İMSAKİYE Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



İMSAKİYE harflerini içeren 4 harfli 32 kelime bulunuyor. 4 harfli İMSAKİYE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

EMAY7, MAYİ7, SİYA7, SAYE7, YEİS7, ESMA6, ESİM6, İSİM6, MİSK6, MASK6, SİMA6, SAMİ6, SEMA6, AKİM5, AKİS5, AKSE5, AKSİ5, ESKİ5, ESİK5, EKİM5, EKSİ5, EMİK5, KASE5, KAME5, KAİM5, KİMİ5, MİKA5, MAKİ5, SAKİ5, SAKE5, SAİK5, SEKİ5


AKİM (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳīm)


[sıfat] [eskimiş]
  • Kısır, verimsiz, döl veremeyen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akim kalmak


AKİS (Kelime Kökeni: Arapça ʿaks)


[isim]
  • Işık veya ses dalgalarının yansıtıcı bir yüzeye çarparak geri dönmesi, yansıma, yankı

    İkide birde barutla infilak akisleri geliyordu. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]
  • Bir şeyin başka bir şey üzerinde yarattığı etki
[kimya] [fizik]
  • Evirtim
[mantık]
  • Evirme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akis uyandırmak

Birleşik Kelimeler: aksetmek, aksettirmek, aksiseda, aksülamel


AKSE (Kelime Kökeni: Fransızca accès)


[isim] [tıp]
  • Hastalık nöbeti, kriz

Birleşik Kelimeler: kalp aksesi


AKSİ


[sıfat]
  • Ters, zıt, karşıt, olumsuz, menfi

    Salıncağın ipini sallandığı istikametin aksine çekti. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aksi gibi
  • aksi şeytan
  • aksi tesadüf

Birleşik Kelimeler: aksi aksi, aksi hâlde, aksi takdirde


ESKİ


[sıfat]
  • Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı

    Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden? - Nurullah Ataç

[isim]
  • Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey

    Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum. - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim] [alay yollu]
  • Herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kimsenin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan bir söz

    Mebus eskisi. Müdür eskisi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eski ağza yeni taam
  • eski çamlar bardak oldu
  • eski defterleri kapatmak
  • eski defterleri yoklamak (veya karıştırmak)
  • eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez
  • eski düşman dost olmaz
  • eski hamam eski tas
  • eski hayratı da berbat etmek
  • eski kimliğine bürünmek
  • eski köye yeni âdet getirmek
  • eski kulağı kesiklerden olmak
  • eskisi kadar (veya gibi)
  • eskisini aratmamak
  • eskisi olmayanın yenisi (veya acarı) olmaz
  • eskiye rağbet (veya itibar) olsaydı bitpazarına nur yağardı

Birleşik Kelimeler: Eski Çağ, Eski Dünya, eski eserler, eski göz ağrısı, eski kafalı, eski kurt, eski püskü, eski toprak, eski tüfek, eski yazı, başeski


ESİK


[isim] [halk ağzında]
  • Çukur yer

EKİM


[isim]
  • Ekme işi

    Ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: doku ekimi


EKSİ


[isim] [matematik]
  • Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs
[sıfat] [matematik]
  • Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), menfi, nakıs, negatif, artı karşıtı
[mecaz]
  • Eksiklik

    Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza. - Nezihe Meriç

Birleşik Kelimeler: eksi sayı, eksi uç


EMİK


[isim] [halk ağzında]
  • Emmekten çürüyen yer, emme izi

KÂSE (Kelime Kökeni: Farsça kāse)


[isim]
  • Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak

    Kocaman bakır kâsede kuskus çorbası vardı. - Nezihe Araz

Birleşik Kelimeler: kâseifağfur


KAME (Kelime Kökeni: Fransızca camée)


[isim]
  • Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş

KAİM (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʾim)


[sıfat] [eskimiş]
  • Başka bir şeyin yerine geçen
[din bilgisi]
  • Her zaman var olan (Tanrı)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaim olmak


KİMİ


[zamir]
  • Birtakımı, bazısı, kimisi

    Kimi duvarlarına renkli taşlar kaktı. Kimi bahçesine ağaç dikti. - Lâtife Tekin

[sıfat]
  • Bazı

    Kimi kez, hikâye yazmanın anlık bir istek olduğunu düşünürüm. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye
  • kimine hay hay, kimine vay vay
  • kiminin parası, kiminin duası

Birleşik Kelimeler: kimi vakit, kimi zaman


MİKA (Kelime Kökeni: Fransızca mica)


[isim] [mineraloji]
  • Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen, ateşe dayanıklı parlak bir mineral, evren pulu
[sıfat]
  • Bu mineralden yapılan

MAKİ (Kelime Kökeni: Fransızca maquis)


[isim] [bitki bilimi]
  • Akdeniz dolaylarında yaygın olan, bodur ağaç ve çalılardan oluşan bitki örtüsü
[isim] [hayvan bilimi]
  • Makigillerden, Madagaskar Adası'nda sık rastlanan, uzun kuyruklu, yumuşak tüylü bir tür maymun (Lemur)