KARAGÖZLÜK ile Oluşan Kelimeler (KARAGÖZLÜK Kelime Türetme)



KARAGÖZLÜK harflerinden oluşan 93 kelime bulunuyor. KARAGÖZLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Karagözlük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

10 Harfli Kelimeler

KARAGÖZLÜK25

7 Harfli Kelimeler

KARAGÖZ20, KARAGÜL13

6 Harfli Kelimeler

GÖZLÜK21, GÖRKLÜ18, KÖRLÜK14

5 Harfli Kelimeler

GÖZLÜ20, ÖZGÜL20, ÖZGÜR20, GÖLÜK17, ÖZLÜK16, KÖRÜK13, KÖLÜK13, KÖKLÜ13, GAZAL12, GARAZ12, KARGA9, LAGAR9, KAZAK8, KAKÜL7, KALAK5

4 Harfli Kelimeler

ÖZGÜ19, GÖRÜ16, ÖRGÜ16, ÖZLÜ15, ÖZÜR15, ÖKÜZ15, GÖRK14, GÜRZ13, ÖRÜK12, ÖLÜK12, GAZA11, KLÜZ9, GARK8, GALA8, ARAZ7, AZAR7, ALAZ7, KAZA7, LAZA7, ZARA7
Tümünü Gör

3 Harfli Kelimeler

GÖZ16, GÖL13, GÖK13, GÜZ12, KÖZ12, ÖLÜ11, ÖRÜ11, GAZ10, GÜL9, GÜR9, KÖK9, KÖR9, LÖK9, ÖRK9, ZÜL8, ALG7, GAR7, GAK7, ARZ6, AZA6
Tümünü Gör

2 Harfli Kelimeler

ÖZ11, AZ5, AR2, AK2, AL2, LA2, RA2


AR (Kelime Kökeni: Fransızca are)


[isim]
  • 100 m² değerinde yüzey ölçü birimi

    Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.

[isim]
  • Utanma, utanç duyma

    Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ar damarı çatlamış
  • ar dünyası değil kâr dünyası
  • ar etmek
  • arına dokunmak
  • ar namus tertemiz
  • ar ve hayâ perdesi yırtılmak
  • ar yılı değil, kâr yılı

Birleşik Kelimeler: ar belası

[kimya]
  • Argon elementinin simgesi

AK


[isim]
  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı
[sıfat]
  • Bu renkte olan
[sıfat] [mecaz]
  • Temiz
[sıfat] [mecaz]
  • Dürüst
[sıfat] [mecaz]
  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı


AL


[isim]
  • Kanın rengi, kızıl, kırmızı
[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Al bayrak. Al çuha.

[sıfat]
  • Bu renkte olan (at)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al elmaya taş atan çok olur
  • al giymedim ki alınayım
  • al gömlek gizlenemez
  • alı alına, moru moruna
  • alı al, moru mor
  • al kanlara boyanmak
  • al kiraz üstüne kar yağmış

Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar

[isim] [eskimiş]
  • Aldatma, düzen, tuzak, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz

[kimya]
  • Alüminyum elementinin simgesi

LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)


[isim] [müzik]
  • Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
[kimya]
  • Lantan elementinin simgesi

RA


[kimya]
  • Radyum elementinin simgesi

KALAK


[isim] [halk ağzında]
  • Burun, burun ucu

AZ


[sıfat]
  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]
  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş] [kimya]
  • Azot elementinin simgesi

ARZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿarż)


[isim]
  • Sunma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arz etmek

Birleşik Kelimeler: arzıendam, arz odası, arz talep, arzuhâl, para arzı

[isim] [eskimiş]
  • En, genişlik
[isim] [eskimiş]
  • Yer, yeryüzü

    Büzülüp kaldığım köşede sabahın bir an evvel olmasını, güneşin bir saat evvel arza inmesini bekliyorum. - Etem İzzet Benice

Birleşik Kelimeler: arz cazibesi, arz dairesi, arz derecesi


AZA (Kelime Kökeni: Arapça aʿżā)


[isim]
  • Üye

    Komşu gencine yüz vermemiş, çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: murahhas aza


KÂKÜL (Kelime Kökeni: Farsça kākul)


[isim]
  • Alna düşen kısa kesilmiş saç, perçem

    Kâküllerini alnına düşürmüş, yanakları al al... - Attila İlhan


ARAZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿaraż)


[isim] [felsefe]
  • İlinek
[tıp]
  • Belirti

    Bu hastalığın gösterdiği çeşitli araz üzerindeki sayısız müşahedelerim bana bir nevi pratik ihtisas temin etmişti. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]
  • Belirtiler

AZAR (Kelime Kökeni: Farsça āzār)


[isim]
  • Paylama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • azar işitmek


ALAZ


[isim] [halk ağzında]
  • Alev, yalaz

Birleşik Kelimeler: alaz alaz


KAZA (Kelime Kökeni: Arapça ḳażāʾ)


[isim]
  • İstem dışı veya umulmayan bir olay dolayısıyla bir kimsenin, bir nesnenin veya bir aracın zarara uğraması
[din bilgisi]
  • Vaktinde kılınmayan namazı veya tutulmayan orucu sonradan yerine getirme
[eskimiş] [hukuk]
  • Yargı
[eskimiş]
  • Kadılık görevi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaza atlatmak
  • kaza etmek
  • kaza geçirmek
  • kaza geliyorum demez
  • kaza ile
  • kazaya bırakmak
  • kazaya kalmak
  • kazaya rıza göstermek
  • kazaya uğramak

Birleşik Kelimeler: kaza dairesi, kaza kurşunu, ferdî kaza sigortası, görünmez kaza, zincirleme kaza, iş kazası, tren kazası


LAZA


[isim] [halk ağzında]
  • Bal koymaya yarayan küçük tekne