KABUKLAŞMA Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



KABUKLAŞMA harflerini içeren 6 harfli 21 kelime bulunuyor. 6 harfli KABUKLAŞMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kabuklaşma ile başlayan 6 harfli kelimeler. İçinde Kabuklaşma olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

BAŞMAL12, BAŞMAK12, ALABAŞ11, MAŞUKA11, ULAŞMA11, BULMAK10, BULAMA10, KUŞLAK10, MAKBUL10, MAŞALA10, ABLUKA9, BALAMA9, BAKMAK9, MABLAK9, BAKKAL8, KALABA8, KABALA8, ULAMAK8, AKLAMA7, KALKMA7, KALMAK7


AKLAMA


[isim]
  • Aklamak işi, ibra

Birleşik Kelimeler: aklama belgesi


KALKMA


[isim]
  • Kalkmak işi

    Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar


KALMAK


[nesnesiz]
  • Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek

    Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra

[-de]
  • Konaklamak, konmak

    Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay

[-le]
  • Oturmak, yaşamak

    Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Oyalanmak, vakit geçirmek

    Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı

[-de]
  • İşlemez, yürümez duruma gelmek

    Araba yarı yolda kaldı.

[-e]
  • İleriye atılmak, ertelenmek

    Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak

    Oda duman içinde kaldı.

[-de]
  • Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek

    Bugün iş maddesinde kaldık.

[-den]
  • Miras olarak geçmek

    Çiftlik ana babasından kalmış.

[-den]
  • Yapamamak

    Misafir geldi, gezmeden kaldık.

[-le]
  • Yetinmek

    Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.

[-le]
  • Sınırlanmak

    Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk

[yardımcı fiil]
  • Olmak, herhangi bir durumda bulunmak

    Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay

[yardımcı fiil]
  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Bakakalmak.

    Şaşakalmak.

    Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... den kalır yeri yok
  • ... ye kalsa (veya kalırsa)
  • kaldı ki

Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış


BAKKAL (Kelime Kökeni: Arapça baḳḳāl)


[isim]
  • Yiyecek, içecek vb. maddeleri perakende olarak satan kimse

    Bakkallar, sebzeciler eline bir iki şey tutuştururlardı. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bakkala bırakma!

Birleşik Kelimeler: bakkal çakkal, bakkal defteri, bakkal kâğıdı, bozbakkal


KALABA (Kelime Kökeni: Arapça ġalebe)


[isim] [halk ağzında]
  • Kalabalık

KABALA (Kelime Kökeni: İngilizce cabala)


[isim]
  • Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı
[din bilgisi]
  • Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazılarının tamamı
[din bilgisi]
  • Bu öğretinin yandaşlarının tamamı
[zarf] [ticaret]
  • Götürü, toptan

ULAMAK


[-e] [-i]
  • Eklemek, katmak, ilave etmek

ABLUKA (Kelime Kökeni: İtalyanca abloco)


[isim] [askerlik]
  • Kuşatma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • abluka altında tutmak
  • abluka etmek (veya ablukaya almak)
  • ablukayı kaldırmak
  • ablukayı yarmak


BALAMA


[isim] [tiyatro]
  • Orta oyununda Rum tipi

BAKMAK


[-e]
  • Bakışı bir şey üzerine çevirmek

    Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim - Cahit Sıtkı Tarancı

[nesnesiz]
  • İlgilenmek

    Baktılar, ettiler, ilaç, tedavi, faydası olmadı. - Erhan Bener

[nesnesiz]
  • Anlamak, farkına varmak

    Bazı akşamlar bakarım Halil savuşur, nereye gittiğini de kimseye söylemez. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bak!
  • bakalım (veya bakayım)
  • bakan göze bağ olmaz
  • bakan yemez, kapan yer
  • bakar mısınız?
  • bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur
  • bakarsın
  • bak bak!
  • bak hele!
  • bakılsa
  • bakmakla usta olunsa köpekler kasap olurdu
  • bakma sen
  • baksana! (veya baksanıza!)
  • baktıkça alır
  • baktın kar havası, eve gel kör olası

Birleşik Kelimeler: günebakan, aynabakar


MABLAK (Kelime Kökeni: Arapça miblaʿ)


[isim] [eskimiş]
  • Hamur, merhem, boya vb. şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak için kullanılan ve bir ucu ele alınacak biçimde saplı, öbür ucu yassı olan alet

BULMAK


[-i]
  • Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak

    Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor. - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]
  • Cezaya uğramak

    Eden bulur.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bula bula bunu (onu veya bir şeyi veya birini) bulmak
  • buldukça bunar (veya bulmuş da bunuyor)
  • buldum bilemedim, bildim bulamadım
  • bulup buluşturmak

Birleşik Kelimeler: bultak, yolbul, yönbul, ara bulmak


BULAMA


[isim]
  • Bulamak işi

KUŞLAK


[isim] [eskimiş]
  • Av kuşları bol olan yer

MAKBUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳbūl)


[sıfat]
  • Kabul edilen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • makbule geçmek
  • makbul olmak