İŞİTMEMEZLİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



İŞİTMEMEZLİK harflerini içeren 5 harfli 71 kelime bulunuyor. 5 harfli İŞİTMEMEZLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ZİMMİ10, EŞLEM9, EŞMEK9, EZMEK9, ELZEM9, EMZİK9, İZLEM9, İŞEME9, İŞLEM9, MELEŞ9, MELEZ9, ŞİLEM9, ŞETİM9, TEMİZ9, TEİZM9, EŞLEK8, EŞLİK8, EZELİ8, İZLEK8, İŞKİL8, İŞLEK8, İŞLİK8, KLİŞE8, KİLİZ8, KELEŞ8, ŞİLTE8, ŞELEK8, ŞEKLİ8, ŞEKİL8, ŞEKEL8, TEZLİ8, TEZEK8, EMMEK7, MİLİM7, MİMİK7, MİMLİ7, ETMEK6, EKLEM6, ELMEK6, EMLİK6, İTMEK6, İMLİK6, İLMİK6, İLMEK6, İMLEK6, İKLİM6, KİLİM6, KELEM6, LİMİT6, MİTİL6, METİL6, MELEK6, MELİK6, TEMEL6, TEMEK6, TELEM6, TEKME6, ETLİK5, EKİLİ5, İTLİK5, İLETİ5, İKİLİ5, KİTLE5, KİLİT5, LİKİT5, TİLKİ5, TİKEL5, TELEK5, TEKLİ5, TEKİL5, TEKEL5


ETLİK


[isim] [halk ağzında]
  • Kış için etinden kıyma, kavurma, pastırma ve sucuk yapılan semiz hayvan

EKİLİ


[sıfat]
  • Ekilmiş olan, mezru

    Ekili tarla.


İTLİK


[isim]
  • İtçe davranış

    Hatıralarda ırza ve namusa taarruzu, itliği kalmıştı. - Yahya Kemal Beyatlı


İLETİ


[isim]
  • Yazı veya sözle verilen, gönderilen bilgi, mesaj

İKİLİ


[sıfat]
  • İki parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden iki tane bulunan

    İkili koltuğun kenarındaki ufacık, simsiyah delik, bebeği görmeye gelen bir akrabanın sigarasının külünden hatıraydı. - Elif Şafak

[isim] [müzik]
  • İki çalgı veya iki ses için düzenlenmiş müzik parçası, düet
[isim]
  • İki kişiden oluşmuş topluluk
[isim]
  • İkili bahis

    İkili, bir liraya iki yüz yirmi lira verdi. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikili oynamak

Birleşik Kelimeler: ikili averaj, ikili bahis, ikili çatı, ikili kök, ikili sigorta, ikili ünlü, ikili yatak, sıralı ikili


KİTLE (Kelime Kökeni: Arapça kutle)


[isim]
  • Bir yerde toplanmış, bir araya gelmiş insan topluluğu, kütle

    Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum. - Halide Edip Adıvar

[tıp]
  • Kist

Birleşik Kelimeler: kitle haberleşmesi, kitle iletişimi, kitle turizmi, hedef kitle


KİLİT (Kelime Kökeni: Farsça kelīd, kilīd)


[isim]
  • Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti

    Sonunda kapının kilidi gözyaşlarıma dayanamadı. - Yusuf Ziya Ortaç

[denizcilik]
  • Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan yarım halka
[halk ağzında]
  • Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kilidi küreği olmamak
  • kilit altına almak
  • kilit gibi olmak
  • kilit kürek altına almak
  • kilit kürek olmak
  • kilit vurmak

Birleşik Kelimeler: kilit dili, kilit mevki, kilit nokta, kilit sarma, kilit taşı, kilit yeri, asma kilit, bindirme kilit, gömme kilit, ispanyolet kilit, komple kilit, şifreli kilit, topuzlu kilit, bagaj kilidi, baston kilidi, donanım kilidi, emniyet kilidi


LİKİT (Kelime Kökeni: Fransızca liquide)


[sıfat] [fizik]
  • Sıvı

    Likit gaz.

[isim] [ekonomi]
  • Nakit

Birleşik Kelimeler: likit fon


TİLKİ


[isim] [hayvan bilimi]
  • Köpekgillerden, uzunluğu 90, kuyruğu 30 santimetre kadar, ırklarına göre çeşitli renklerde olan, ağız ve burnu uzun ve sivri, kümes hayvanlarına zarar veren, kürkü beğenilen bir tür memeli (Vulpes)
[sıfat] [mecaz]
  • Çok kurnaz

    Ne tilkidir o, bilmezsiniz.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tilki gibi
  • tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır
  • tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider

Birleşik Kelimeler: tilkikuyruğu, tilki uykusu, tilki üzümü, beyaztilki, deniztilkisi


TİKEL


[sıfat]
  • Kısmi
[felsefe]
  • Bir türün bütün bireylerine değil de bir veya birkaç bireyine ilişkin olan, cüzi, tümel karşıtı

Birleşik Kelimeler: tikel önerme


TELEK


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy

TEKLİ


[isim]
  • Tek yataklı otel odası
[müzik]
  • Bir sanatçının tek eserinin veya o eserin değişik yorumlarının kaydedildiği kaset, plak vb

TEKİL


[isim] [dil bilgisi]
  • Teklik

TEKEL


[isim]
  • Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum, inhisar, monopol
[mecaz]
  • Bir kişi veya kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç

    Özel yalıların tekelinden kurtarılan yeni kıyılar da halkın denizle buluşmasını sağlayacak. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekelinde olmak
  • tekeline (veya tekellerine) almak

Birleşik Kelimeler: tekel bayisi, tekel maddesi, tekel ürünleri


ETMEK


[nesnesiz]
  • Bir işi yapmak

    Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. - Haldun Taner

[-i]
  • Bulmak, erişmek

    Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. - Refik Halit Karay

[-i] [-den]
  • Birini bir şeyden yoksun bırakmak
[-e]
  • Küçük veya büyük abdestini yapmak

    Çocuk altına etti.

[eskimiş]
  • Demek, söylemek

    Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle - Erzurumlu Emrah

Ata Sözleri ve Deyimler

  • edememek
  • eden bulur, inleyen ölür
  • etme (veya etme yahu)
  • etmediğini bırakmamak (veya komamak)
  • etme eyleme
  • ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek
  • ettiğini bulmak (veya çekmek)
  • ettiğini yanına bırakmamak
  • ettiği yanına (kâr) kalmak
  • ettiğiyle kalmak