KILIÇLAMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



KILIÇLAMAK harflerini içeren 6 harfli 29 kelime bulunuyor. 6 harfli KILIÇLAMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AÇILIM12, AÇKILI11, AÇILMA11, AMAÇLI11, ALÇILI11, ÇIKMAK11, ÇAMLIK11, ÇAKILI11, ÇALILI11, ILIKÇA11, KILÇIK11, ALIKÇA10, ALAÇIK10, ÇAKMAK10, ÇALMAK10, KAÇMAK10, KAÇLIK10, ALIMLI9, ÇALKAK9, ILIMAK9, AMALIK8, AKILLI8, IKLAMA8, KAKIMA8, KAMALI8, KILMAK8, KALKMA7, KALMAK7, LAKLAK6


LAKLAK (Kelime Kökeni: Arapça laḳlāḳ)


[isim]
  • Leyleğin gagasıyla çıkardığı ses
[mecaz]
  • Ara vermeden söylenilen saçma sapan söz dizisi, gevezelik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • laklak etmek


KALKMA


[isim]
  • Kalkmak işi

    Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar


KALMAK


[nesnesiz]
  • Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek

    Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra

[-de]
  • Konaklamak, konmak

    Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay

[-le]
  • Oturmak, yaşamak

    Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Oyalanmak, vakit geçirmek

    Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı

[-de]
  • İşlemez, yürümez duruma gelmek

    Araba yarı yolda kaldı.

[-e]
  • İleriye atılmak, ertelenmek

    Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak

    Oda duman içinde kaldı.

[-de]
  • Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek

    Bugün iş maddesinde kaldık.

[-den]
  • Miras olarak geçmek

    Çiftlik ana babasından kalmış.

[-den]
  • Yapamamak

    Misafir geldi, gezmeden kaldık.

[-le]
  • Yetinmek

    Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.

[-le]
  • Sınırlanmak

    Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk

[yardımcı fiil]
  • Olmak, herhangi bir durumda bulunmak

    Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay

[yardımcı fiil]
  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Bakakalmak.

    Şaşakalmak.

    Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... den kalır yeri yok
  • ... ye kalsa (veya kalırsa)
  • kaldı ki

Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış


ÂMÂLIK


[isim]
  • Görme engellilik

AKILLI


[sıfat]
  • Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil

    İkisi de zeki adamdı, akıllı adamdı, yapıcı adamdı. - Yusuf Ziya Ortaç

[ünlem]
  • Karşısındakini küçümseme amacıyla söylenen bir söz
[alay yollu]
  • Uyanık geçinen

    Akıllıya bak, bu işten kendisine bir pay çıkarmak istiyor.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akıllı düşününceye kadar deli çocuğunu (veya oğlunu) everir
  • akıllı geçinmek
  • akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer
  • akıllım
  • akıllı olmak

Birleşik Kelimeler: akıllı başlı, akıllı uslu, adamakıllı, horoz akıllı, sivri akıllı, uslu akıllı, yarım akıllı


IKLAMA


[isim]
  • Iklamak işi

KAKIMA


[isim]
  • Kakımak işi

KAMALI


[sıfat]
  • Kaması olan

    Kamalı top.


KILMAK


[yardımcı fiil]
  • Etmek, yapmak

ALIMLI


[sıfat]
  • Alımı olan, çekici, cazibeli, albenili, cazip, cazibedar, kişmiri

    Hepsi, bu gelinler gibi nazlı, süslü ve alımlı hanımlar. - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: alımlı çalımlı


ÇALKAK


[isim] [halk ağzında]
  • Çalkar

ILIMAK


[nesnesiz]
  • Ilınmak

ALIKÇA


[sıfat]
  • Alık benzeri

    Yüzünde hayli alıkça denebilecek bön bir mutluluk ifadesi vardı. - Murathan Mungan

[zarf]
  • (alı'kça) Alık olana yaraşır bir biçimde

    O andaki hayretimi hatırladıkça / Rejisöre bakakaldım öyle alıkça. - Enis Behiç Koryürek


ALAÇIK


[isim] [halk ağzında]
  • Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak

    Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar, koza çekiyorlardı. - Yaşar Kemal


ÇAKMAK


[isim]
  • Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası

    Nasıl oldu bilmem, eğilip yakarken çakaralmaz çakmak kıvılcım çıkardı. - Burhan Felek

[eskimiş]
  • Tabanca veya tüfeklerde bulunan tetik düzeni

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çakmak çakmak

Birleşik Kelimeler: çakmak taşı

[isim] [tıp]
  • Kuruduğunda kalın kabuk bağlayan kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı
[-e] [-i]
  • Vurarak sokup yerleştirmek

    Çiviyi tahtaya çakmak.

[nesnesiz]
  • Parıldamak, ışık vermek
[mecaz]
  • Saplamak

    Bir tanesi altısına yeterken, ben altı kurşunu bir tanesine çakıverdim. - Aka Gündüz

[teklifsiz konuşmada]
  • Sezinlemek, anlamak, farkına varmak

    Vallahi çaktı mı çakmadı mı anlayamadım. Parasını aldı, tüydü. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz] [argo]
  • İçki içmek
[-den] [argo]
  • Anlamak, bilmek

    Ay, bu kadın İngilizceden de çakıyor mu? - Nezihe Araz

[-i] [argo]
  • Vurmak
[-den] [argo]
  • Sınavda başarısız olmak
[argo]
  • Kabul etmeyeceği bir şeyi kurnazlıkla kabul etmesini sağlamak

    Kalp parayı birisine çakmak.

Birleşik Kelimeler: çakaralmaz, çakmak çakmak