KALIPSIZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



KALIPSIZ harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli KALIPSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ZIPKA13, PASLI11, SAPLI11, SAPKI11, SAPIK11, AZILI10, KIZIL10, KAPLI10, KALIP10, SIZAK10, SAKIZ10, SAZLI10, AZLIK9, KAZIL9, ASILI8, ISLIK8, ASLIK7, ASKLI7, ISLAK7, KASLI7, SALIK7, SAKLI7


ASLIK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Kısır olan (kadın veya dişi hayvan)

ASKLI


[sıfat] [bitki bilimi]
  • Sporları ask denen torbalar içinde oluşan (mantar)

ISLAK


[sıfat]
  • Suya batırılmış, üzerine su dökülmüş veya yağmurdan ıslanmış olan

    Baş başa uzandık seninle ıslak / Çimenlerine yaz bahçelerinin - Ahmet Hamdi Tanpınar

Birleşik Kelimeler: ıslak imza, ıslak karga, ıslak mendil, ıslak zemin


KASLI


[sıfat]
  • Kasları sıkı, gelişmiş, adaleli

SALIK


[isim]
  • Tavsiye

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salık vermek

Birleşik Kelimeler: alık salık


SAKLI


[sıfat]
  • Saklanmış olan

    En azılı küfürler kalın bir argo kabuğu içinde saklı. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

Birleşik Kelimeler: saklı yazı


ASILI


[sıfat]
  • Asılmış olan, asma, asık, muallak

    Bugün son kuraklığın on ikinci yılıdır / Hakanın baş ucunda bir kılıç asılıdır - Faruk Nafiz Çamlıbel

[zarf]
  • Asılmış bir biçimde

    Dostlarından birine kızdı mı onun salonda asılı duran resmini alır, ayakyolunun duvarına asar. - Salâh Birsel


ISLIK


[isim]
  • Dudakların büzülerek veya parmağın dil üzerine getirilmesiyle çıkarılan ince ve tiz ses

    Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık / Yalnız arabacının dudağında bir ıslık - Faruk Nafiz Çamlıbel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ıslık çalmak

Birleşik Kelimeler: ıslık dili


AZLIK


[isim]
  • Az olma durumu

    Bu hususlardaki vesikaların azlığı maalesef ancak küçük bir ipucu üzerinde yapılan tahminlerden ibaret kalıyor. - Asaf Halet Çelebi


KAZIL


[isim]
  • Kıldan bükülmüş, çuval dikmekte kullanılan ip, sicim

AZILI


[sıfat]
  • Gözü bir şeyden yılmayan, azgın

    Kahveci hem kulampara hem de azılı bir katil olarak şöhretli biri olduğundan bu mekâna ayak basan pek olmuyordu. - Yusuf Atılgan

[mecaz]
  • Çok şiddetli, korkunç

    En azılı küfürler kalın bir argo kabuğu içinde saklı. - Bedri Rahmi Eyuboğlu


KIZIL


[isim]
  • Parlak kırmızı renk
[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta / Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta - Ahmet Haşim

[sıfat] [mecaz]
  • Aşırı derecede olan

    Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]
  • Komünist
[tıp]
  • Genellikle küçük yaşlarda görülen, bulaşıcı, yüksek ateşli, kırmızı renkte geniş lekeler döktüren, kuluçka dönemi üç dört gün süren tehlikeli hastalık
[halk ağzında]
  • Altın

Birleşik Kelimeler: kızılağaç, Kızılbaş, kızılboya, kızılçam, Kızılderili, Kızılelma, kızılgeyik, kızıl ısı, kızıl iblis, kızılkanat, kızılkantaron, kızıl kıyamet, kızılkök, kızılkurt, kızılkuyruk, kızılötesi, kızılsöğüt, kızıl su yosunları, kızılşap, kızılyaprak, kızılyara, kızıl yel, kızılyörük, kankızıl


KAPLI


[sıfat]
  • Kaplanmış olan

    Çantasından çok sayfalı, maroken kaplı küçük bir defter çıkardı. - Ömer Seyfettin


KALIP (Kelime Kökeni: Arapça ḳālib)


[isim]
  • Bir şeye biçim vermeye veya eski biçimini korumaya yarayan araç

    İstenilen kalıplarda ve istenilen nüanslarda heykeller yapılabilir. - Peyami Safa

[sıfat]
  • Genellikle küp biçiminde yapılan

    Bir kalıp peynir.

    İki kalıp sabun.

[mecaz]
  • Gösterişli görünüş

    Kalıbına bakarsan aslan gibi.

[mecaz]
  • Biçim, durum

    Muayyen bir kalıba girecek insana benzemiyordu. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Yenilikten uzak, özgün olmayan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalıba dökmek
  • kalıba vurmak
  • kalıbı değiştirmek (veya dinlendirmek)
  • kalıbından utanmamak
  • kalıbını basmak
  • kalıbının adamı olmamak
  • kalıp gibi oturmak
  • kalıp gibi serilmek
  • kalıp gibi uyumak
  • kalıp kesilmek
  • kalıptan kalıba girmek

Birleşik Kelimeler: kalıp kıyafet, kalıp sigarası, alçı kalıp, basmakalıp, baskı kalıbı, basma kalıbı, buz kalıbı, pasta kalıbı, silme kalıbı, yüz kalıbı


SIZAK


[isim] [halk ağzında]
  • Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar