Kara ile Biten Kelimeler



KARA ile biten 19 kelime bulunuyor. Sonu KARA olan kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kara kelimesinin anlamı nedir? Kara ile başlayan kelimeler. İçinde kara olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

KEŞKÜLÜFUKARA27

11 Harfli Kelimeler

BALDIRIKARA17

10 Harfli Kelimeler

BAŞTANKARA15, KIÇTANKARA14

9 Harfli Kelimeler

BAĞRIKARA19, SIRTIKARA12, KARNIKARA10

8 Harfli Kelimeler

YANIKARA11

7 Harfli Kelimeler

ÇAYKARA12, ACIKARA11, KAPKARA11, MASKARA9, MALKARA8, KARKARA7

6 Harfli Kelimeler

FUKARA13, BAKARA8, MAKARA7, ANKARA6

4 Harfli Kelimeler

KARA4


KARA (Kelime Kökeni: Arapça ḳārra)


[isim] [jeoloji]
  • Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak

    Kurbağa karada da soluk alır, suda da. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karada ölüm yok
  • karaya ayak basmak
  • karaya çıkarmak
  • karaya düşmek
  • karaya oturmak
  • karaya vurmak

Birleşik Kelimeler: kara iklimi, kara kurbağası, kara kuvvetleri, kara mili, kara saban, kara suları, kara vapuru, kara yeli, kara yolu, kara yosunu, ana kara, çaykara

[isim]
  • En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı
[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım - Bekir Sıtkı Erdoğan

[sıfat] [mecaz]
  • Kötü, uğursuz, sıkıntılı
[mecaz]
  • Yüz kızartıcı durum, leke
[mecaz]
  • İftira

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kara çalmak
  • kara kara düşünmek
  • karalar bağlamak (veya giymek)
  • kara sürmek
  • karaya sabun, deliye öğüt neylesin

Birleşik Kelimeler: karaağaç, kara ağızlı, karaardıç, karaasma, karabacak, kara baht, karabakal, karabaldır, karabalık, karaballık, karabasan, karabaş, karabatak, karabiber, karaborsa, kara boya, karabuğday, karabulut, kara bulut, karaburçak, kara cahil, karaciğer, kara cümle, karaçalı, karaçam, karaçayır, kara çıyan, karadağlı, kara damaklı, karadavar, kara delik, karadul, karadut, kara düzen, kara elmas, kara et, Karaevli, karafatma, kara fırın, karagevrek, karagöz, Karagöz, karagül, kara gün, karagürgen, kara haber, karahalile, karahindiba, karahumma, karaiğne, karakabarcık, karakaçan, karakafes, kara kalem, kara kaplı kitap, karakarga, karakaş, karakavak, karakavuk, karakavza, karakeçi, kara kehribar, karakeme, karakılçık, kara kış, kara koca, karakoncolos, kara kovan, karakucak, karakul, karakulak, kara kullukçu, kara kuru, kara kusmuk, karakuş, karakutu, kara kutu, kara kuvvet, karalahana, karaleylek, kara liste, kara maşa, kara mizah, kara nokta, kara para, kara pazar, karasakız, kara sarı, kara sevda, karasığır, karasinek, karasu, kara su, karataban, kara tahta, kara talih, karatavuk, kara tren, karaturp, kara yağız, karayaka, karayandık, karayanık, kara yas, kara yazı, kara yel, karayemiş, kara yer, karayılan, kara yüz, acıkara, ağzı kara, bağrıkara, bağrı kara, bahtı kara, baldırıkara, baştankara, gönlü kara, gözü kara, karnıkara, karnı kara, kıçtankara, sırtıkara, yağlı kara, yanıkara, yüzü kara, fil dişi karası, horozkarası, kalecikkarası, papazkarası, sergikarası, tavukkarası, yürek karası, yüz karası


ANKARA


[isim]
  • Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri, Türkiye'nin başkenti

