KAMAROTLUK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



KAMAROTLUK harflerini içeren 6 harfli 49 kelime bulunuyor. 6 harfli KAMAROTLUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KOMUTA9, KORUMA9, KROMLU9, MORULA9, MORLUK9, OTURMA9, OKUTMA9, OKUMAK9, TOMRUK9, ATOMAL8, KOLTUK8, KORKMA8, KORKUT8, KORLUK8, KURAMA8, KURMAK8, KUMRAL8, KALOMA8, MUTLAK8, MUKAAR8, MAKTUL8, OTLAMA8, OTARMA8, OTAMAK8, OTURAK8, OKTRUA8, OKRAMA8, OKLAMA8, TOKMAK8, TOKLUK8, TORLUK8, ULAMAK8, ARTMAK7, ALAKOK7, KOKART7, KARMAK7, KARLUK7, KARTUK7, KALKMA7, KALMAK7, KATMAK7, MALKAR7, MARKKA7, MATRAK7, TORLAK7, TAKMAK7, KARTAL6, KALTAK6, KATRAK6


KARTAL


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kartalgillerden, genellikle kızıl siyah tüylü, çok güçlü, yuvasını yüksek kayalıklar üzerinde kuran, iri, yırtıcı bir tür kuş (Aquila)

    Kartal yükseldi yükseldi, kıyıdaki dağların üstünde küçüle küçüle göze görünmez oldu. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: kartal ağacı, kartalgözü, sakallı kartal, balık kartalı

[isim]
  • İstanbul iline bağlı ilçelerden biri

KALTAK


[isim]
  • Üzeri meşin, halı vb. şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü
[kaba konuşmada]
  • İffetsiz, namussuz kadın

Birleşik Kelimeler: eyer kaltağı


KATRAK


[isim]
  • Marangozlukta tomrukları biçmeye yarayan ve birden çok testeresi olan biçme makinesi

ARTMAK


[isim] [halk ağzında]
  • Büyük heybe
[nesnesiz]
  • Çoğalmak

    O zaman bedava binme olasılığı artardı. - Ayla Kutlu


ALAKOK (Kelime Kökeni: Fransızca à la coque)


[isim]
  • Rafadan yumurta

    Sabahleyin kendisine bir alakok ziyafeti çekecekti. - Hüseyin Rahmi Gürpınar


KOKART (Kelime Kökeni: Fransızca cocarde)


[isim] [askerlik]
  • Asker şapkalarına takılan ve rengi uluslara göre değişen işaret

KARMAK


[-i]
  • Karıştırmak, birbirine katmak
[nesnesiz]
  • Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek

    Yapı için harç karmak. Boya karmak.

Birleşik Kelimeler: betonkarar


KARLUK


[isim] [tarih]
  • Eski Türk boylarından biri

KARTUK


[isim] [halk ağzında]
  • Büyük tarla tarağı

KALKMA


[isim]
  • Kalkmak işi

    Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar


KALMAK


[nesnesiz]
  • Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek

    Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra

[-de]
  • Konaklamak, konmak

    Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay

[-le]
  • Oturmak, yaşamak

    Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Oyalanmak, vakit geçirmek

    Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı

[-de]
  • İşlemez, yürümez duruma gelmek

    Araba yarı yolda kaldı.

[-e]
  • İleriye atılmak, ertelenmek

    Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak

    Oda duman içinde kaldı.

[-de]
  • Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek

    Bugün iş maddesinde kaldık.

[-den]
  • Miras olarak geçmek

    Çiftlik ana babasından kalmış.

[-den]
  • Yapamamak

    Misafir geldi, gezmeden kaldık.

[-le]
  • Yetinmek

    Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.

[-le]
  • Sınırlanmak

    Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk

[yardımcı fiil]
  • Olmak, herhangi bir durumda bulunmak

    Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay

[yardımcı fiil]
  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Bakakalmak.

    Şaşakalmak.

    Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... den kalır yeri yok
  • ... ye kalsa (veya kalırsa)
  • kaldı ki

Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış


KATMAK


[-e] [-i]
  • Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak

    Sirkeye su katmak.

[halk ağzında]
  • Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak

MALKAR


[isim]
  • Kuzey Kafkasya'da Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde yaşayan, Türk soyundan bir halk ve bu halktan olan kimse, Balkar

MARKKA (Kelime Kökeni: Fince)


[isim] [eskimiş]
  • Finlandiya para birimi, mark

MATRAK (Kelime Kökeni: Arapça miṭrāḳ)


[isim] [eskimiş] [tarih]
  • Savaşmayı öğretmek için kullanılan, ucu giderek yuvarlaklaşan kalın sopa, değnek
[sıfat] [argo]
  • Eğlenceli, gülünç, hoş

    Cavcav gibi matrak oğlan var mı yahu? - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • matrağa almak
  • matrak geçmek