KIPRAYIŞ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



KIPRAYIŞ harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli KIPRAYIŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kıprayış ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Kıprayış olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

YAPIŞ15, KAPIŞ13, ŞIPKA13, KIYIŞ12, KAYIP12, YIKIŞ12, YAPIK12, KAYIŞ11, YAKIŞ11, YARIŞ11, AŞIRI10, KIŞIR10, KARIŞ9, KARŞI9, ŞIRAK9, ŞARKI9, YIRIK9, AYRIK8, KIRAY8, KAYIR8, YARIK8


AYRIK


[sıfat]
  • Ayrılmış

    Yandan ayrık, tek tük gümüş pırıltılı saçları. - Yusuf Ziya Ortaç

[isim]
  • Ayrık otu

Birleşik Kelimeler: ayrık kümeler, ayrık otu


KIRAY


[sıfat]
  • Yol kesen, asi

KAYIR


[isim] [halk ağzında]
  • Kalın kum

YARIK


[isim]
  • Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak

    Tam öğle vakitleri yüksek kaya yarığının dibinde toplanıyor, bir saat kadar güneşleniyorduk. - Aka Gündüz

[mecaz]
  • Anlaşmazlık

    Şimdiden birtakım yarıklar açan siyasi rekabetten başka ne mana verilebilirdi? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[fizik]
  • Küçük bir ışık demeti elde etmek için ışık kaynağının önüne konulan, saydam olmayan bir düzlem üzerine açılmış, dikdörtgen biçiminde küçük delik
[tıp]
  • Çatlak
[argo]
  • Dişinin cinsel organı
[sıfat]
  • Yarılarak açılmış veya yarılarak oluşmuş

Birleşik Kelimeler: yarık dudak, karnıyarık, tabanı yarık, dudak yarığı


KARIŞ


[isim]
  • Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ile serçe parmağın uçları arasındaki açıklık

    Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: karış karış, bir karış


KARŞI


[isim]
  • Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi

    Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]
  • Bulunan yere göre önde, ileride olan

    Karşı evin kızları. Karşı mahalle.

[sıfat]
  • Karşıt, zıt, muhalif

    İlkin bütün bunların bir emperyalizm numarası olduğunu söyleyerek kesin bir karşı tavır koydu. - Murathan Mungan

[zarf]
  • Yüzünü bir şeye doğru çevirerek

    Bahçeye karşı oturmak.

[zarf]
  • Karşılık olarak, mukabil

    Bir ölüm haberine karşı ben içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum. - Abdülhak Şinasi Hisar

[zarf]
  • İçin, hakkında

    Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı? - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]
  • -e doğru

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karşı çıkmak
  • karşı durmak
  • karşı gelmek
  • karşı koymak
  • karşı olmak
  • karşısına almak
  • karşısına dikilmek
  • karşısına geçmek

Birleşik Kelimeler: karşı akın, karşı devrim, karşı düşünce, karşı düşürüm, karşı gelim, karşı görüş, karşı karşıya, karşı olum, karşı oy, karşı sav, kapı karşı komşu, karşıdan karşıya, sabaha karşı


ŞIRAK


[isim]
  • Bir nesne başka bir nesneye birdenbire, şiddetle çarptığında çıkan hışırtılı, sert ses

Birleşik Kelimeler: şırak şırak


ŞARKI (Kelime Kökeni: Arapça şarḳī)


[isim] [müzik]
  • Tonlama değişiklikleriyle çeşitli duygular uyandıran uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi
[edebiyat]
  • Divan edebiyatında, bestelenmek için dörtlükler biçiminde ve uyaklı olarak yazılmış olan şiir biçimi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şarkı söylemek
  • şarkı tutturmak


YIRIK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Yırtılmış

AŞIRI


[sıfat]
  • Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın

    Ticaret az gelişmiş toplumlarda aşırı bir gelişme gösterir. - Oktay Rifat

[zarf]
  • Ötede, ötesinde

    İki ev aşırı.

[zarf]
  • Gereğinden fazla olarak, çokça

    Kadın aşırı boyanmıştı, adamın yüzü solgundu. - Yusuf Atılgan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşırı gitmek

Birleşik Kelimeler: aşırı akım, aşırı bellem, aşırı besi, aşırı doyma, aşırı duyarlık, aşırı duyu, aşırı erime, aşırı etkin, aşırı gerilim, aşırı şiddetli fırtına, aşırı taşırı, aşırı uç, aşırı yük, denizaşırı, günaşırı, yılaşırı


KIŞIR (Kelime Kökeni: Arapça ḳişr)


[isim] [eskimiş]
  • Kabuk

    Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk. - Falih Rıfkı Atay


KAYIŞ


[isim]
  • Bağlamak, tutmak veya sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi

    Şapkası yere düşmüş, yakası yırtılmış, kılıcının kayışı kopmuştu. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kayışa çekmek
  • kayış gibi

Birleşik Kelimeler: kayış balığı, kayış dili, aşırma kayış, eksantrik kayışı, üzengi kayışı, vantilatör kayışı

[isim]
  • Kayma işi

YAKIŞ


[isim]
  • Yakma işi

    Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım - Bekir Sıtkı Erdoğan


YARIŞ


[isim] [spor]
  • Yarışma

    Bunlardan kaç babayiğit bu ölüm yarışını göze alabilir? - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yarışa girmek
  • yarışa kalkmak
  • yarış etmek
  • yarıştan kopmamak

Birleşik Kelimeler: yarış arabası, yarış atı, yarış kayığı, yarış otomobili, yarış tabancası, arazi yarışı, bayrak yarışı, çene yarışı, kalkış yarışı, sal yarışı, sidik yarışı, söz yarışı, yelken yarışı


KIYIŞ


[isim]
  • Kıyma işi