İPLİKÇİLİK harflerinden oluşan 45 kelime bulunuyor. İPLİKÇİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "İplikçilik kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
10 Harfli Kelimeler
İPLİKÇİLİK17
9 Harfli Kelimeler
İLİKÇİLİK12
7 Harfli Kelimeler
İPLİKÇİ14, İPÇİLİK14, İÇLİLİK10
6 Harfli Kelimeler
PİÇLİK13, KİPLİK10, PİLİLİ10, İÇKİLİ9, İLİKÇİ9, KLİKÇİ9, İKİLİK6, İLİKLİ6
5 Harfli Kelimeler
ÇİPİL12, İPÇİK12, PİLİÇ12, İPLİK9, PİLLİ9, ÇİLLİ8, İÇLİK8, İKİLİ5, KİLLİ5
4 Harfli Kelimeler
İPÇİ11, KLİP8, PİLİ8, İÇLİ7, İÇKİ7, İLİÇ7, İLLİ4, İLİK4, KLİK4
3 Harfli Kelimeler
ÇİP10, PİÇ10, KİP7, PİL7, PİK7, ÇİL6, İLK3, İKİ3, KİL3, KİK3
2 Harfli Kelimeler
İP6, İÇ5,
İL2, Kİ2
İL
[isim]
[tarih]
Birleşik Kelimeler: ilbay
Kİ
(Kelime Kökeni: Farsça ki)
[bağlaç]
-
Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz
Birleşik Kelimeler: hâlbuki, vakta ki, kaldı ki
İLK
[sıfat]
-
Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
[isim]
[zarf]
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: ilk adım, ilk ağızda, ilkbahar, ilk bakışta, İlk Çağ, ilk çeyrek, ilk devre, ilk dördün, ilk elden, ilk gençlik, ilk gösteri, ilk göz ağrısı, ilkgüz, ilk kânun, ilk mektep, ilkokul, ilköğrenim, ilköğretim, ilk önce, ilk örnek, ilk planda, ilk sezi, ilk tasarım, ilk teşrin, ilk yardım, ilk yarı, ilkyaz
İKİ
[isim]
-
Birden sonra gelen sayının adı
[sıfat]
Ata Sözleri ve Deyimler
- iki ahbap çavuş
- iki arada bir derede (kalmak)
- iki arada kalmak
- iki arslan bir posta sığmaz
- iki at bir kazığa bağlanmaz
- iki ateş arasında kalmak
- iki ayağını bir pabuca sokmak
- iki baş bir kazanda kaynamaz
- iki baştan olmak
- iki cambaz bir ipte oynamaz
- iki cami arasında kalmış beynamaz
- iki çıplak bir hamama yakışır
- iki çift laf (veya lakırtı veya söz) etmek
- iki deliye bir uslu koymuşlar
- iki dinle bir söyle
- iki dirhem bir çekirdek
- iki el bir baş için
- iki eli (birinin) yakasında olmak
- iki eli (kızıl) kanda olsa
- iki eli böğründe kalmak
- iki elim yanıma gelecek
- iki eli şakaklarında düşünmek
- iki eli yanına gelmek
- iki emini bir yemin aralar
- iki gönül bir olunca samanlık seyran olur
- iki gözü iki çeşme
- iki gözü iki çeşme ağlamak
- iki gözüm kör olsun
- iki hırtı bir pırtı
- iki kaptan bir gemiyi batırır
- iki kardeş savaşmış, ebleh buna inanmış
- iki karpuzu bir koltuğa sığdırmak
- iki kat olmak
- iki kere iki dört eder
- iki kulak bir dil için
- iki lafı (veya sözü) bir araya getirememek
- iki lakırtı etmek
- iki lakırtıyı bir araya getirmek
- iki ölç, bir biç
- iki rahmetten (veya iyilikten) biri
- iki satır laf etmek (veya konuşmak)
- iki seksen uzanmak
- ikisi bir kapıya çıkmak
- ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar
- iki söz bir pazar
- iki testi tokuşunca biri elbet kırılır
- iki tımar bir yem yerine geçer
- iki ucu boklu değnek
- iki ucunu bir araya getirememek