Birleşik Kelimeler: Ankara çiğdemi, Ankara keçisi, Ankara kedisi, Ankara taşı, Ankara tavşanı


KARKARA (Kelime Kökeni: Arapça ḳarḳara)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Uzun bacaklılardan, bataklık bölgelerde yaşayan, kışı sıcak ülkelerde geçiren, başı sorguçlu turna

MAKARA (Kelime Kökeni: Arapça bekere)


[isim]
  • Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin
[denizcilik]
  • Ağır yüklerin kaldırılma ve indirilmesinde kullanılan, birbirine paralel iki veya daha çok tabla arasında dönen, kenarı çepeçevre oluklu tekerlek veya tekerleklerden oluşmuş mekanik alet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • makara çekmek
  • makara gibi
  • makaraları koyuvermek (veya zapt edememek veya salıvermek)
  • makarasını çözmek
  • makaraya almak (veya sarmak)


MALKARA


[isim]
  • Tekirdağ iline bağlı ilçelerden biri

BAKARA (Kelime Kökeni: Fransızca baccara)


[isim]
  • İskambil kâğıdı ile oynanan bir kumar

    Geçenlerde bir iş adamı bakarada yüz bin liraya yakın para kaybetti. - Falih Rıfkı Atay


MASKARA (Kelime Kökeni: Arapça masḫara)


[sıfat]
  • Eğlendirici, sevimli, güldürücü, soytarı, hoş (kimse)

    Görseniz ne maskara şey!

[isim]
  • Karnaval maskesi

    Çocuk bir maskara satın aldı.

[isim]
  • Rimel
[hakaret yollu]
  • Şerefsiz, onursuz, haysiyetsiz, rezil (kimse)

    Bu maskara sosyete bana cahil diye bakar. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maskara etmek
  • maskara olmak
  • maskarasını çıkarmak
  • maskarası olmak
  • maskaraya almak
  • maskaraya çevirmek

Birleşik Kelimeler: gönül maskarası, karnaval maskarası


KARNIKARA


[isim] [halk ağzında]
  • Börülce

YANIKARA


[isim] [halk ağzında]
  • Şarbon

ACIKARA


[isim] [bitki bilimi]
  • Sık, yuvarlak ve küçük taneli bir tür ekşi üzüm

KAPKARA


[sıfat]
  • Çok kara, her yanı kara, simsiyah

    Düşündükçe kapkara, korkunç bir hayalet gözlerimi kapladı, başımın içi alev alev yandı. - Etem İzzet Benice

[zarf]
  • Her yanı karalara bürünmüş bir biçimde

    Dağlar kül rengi bir aydınlığın içinde kapkara yükseliyorlardı. - Tarık Buğra

[mecaz]
  • Sıkıntılı, zor

    Nerede kaldı bunlar? Sel olup aktılar mı? / Kapkara bir günümde beni bıraktılar mı? - Faruk Nafiz Çamlıbel


SIRTIKARA


[isim] [hayvan bilimi]
  • Bir tür lüfer

ÇAYKARA


[isim] [halk ağzında]
  • Çay kenarında çıkan göze, kaynak, pınar

    Çaykaraların suyu o kadar soğuktur ki dişlerini tıkırdatır. - Yaşar Kemal

[isim]
  • Trabzon iline bağlı ilçelerden biri

FUKARA (Kelime Kökeni: Arapça fuḳarā)


[sıfat]
  • Yoksul, fakir

    Biriktirdiği bütün parasını sadaka olarak fukaraya verir. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]
  • Derviş

    Bir Bektaşi fukarası.

[mecaz]
  • Zavallı

    Ama fukara denizcilerin durumları, onlara bu gibi lüks elvedaları yasak eder. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar

Birleşik Kelimeler: fukara babası, fakir fukara, keşkülüfukara, görgü fukarası


KIÇTANKARA


[isim] [denizcilik]
  • Baştan demirleyen, kıçtan da halatlarla kıyıya bağlanan gemi