KAKIŞTIRMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



KAKIŞTIRMAK harflerini içeren 6 harfli 39 kelime bulunuyor. 6 harfli KAKIŞTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

IŞIMAK12, IŞITMA12, ARITIŞ11, AŞIRTI11, AŞIRMA11, ATIŞMA11, AKITIŞ11, AKIŞMA11, KAŞIMA11, MAŞRIK11, ŞAKIMA11, TAŞIMA11, ARATIŞ10, IRKTAŞ10, KARŞIT10, TAŞMAK10, ARITIM9, KIRKIM9, ŞAKRAK9, TIRMIK9, ARITMA8, AKITMA8, IRAMAK8, KIRMAK8, KIRKMA8, KARMIK8, KARIMA8, KAKIMA8, TIKMAK8, TIKAMA8, ARTMAK7, KARMAK7, KAKMAK7, KIRAAT7, KATMAK7, MARKKA7, MATRAK7, TAKMAK7, KATRAK6


KATRAK


[isim]
  • Marangozlukta tomrukları biçmeye yarayan ve birden çok testeresi olan biçme makinesi

ARTMAK


[isim] [halk ağzında]
  • Büyük heybe
[nesnesiz]
  • Çoğalmak

    O zaman bedava binme olasılığı artardı. - Ayla Kutlu


KARMAK


[-i]
  • Karıştırmak, birbirine katmak
[nesnesiz]
  • Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek

    Yapı için harç karmak. Boya karmak.

Birleşik Kelimeler: betonkarar


KAKMAK


[-i]
  • İtmek, vurmak
[nesnesiz]
  • Kakma yapmak

Birleşik Kelimeler: ağaçkakan, kuyrukkakan


KIRAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳirāʾat)


[isim] [eskimiş]
  • Okuma

    Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın

[din bilgisi]
  • Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıraat etmek

Birleşik Kelimeler: kıraathane


KATMAK


[-e] [-i]
  • Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak

    Sirkeye su katmak.

[halk ağzında]
  • Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak

MARKKA (Kelime Kökeni: Fince)


[isim] [eskimiş]
  • Finlandiya para birimi, mark

MATRAK (Kelime Kökeni: Arapça miṭrāḳ)


[isim] [eskimiş] [tarih]
  • Savaşmayı öğretmek için kullanılan, ucu giderek yuvarlaklaşan kalın sopa, değnek
[sıfat] [argo]
  • Eğlenceli, gülünç, hoş

    Cavcav gibi matrak oğlan var mı yahu? - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • matrağa almak
  • matrak geçmek


TAKMAK


[-i]
  • Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek

    Gözlüğünü takıp masaya eğildi. - Refik Halit Karay

[-e] [nesnesiz]
  • Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek

    Geline pırlanta yüzük takmışlar.

[-e] [-i]
  • Ad, lakap koymak

    Ona bu adı kim takmıştır, ne zaman takmıştır, bilemiyor. - Haldun Taner

[nesnesiz]
  • Kuşanmak

    Kılıç takmak.

[-e] [mecaz]
  • Biriyle olumsuz olarak uğraşmak

    Matematik öğretmeni ona taktığı için dersten kaldı.

[argo]
  • Borç bırakmak

    Bu eve asilzadelerin biri girip öteki giderdi. Giden kirayı takar, gelen ortalığı kasıp kavururdu. - Peyami Safa

[argo]
  • Önemsemek, önem vermek, tınmak

    Dün koskoca bir mebus kızıyken, bir zamanların Şalvarlı Nuriyesi'ni takar mıyım? - Adalet Ağaoğlu

[-den] [argo] [-de]
  • Sınavını başaramamak

    Bütün derslerden takarak sınıfta kaldı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takıp takıştırmak

Birleşik Kelimeler: asım takım, bultak


ARITMA


[isim]
  • Arıtmak işi

Birleşik Kelimeler: arıtma ünitesi


AKITMA


[isim]
  • Akıtmak işi, isale

    Oğlunun o eciş bücüş burnunun dikine gitmeye başladığı günlerde, tüm ilgisini ve sevgisini büyük kızına akıtmaya başlamıştı. - Elif Şafak

[halk ağzında]
  • Enli bilezik

IRAMAK


[nesnesiz] [halk ağzında]
  • Uzaklaşmak, uzamak, ara açılmak

    Gide gide ben yolumdan ıradım / Iradım da dost köyüne uğradım - Halk türküsü


KIRMAK


[-i]
  • Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak

    Taşları kırmak. Bardağı kırmak.

[nesnesiz]
  • Belirli bir biçimde katlamak

    Forma kırmak.

[-e]
  • Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek

    Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun. - Burhan Felek

[mecaz]
  • Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek

    Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz. - Mehmet Kaplan

[mecaz]
  • Yok etmek

    Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım - Enis Behiç Koryürek

[mecaz]
  • Gücünü, etkisini azaltmak

    Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış. - Burhan Felek

[argo]
  • Kaçmak, uzaklaşmak
[nesnesiz] [ticaret]
  • Değerinden düşük fiyata almak

    Bono kırmak. Çek kırmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak
  • kırıp dökmek
  • kırıp geçirmek
  • kırıp sarmak

Birleşik Kelimeler: bakterikıran, Kervankıran, sabankıran, saçkıran, sahipkıran, zararlıkıran


KIRKMA


[isim]
  • Kırkmak işi

KARMIK


[isim] [halk ağzında]
  • Çay ağzında yapılan balıkçı büğeti