARMALIK


[isim]
  • Karma olma durumu

    Meclisin bütün karmalığı bu yuvarlak sofranın etrafında idi. - Falih Rıfkı Atay


MAKARALI


[sıfat]
  • Makarası olan, makara ile çalışan

Birleşik Kelimeler: makaralı kuş


MAKASKÂR (Kelime Kökeni: Arapça miḳaṣṣ + Farsça -kār)


[isim] [eskimiş]
  • Kâğıt oymacılığı ile uğraşan kimse, oymacı

RAKKASLI


[sıfat]
  • Sarkacı olan

    Evlerin başka odalarında duvara asılmış rakkaslı ve rakamları alaturka bir çalar saat işler. - Abdülhak Şinasi Hisar


SARARMAK


[nesnesiz]
  • Sarı olmak, rengi sarıya dönmek

    Sigaradan sararmış dişleriyle dolgun dudaklarını kemiriyor. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sararıp solmak


SAKARLIK


[isim]
  • Sakar olma durumu

SAKLAMAK


[-i]
  • Elinde bulundurmak, tutmak

    Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı. - İbrahim Alâeddin Gövsa

[-i] [-de]
  • Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymak

    Paralarını kasada saklıyor.

[-i] [-de]
  • Bozulmadan doğal durumları ile durmasını sağlamak, korumak, muhafaza etmek

    Eti buzdolabında saklamak. Peyniri tuzlu suda saklamak.

[-i] [-den]
  • Gizli tutmak, duyurmamak

    Batı, o büyük kaynaktan sık sık faydalanır ama iktibaslarını titizce saklar. - Cemil Meriç

[-e] [-i]
  • Birine vermek için ayırmak

    Bu kitabı size sakladım.

[nesnesiz] [mecaz]
  • Korumak, esirgemek

    Allah saklasın.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sakla samanı, gelir zamanı