- iki yakası bir araya gelmemek
- iki yakasını bir araya getirememek
Birleşik Kelimeler: iki anlamlı, iki ayaklı, iki başlı, iki bir, ikibuçukluk, iki büklüm, iki canlı, iki cihan, iki cinslikli, iki çenekliler, iki çenetli, ikiçifte, iki dilli, iki düzlemli, iki eşeyli, iki evcikli, iki fazlı, iki geçeli, iki gözüm, iki kanatlılar, iki katlı, iki nokta, iki paralık, iki parmaklı, iki şekilli, ikitek, iki tek, ikitelli, iki terimli, iki yaşamlı, ikiyüzlü, iki yüzlü, ikide bir, ikide birde, beş iki, bir iki, üç iki, onikitelli, yetmiş iki millet
KİL
(Kelime Kökeni: Farsça gil)
[isim]
-
Islandığı zaman kolayca biçimlendirilebilen yumuşak ve yağlı toprak
Birleşik Kelimeler: kil taşı, arı kil, lekeci kili
KİK
(Kelime Kökeni: İngilizce gig)
[isim] [denizcilik]
İLLÎ
(Kelime Kökeni: Arapça ʿillī)
[sıfat] [eskimiş] [felsefe]
İLİK
[isim]
-
Giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfı vb.nin gereken belirli yerlerine düğmenin geçirilebilmesi için iplikle örülerek, parça geçirilerek veya biye ile yapılan küçük yarık
[isim]
-
Kemiklerin iç boşluklarını dolduran ve kan hücrelerinin yapımını sağlayan doku
Ata Sözleri ve Deyimler
- iliği kemiği donmak
- iliği kemiği ısınmak
- iliğine (veya iliklerine) işlemek (veya geçmek)
- iliğine (veya iliklerine) kadar
- iliğine kadar ıslanmak
- iliğini kemirmek
- iliğini kurutmak
- ilik gibi
- iliklerinde duymak
Birleşik Kelimeler: murdarilik, omurilik, taş iliği
KLİK
(Kelime Kökeni: Fransızca clique)
[isim]
İKİLİ
[sıfat]
[isim] [müzik]
-
İki çalgı veya iki ses için düzenlenmiş müzik parçası, düet
[isim]
-
İki kişiden oluşmuş topluluk
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: ikili averaj, ikili bahis, ikili çatı, ikili kök, ikili sigorta, ikili ünlü, ikili yatak, sıralı ikili
KİLLİ
[sıfat]
-
İçinde kil bulunan
Killi kütle. Killi şist.
İÇ
[isim]
[sıfat]
[sıfat]
-
İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan
İç dünyamız.
[mecaz]
Ata Sözleri ve Deyimler
- iç (veya içini) dökmek
- iç açmak
- iç bağlamak
- iç çekmek
- iç etmek
- iç geçirmek
- iç gıcıklamak
- içi açılmak
- içi alaylı, dışı kalaylı
- içi almamak
- içi bayılmak
- içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar
- içi boşalmak
- içi bulanmak
- içi burkulmak
- içi cız etmek
- içi çekmek
- içi daralmak
- içi dayanmamak
- içi dışı bir (olmak)
- içi dışına çıkmak
- içi erimek
- içi ezilmek
- içi ezim ezim ezilmek
- içi geçmek
- içi gitmek
- içi götürmemek
- içi hop etmek
- içi ısınmak
- içi içine geçmek
- içi içine sığmamak
- içi içini yemek
- içi kabul etmemek
- içi kağşamak
- içi kalkmak (veya kabarmak)
- içi kan ağlamak
- içi kapanmak
- içi kararmak
- içi kazınmak (veya kıyılmak)
- içinde duymak
- içinde kaybolmak
- içinden bir şeyler kopmak
- içinden çıkmak
- içinden geçirmek
- içinden geçmek
- içinden gelmek
- içinden gülmek
- içinden kan gitmek
- içinden konuşmak
- içinden okumak
- içinden olmak
- içinden yanmak
- içinde yüzmek
- içine almak
- içine ateş atmak
- içine ateş düşmek
- içine atmak
- içine baygınlıklar çökmek
- içine çekilmek (veya kapanmak)
- içine çekmek
- içine daralma gelmek
- içine dert olmak
- içine doğmak
- içine dokunmak
- içine etmek (veya sıçmak)
- içine fenalık gelmek (veya basmak)
- içine hüzün çökmek
- içine işlemek
- içine kurt düşmek
- içine kuşku çökmek
- içine oturmak
- içine sinmek
- içine sokacağı gelmek
- içine su serpilmek
- içine tükürmek
- içini açmak
- içini bayıltmak (veya kıymak)
- içini boşaltmak
- içini burkmak
- içini çekmek
- içini çürütmek
- içini dondurmak
- içini ezmek
- içini ısıtmak
- içini karartmak
- içini kemirmek
- içini kurt yemek (veya kemirmek)
- içinin ateşi küllenmek
- içinin yağı erimek
- içini okumak
- içini parçalamak (veya parça parça etmek)
- içini sarmak
- içini sıkmak
- içini sızlatmak
- içini yakmak
- içini yemek
- içi paralanmak (veya parçalanmak)
- içi rahat etmek
- içi sıkılmak
- içi sızlamak
- içi sürmek
- içi titremek
- içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek
- içi yağ bağlamak
- içi yanmak
- iç tutmak
Birleşik Kelimeler: iç acısı, iç ağ, iç ağa, iç asalak, iç bakla, iç barış, iç başkalaşım, iç bellek, iç borç, iç borçlanma, iç bölge, iç bulantısı, iç burukluğu, içbükey, iç cep, iç cümle, iç çamaşırı, iç çokgen, iç denetçi, iç denetim, içdenetir, iç denge, iç deniz, iç deri, iç donu, iç dünya, iç ek, iç etek, iç evlilik, iç gezegen, iç göbek, iç göç, içgöreç, içgörü, iç görüm, içgösterir, içgüdü, iç güveyi, iç güveyisi, iç harp, iç hastalıkları, iç hat, iç ısı, iç ısıtıcı, iç içe, iç işleri, iç itim, iç itmek, iç kafiye, iç kapak, iç kavuz, iç kulak, iç kuyu, iç lastik, iç merkez, iç mimar, iç mimari, iç odun, iç oğlanı, iç pazar, iç pilav, iç plazma, iç politika, iç saha, iç salgı, iç savaş, iç ses, iç spiker, iç su, iç sürme, içtepi, iç ters açı, iç turizm, iç tümce, iç türeme, iç tüzük, iç uyak, içyağı, iç yarıçap, içyüz, iç yüz, iç zar, içe bakış, içe dönük, içe kapanık, içe yöneliklik, içi boş, içi çıfıt çarşısı, içi dar, içi fesat, içi geniş, içi tez, için için, içler acısı, sağ iç, sol iç, avuç içi, badem içi, bakla içi, ceviz içi, çevrim içi, ders içi, fındık içi, fıstık içi, hafta içi, hizmet içi eğitim, kavuniçi, meslek içi eğitim, meyve içi, rahim içi araç, yurt içi
İKİLİK
[isim]
[sıfat]
-
İkisi bir arada, iki taneden oluşmuş, iki tane alabilen
İkilik cezve.
[mecaz]
[eskimiş]
[müzik]
-
Birlik notanın yarı süre değerindeki nota
Birleşik Kelimeler: kırkikilik, duyum ikiliği
İLİKLİ
[sıfat]
ÇİL
[isim] [hayvan bilimi]
-
Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)
Ata Sözleri ve Deyimler
- çil yavrusu gibi dağılmak
[isim]
-
Çoğunlukla yüzde oluşan kahverengi küçük benekler
[sıfat]
-
Tüyünde küçük benekler bulunan (hayvan)
Çil horoz.
[sıfat]
Birleşik Kelimeler: çil çil