KÜNDEKARİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



KÜNDEKARİ harflerini içeren 5 harfli 43 kelime bulunuyor. 5 harfli KÜNDEKARİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KÜNDE9, KÜRDİ9, KADÜK9, ANİDE7, ANÜRİ7, AKİDE7, DEKAN7, DEKAR7, DAKİK7, DAİRE7, DİKEN7, DİREN7, DİREK7, DİNEK7, DİNAR7, DERİN7, DERİK7, EKÜRİ7, İRADE7, İDRAK7, İDARE7, KİRDE7, KÜREK7, KÜKRE7, KREDİ7, KADER7, KADİR7, KAİDE7, KENDİ7, NAKDİ7, NADİR7, ÜRKEK7, ERKAN5, ERKİN5, ERİKA5, EKRAN5, İNKAR5, KRANK5, KARNE5, KARNİ5, KERKİ5, KENAR5, RAKİK5


ERKÂN (Kelime Kökeni: Arapça erkān)


[isim]
  • Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler

    Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder. - Refik Halit Karay

[askerlik]
  • General veya amiral aşamasındaki askerler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erkân göstermek

Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp


ERKİN


[sıfat]
  • Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest

ERİKA


[isim] [bitki bilimi]
  • Süpürge otu

EKRAN (Kelime Kökeni: Fransızca écran)


[isim]
  • Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
[sinema] [televizyon]
  • Televizyon camı, görüntülük

Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran


İNKÂR (Kelime Kökeni: Arapça inkār)


[isim]
  • Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inkârdan gelmek
  • inkâr etmek


KRANK (Kelime Kökeni: İngilizce crank)


[isim] [teknik]
  • Bir motorda biyellerin doğrusal hareketini dairesel harekete çeviren dingil

Birleşik Kelimeler: krank mili


KARNE (Kelime Kökeni: Fransızca carnet)


[isim] [eğitim bilimi]
  • Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge

Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi


KARNİ (Kelime Kökeni: Fransızca cornue)


[isim] [kimya]
  • Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap

KERKİ


[isim] [halk ağzında]
  • Keser

KENAR (Kelime Kökeni: Farsça kenār)


[isim]
  • Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka

    O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. - Orhan Veli Kanık

[matematik]
  • Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri

    Bir üçgenin kenarları.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kenar (veya kenarını) bastırmak
  • kenara atmak
  • kenara çekilmek
  • kenarda kalmak
  • kenar gezmek
  • kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz

Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar


RAKİK (Kelime Kökeni: Arapça raḳīḳ)


[sıfat] [eskimiş]
  • İnce, narin

    Yazılarında olduğu gibi konuşurken de kelimelerin en asil ve en rakiklerinden seçiyordu. - Orhan Seyfi Orhon

[mecaz]
  • Merhametli, yufka yürekli

ANİDE


[zarf] [eskimiş]
  • Ansızın

ANÜRİ (Kelime Kökeni: Fransızca anurie)


[isim] [tıp]
  • İdrar oluşturamama biçiminde ağır bir böbrek rahatsızlığı belirtisi

AKİDE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳīde)


[isim] [din bilgisi]
  • İnanç

    Ahmet Bey, dedi, kim olduğunuzu, akidenizi, kasabada, köylerde ne gibi faaliyet gösterdiğinizi biliyorum. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akideyi bozmak (veya akidesi bozulmak)

Birleşik Kelimeler: akidesi bozuk

[isim]
  • Şekerin kaynatılarak katılaşması yolu ile yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker, akide şekeri

    Ağızları ve elleri yaladıkları akideden kıpkırmızı bir hâlde geçiyorlardı. - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: akide şekeri


DEKAN (Kelime Kökeni: Almanca Dekan)


[isim]
  • Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör

Birleşik Kelimeler: dekan yardımcısı