İÇGÖRÜ ile Oluşan Kelimeler (İÇGÖRÜ Kelime Türetme)



İÇGÖRÜ harflerinden oluşan 13 kelime bulunuyor. İÇGÖRÜ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "İçgörü kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

İÇGÖRÜ21

4 Harfli Kelimeler

GÖÇÜ19, GÖRÜ16, ÖRGÜ16

3 Harfli Kelimeler

GÖÇ16, GÜÇ12, ÖRÜ11, GÜR9, GRİ7, ÇİR6

2 Harfli Kelimeler

ÖÇ11, ÜÇ7, İÇ5


İÇ


[isim]
  • Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı

    Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. - Çetin Altan

[sıfat]
  • Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan

    İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı. - Peyami Safa

[sıfat]
  • İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan

    İç dünyamız.

[mecaz]
  • Muhteva

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iç (veya içini) dökmek
  • iç açmak
  • iç bağlamak
  • iç çekmek
  • iç etmek
  • iç geçirmek
  • iç gıcıklamak
  • içi açılmak
  • içi alaylı, dışı kalaylı
  • içi almamak
  • içi bayılmak
  • içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar
  • içi boşalmak
  • içi bulanmak
  • içi burkulmak
  • içi cız etmek
  • içi çekmek
  • içi daralmak
  • içi dayanmamak
  • içi dışı bir (olmak)
  • içi dışına çıkmak
  • içi erimek
  • içi ezilmek
  • içi ezim ezim ezilmek
  • içi geçmek
  • içi gitmek
  • içi götürmemek
  • içi hop etmek
  • içi ısınmak
  • içi içine geçmek
  • içi içine sığmamak
  • içi içini yemek
  • içi kabul etmemek
  • içi kağşamak
  • içi kalkmak (veya kabarmak)
  • içi kan ağlamak
  • içi kapanmak
  • içi kararmak
  • içi kazınmak (veya kıyılmak)
  • içinde duymak
  • içinde kaybolmak
  • içinden bir şeyler kopmak
  • içinden çıkmak
  • içinden geçirmek
  • içinden geçmek
  • içinden gelmek
  • içinden gülmek
  • içinden kan gitmek
  • içinden konuşmak
  • içinden okumak
  • içinden olmak
  • içinden yanmak
  • içinde yüzmek
  • içine almak
  • içine ateş atmak
  • içine ateş düşmek
  • içine atmak
  • içine baygınlıklar çökmek
  • içine çekilmek (veya kapanmak)
  • içine çekmek
  • içine daralma gelmek
  • içine dert olmak
  • içine doğmak
  • içine dokunmak
  • içine etmek (veya sıçmak)
  • içine fenalık gelmek (veya basmak)
  • içine hüzün çökmek
  • içine işlemek
  • içine kurt düşmek
  • içine kuşku çökmek
  • içine oturmak
  • içine sinmek
  • içine sokacağı gelmek
  • içine su serpilmek
  • içine tükürmek
  • içini açmak
  • içini bayıltmak (veya kıymak)
  • içini boşaltmak
  • içini burkmak
  • içini çekmek
  • içini çürütmek
  • içini dondurmak
  • içini ezmek
  • içini ısıtmak
  • içini karartmak
  • içini kemirmek
  • içini kurt yemek (veya kemirmek)
  • içinin ateşi küllenmek
  • içinin yağı erimek
  • içini okumak
  • içini parçalamak (veya parça parça etmek)
  • içini sarmak
  • içini sıkmak
  • içini sızlatmak
  • içini yakmak
  • içini yemek
  • içi paralanmak (veya parçalanmak)
  • içi rahat etmek
  • içi sıkılmak
  • içi sızlamak
  • içi sürmek
  • içi titremek
  • içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek
  • içi yağ bağlamak
  • içi yanmak
  • iç tutmak

Birleşik Kelimeler: iç acısı, iç ağ, iç ağa, iç asalak, iç bakla, iç barış, iç başkalaşım, iç bellek, iç borç, iç borçlanma, iç bölge, iç bulantısı, iç burukluğu, içbükey, iç cep, iç cümle, iç çamaşırı, iç çokgen, iç denetçi, iç denetim, içdenetir, iç denge, iç deniz, iç deri, iç donu, iç dünya, iç ek, iç etek, iç evlilik, iç gezegen, iç göbek, iç göç, içgöreç, içgörü, iç görüm, içgösterir, içgüdü, iç güveyi, iç güveyisi, iç harp, iç hastalıkları, iç hat, iç ısı, iç ısıtıcı, iç içe, iç işleri, iç itim, iç itmek, iç kafiye, iç kapak, iç kavuz, iç kulak, iç kuyu, iç lastik, iç merkez, iç mimar, iç mimari, iç odun, iç oğlanı, iç pazar, iç pilav, iç plazma, iç politika, iç saha, iç salgı, iç savaş, iç ses, iç spiker, iç su, iç sürme, içtepi, iç ters açı, iç turizm, iç tümce, iç türeme, iç tüzük, iç uyak, içyağı, iç yarıçap, içyüz, iç yüz, iç zar, içe bakış, içe dönük, içe kapanık, içe yöneliklik, içi boş, içi çıfıt çarşısı, içi dar, içi fesat, içi geniş, içi tez, için için, içler acısı, sağ iç, sol iç, avuç içi, badem içi, bakla içi, ceviz içi, çevrim içi, ders içi, fındık içi, fıstık içi, hafta içi, hizmet içi eğitim, kavuniçi, meslek içi eğitim, meyve içi, rahim içi araç, yurt içi


