KIRMIZIBİBER Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



KIRMIZIBİBER harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli KIRMIZIBİBER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BEZM10, BRİZ9, İZBE9, EZİK7, KRİZ7, RİZE7, ZEKİ7, ZERK7, BRİK6, BERİ6, BERK6, İBRE6, ERİM5, EKİM5, EMİR5, EMİK5, IRKİ5, KREM5, MERİ5, REMİ5, ERİK4


ERİK


[isim] [bitki bilimi]
  • Gülgillerden, beyaz çiçekli bir ağaç (Prunus domestica)

Birleşik Kelimeler: erik hoşafı, erik kompostosu, erik marmeladı, erik pestili, erik rakısı, erik reçeli, kuru erik, sarıerik, bardacık eriği, bardak eriği, can eriği, çakal eriği, dağ eriği, gövem eriği, Japon eriği, Malta eriği, mürdüm eriği, türbe eriği, üryani eriği, yaban eriği


ERİM


[isim]
  • Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil

    El erimi. Göz erimi.

Birleşik Kelimeler: el erimi, göz erimi, kulak erimi, kurşun erimi

[isim]
  • Muştu

EKİM


[isim]
  • Ekme işi

    Ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: doku ekimi


EMİR (Kelime Kökeni: Arapça emr)


[isim]
  • Buyruk, komut, talimat, ferman
[bitki bilimi]
  • Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emir almak
  • emir altına almak
  • emir vermek
  • emrine girmek
  • emrine vermek

Birleşik Kelimeler: emir cümlesi, emir eri, emir kipi, emir kulu, emir komuta zinciri, emirname, emir subayı, emretmek, emreylemek, emrihak, emrivaki, emre muharrer senet, yazılı emir, evvelemirde, arama emri, ita emri, ödeme emri, ölüm emri, tediye emri, verile emri

[isim]
  • Araplarda ve bazı Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı

EMİK


[isim] [halk ağzında]
  • Emmekten çürüyen yer, emme izi

IRKİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿirḳī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Irkla ilgili, ırksal

KREM (Kelime Kökeni: Fransızca crème)


[isim]
  • Tene yumuşaklık vermek veya güneş, yağmur vb. dış etkilerden korunmak için sürülen koyu kıvamlı madde
[sıfat]
  • Bu kıvamda hazırlanmış olan

    Krem deterjan.

[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Vücutlarının yumuşaklığını gösteren açık renk, krem veya beyaz elbiseler içinde... - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: nemlendirici krem, patakrem, toparlayıcı krem, göz altı kremi, güneş kremi, saç kremi, tıraş kremi


MERİ (Kelime Kökeni: Arapça merʿī)


[sıfat] [hukuk]
  • Geçerli

    Fethi Bey hükûmeti, meri olan bu maddeyi tatbik ettiği için kürsüden izahat vermek ıztırarında kalıyor. - Yahya Kemal Beyatlı


REMİ (Kelime Kökeni: Fransızca rami)


[isim]
  • Genellikle dört kişi arasında elli kâğıtlık bir deste ve iki jokerle oynanan bir iskambil oyunu

BRİK (Kelime Kökeni: Fransızca brick)


[isim]
  • İki direkli, seren yelkenli, birkaç top taşıyan gemi
[isim] [eskimiş]
  • Önde çok yüksek bir oturma yeri, arkada da boylamasına yerleştirilmiş oturacak yerleri bulunan dört tekerlekli, yaylı at arabası

BERİ


[isim]
  • Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı, öte karşıtı

    Biraz beriye geliniz.

[sıfat]
  • Bu uzaklıkta bulunan

    Ağaçlardan, karanlığın beri tarafına doğru bir nehir akışı var. - Sait Faik Abasıyanık

[edat]
  • -den bu yana

    Altı ayı aşkın bir zamandan beri hazırlanıyordu bu yolculuk. - Abidin Dino

Birleşik Kelimeler: enberi, çekberi, deminden beri, gelberi, günberi, öteberi, öteden beri, tez beri, yerberi, öteden beriden, ötesi berisi, öteye beriye


BERK


[sıfat]
  • Sert, katı

İBRE (Kelime Kökeni: Arapça ibre)


[isim]
  • Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne

    Birtakım ışıklar yanıp sönüyor, kadranların ibreleri titreyerek yükselip alçalıyor. - Çetin Altan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ibre birinden yana dönmek


EZİK


[isim]
  • Çarpma, dövülme vb. sebeplerle vücutta oluşan bere

    Vücudu eziklerle dolu idi.

[sıfat]
  • Ezilmiş veya yassılmış
[sıfat] [mecaz]
  • Olaylar ve hayat şartları karşısında güçsüz ve sıkıntılı duruma düşmüş olan, üzüntülü
[sıfat] [mecaz]
  • Pısırık
[zarf] [mecaz]
  • Üzüntülü bir biçimde

    Hiç de ezik bulmaz kızını, hep güvenmiştir ona. - Tarık Buğra

Birleşik Kelimeler: ezik büzük


KRİZ (Kelime Kökeni: Fransızca crise)


[isim] [tıp]
  • Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk, akse

    Krizler sıkıştırdığı zaman özel kliniklerde yatmaya gidiyordu. - Çetin Altan

[ekonomi]
  • Çöküntü
[mecaz]
  • Bir ülkede veya ülkeler arasında, toplumun veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran

    Krizin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kriz geçirmek

Birleşik Kelimeler: kriz masası, kriz yöneticisi, kriz yönetimi, kalp krizi