KIYICILIK ile Oluşan Kelimeler (KIYICILIK Kelime Türetme)



KIYICILIK harflerinden oluşan 18 kelime bulunuyor. KIYICILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kıyıcılık kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

KIYICILIK18, YIKICILIK18

7 Harfli Kelimeler

YILKICI15, KIYILIK12

6 Harfli Kelimeler

KIYICI14, YIKICI14

5 Harfli Kelimeler

KIYIK9, YIKIK9, YILIK9, YILKI9, KILIK7

4 Harfli Kelimeler

KIYI8, YIKI8, CILK8, ILIK6

3 Harfli Kelimeler

CIK7, YIL6, KIL4


KIL


[isim]
  • Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
[sıfat]
  • Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan

    Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek - Halk türküsü

[sıfat] [argo]
  • Huysuz, geçimsiz (kimse)
[bitki bilimi]
  • Bitkilerde görülen, genellikle silindirimsi, içi boş, çok ince uzantı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıl (kadar) kalmak
  • kıl gibi
  • kılı kıpırdamamak
  • kılı kırk yarmak
  • kılına dokunmamak
  • kılına halel gelmemek
  • kılını (bile) kıpırdatmamak (veya oynatmamak)
  • kıl kapmak
  • kıl olmak

Birleşik Kelimeler: kıl burun, kıl çadır, kıl dönmesi, kılkapan, kıl keçisi, kılkıran, kıl kurt, kılkuyruk, kıl kuyruk, kıl otu, kıl payı, kıl testere, kıl yumağı, kılı kılına, emici kıllar


ILIK


[sıfat]
  • Soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak

    Galip ıssız bir gece içinde, ılık bir bahçede, bir havuz kenarında yanan bir meşaledir. - Asaf Halet Çelebi


YIL


[isim]
  • Dünya'nın, Güneş çevresinde tam bir dolanım yapması için geçen 365 gün, 5 saat ve 49 dakikalık zaman

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yıl on iki ay
  • yıl uğursuzun

Birleşik Kelimeler: yılaşırı, yılbaşı, yıl dönümü, yıl halkası, yıldan yıla, adli yıl, altın yıl, artık yıl, ayrıksı yıl, binyıl, dönencel yıl, gümüş yıl, kamerî yıl, kırkyıl, mali yıl, yarıyıl, yeni yıl, yüzyıl, ayda yılda bir, ay gün yılı, ay yılı, bütçe yılı, gezegen yılı, güneş yılı, ışık yılı, öğretim yılı, var yılı, yasama yılı, yıldız yılı, yıllar yılı, yok yılı


KILIK


[isim]
  • Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü, üst baş

    Delikanlı kopuklar, kılıklarından, giyinişlerinden belli oluyorlar. - Memduh Şevket Esendal

[halk ağzında]
  • Bir kimsenin resmi, fotoğraf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kılığa bürünmek
  • kılığına girmek
  • kılıktan kılığa girmek

Birleşik Kelimeler: kılık kıyafet


CIK


[ünlem] [halk ağzında]
  • "Yok, olmaz" anlamında kullanılan bir söz

KIYI


[isim]
  • Kara ile suyun birleştiği yer

    Kandilli akıntısını geçiyoruz. İşte Küçüksu kasrı, kıyıda bembeyaz gülüyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[denizcilik]
  • Sahil

    Kıyılardan gelen rüzgârlar, denizin küçücük dalgacıklarıyla oynaşıyorlar. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]
  • Issız, tenha yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıyıya atmak
  • kıyıya çıkmak
  • kıyıya vurmak

Birleşik Kelimeler: kıyı balıkçılığı, kıyı bankacılığı, kıyı bucak, kıyı dili, kıyı seyri, kıyı tırmığı, kıyıda bucakta, kıyıda köşede


YIKI


[isim]
  • Harabe

    Hazine boş, millet yoksul, ülke bir yıkılar yığını idi. - Falih Rıfkı Atay


CILK


[sıfat]
  • Bozularak kokmuş (yumurta)
[halk ağzında]
  • Sözünün eri olmayan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • cılk çıkmak
  • cılk etmek
  • cılkı çıkmak


KIYIK


[isim] [halk ağzında]
  • İğne, kalın yorgan iğnesi

YIKIK


[sıfat]
  • Yıkılmış olan, harap, viran

    Yıkık evlerin boş kalmış pencerelerinden arkadaki yıldızlar görülüyordu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

Birleşik Kelimeler: yıkık dökük, yıkık yıprak


YILIK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Çarpık, eğri (ağız)

YILKI


[isim] [halk ağzında]
  • At, eşek gibi tek tırnaklı hayvan sürüsü

KIYILIK


[isim]
  • Sayanın kenarlarını sağlamlaştırmak ve güzelleştirmek için dikilen şerit biçimindeki parça

KIYICI


[isim]
  • Kıyma işini yapan kimse

    Tütün kıyıcısı.

[sıfat]
  • Gaddar
[isim] [eskimiş]
  • Kıyılara vuran enkazı devletten aldığı izinle toplayan kimse

YIKICI


[isim]
  • Yıkmacı

    Eski evlerimiz yandı, yıkıldı. Biz onlar içinde yaşayamaz olduk, alıcı çıkınca yıkıcılara sattık. - Hüseyin Cahit Yalçın

[sıfat]
  • Bir şeyin zarar görmesine, bozulmasına, yok olmasına, ortadan kalkmasına yol açan, tahripkâr

    O yıkıcı bozgunun sebeplerini öğrenmeye büyük önem verdi. - Falih Rıfkı Atay