ÇİR


[isim] [halk ağzında]
  • Kayısı, erik, zerdali vb. meyvelerin kurusu

GRİ (Kelime Kökeni: Fransızca gris)


[isim]
  • Kül rengi, boz renk, demir rengi, demirî
[sıfat]
  • Bu renkte olan

Birleşik Kelimeler: gri pasaport, açık gri, koyu gri, gümüş grisi, kum grisi, kurşun grisi


ÜÇ


[isim]
  • İkiden sonra gelen sayının adı
[sıfat]
  • İkiden bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üç aşağı beş yukarı
  • üç aşağı beş yukarı dolaşmak
  • üç günlük ömür
  • üç maymunu oynamak
  • üç nalla bir ata kaldı

Birleşik Kelimeler: üç adım, üçayak, üç aylar, üç aylık, üç başlı, üç beş, üç beyaz, üç bir, üç birlik kuralı, üç boyutlu, üç buçuk, üçbudak, üç buutlu, üççatal, üççeyrek, üç durum yasası, üç düzlemli, üç etek, üçgen, üçgül, üç hâl kanunu, üç iki, üçkâğıt, üçkat, üç nokta, üç otuzunda, üç parmaklı, üçtaş, üçteker, üçtelli, üçten dokuza, beş üç


GÜR


[sıfat]
  • Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran

    Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: gürsoluk


ÖRÜ


[isim]
  • Örme işi
[halk ağzında]
  • Yama olarak yapılan örgü
[halk ağzında]
  • Tarlalarda sele karşı taştan yapılmış set
[isim] [halk ağzında]
  • Otlak

Birleşik Kelimeler: besi örü


ÖÇ


[isim]
  • Kötü bir davranış veya sözü cezalandırmak için kötülükle karşılık verme isteği ve işi, intikam

    Bunda da biraz öç, biraz nispet, biraz kurum arzusu vardır. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • öç (veya öcünü) almak (veya çıkarmak)


GÜÇ


[isim]
  • Fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet, efor

    Zihin gücü. Yaşama gücü.

[mecaz]
  • Yeterliliğini ve güvenilirliğini kanıtlamış kimse
[coğrafya]
  • Bir akarsuyun aşındırma ve taşıma yeteneği
[fizik]
  • Birim zamanda yapılan iş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gücü gücü yetene
  • gücü kesilmek
  • gücü yetmek

Birleşik Kelimeler: güç birliği, güç kaynağı, aktif güç, artı güç, askerî güç, elektromanyetik güç, gizil güç, iş güç, kesintisiz güç kaynağı, vurucu güç, zırhlı güç, dış güçler, üretim güçleri, bağlantı gücü, beygir gücü, beyin gücü, düş gücü, fizik gücü, hayal gücü, iş gücü, makine gücü, yaptırım gücü, yargı gücü, yasama gücü, yaşama gücü, yürütme gücü, gücü gücüne, var gücüyle

[sıfat]
  • Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül, kolay karşıtı

    Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir! - Ahmet Muhip Dranas

[zarf]
  • Zorlukla

    Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • güce sarmak
  • gücüne gitmek
  • gücüne koşmak
  • güç gelmek
  • güç mevkide kalmak

Birleşik Kelimeler: gücü gücüne, güçbeğenir, güç bela, dayanma gücü


GÖRÜ


[isim]
  • Görme yetisi
[felsefe]
  • Dolaysız kavrama, birden kavrama

Birleşik Kelimeler: hoşgörü, içgörü, öngörü, sağgörü


ÖRGÜ


[isim]
  • Örme işi veya biçimi
[sıfat]
  • Örülerek yapılan, örme

    Örgü bir giysi.

[anatomi]
  • Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum
[tiyatro]
  • Duvar veya ayak örme işi, tarzı

Birleşik Kelimeler: hezaren örgü, pirinç örgü, tel örgü, saç örgüsü


GÖÇ


[isim]
  • Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret

    Obalarının hâlâ arkası kesilmeyen göçleri devam etmekte idi. - Samiha Ayverdi

[hayvan bilimi]
  • Kuşların, geyiklerin, yarasaların, bazı balık ve böceklerin mevsim, iklim, besin miktarı vb.ne göre çevre değiştirmeleri

    Yüzyıl başında doğanlardan günümüze kalanlar birer birer göçüyor. - Erendiz Atasü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • göç etmek (veya eylemek)
  • göç yolda düzülür

Birleşik Kelimeler: iç göç, beyin göçü, kültür göçü, ruh göçü


GÖÇÜ


[isim] [halk ağzında]
  • Toprak kayması

İÇGÖRÜ


[isim]
  • Kendi duygularını, kendi kendini anlayabilme yeteneği