İçinde Ğma Bulunan Kelimeler



İçinde ĞMA olan 29 kelime bulunuyor. İçerisinde ĞMA geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ğma ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

ELEĞİMSAĞMA28, AKDAĞMADENİ23, YAĞMALANMAK22

10 Harfli Kelimeler

YAĞMACILIK25, YAĞMALAMAK21, YAĞMALANMA21

9 Harfli Kelimeler

BOĞMACALI24, YAĞMALAMA20

8 Harfli Kelimeler

BOĞMAKLI20

7 Harfli Kelimeler

BOĞMACA21, DOĞMACA21, YAĞMACI21

6 Harfli Kelimeler

BOĞMAK17, ÇAĞMAK17, DOĞMAK17, YIĞMAK17, SIĞMAK16, YAĞMAK16, SAĞMAL15, SAĞMAK15

5 Harfli Kelimeler

BOĞMA16, ÇAĞMA16, DOĞMA16, YIĞMA16, SIĞMA15, YAĞMA15, SAĞMA14, AĞMAK13

4 Harfli Kelimeler

AĞMA12


AĞMA


[isim]
  • Ağmak işi
[gök bilimi]
  • Akan yıldız

AĞMAK


[-e]
  • Sarkmak, aşağıya inmek

    Hiç konuşmadan güneş batıya ağıncaya dek çalıştılar. - Reşat Nuri Güntekin

[-e]
  • Yükselmek, yukarı doğru çıkmak

    Ay oldum âleme doğdum, bulut oldum göğe ağdım. - Yunus Emre


SAĞMA


[isim]
  • Sağmak işi

    Umudu kırılınca boynu bükük, ahıra, ineği sağmaya indi. - Halide Edip Adıvar


SAĞMAL


[sıfat]
  • Süt veren, sağılan, sağımlı
[isim]
  • Bol süt veren inek

    İri Hollanda cinsi sağmallardı, günde 42-45 kilogram arası süt verirlerdi. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Sömürülen, kendisinden çıkar sağlanılan (kimse, ülke vb.)

Birleşik Kelimeler: sağmal inek


SAĞMAK


[-i]
  • Memeyi parmaklar arasında sıkarak sütünü akıtmak

    Gözümüzün önünde keçilerden sağdıkları köpüklü sütlerimizi yarıda bırakıp kalktık. - Aka Gündüz

[argo]
  • Aldatarak parasını çekmek

Birleşik Kelimeler: keçisağan


SIĞMA


[isim]
  • Sığmak işi

    Sokağa bıraktıkları otomobile altı kişi sığmaya çalıştılar. - Peyami Safa


YAĞMA


[isim]
  • Yağmak işi
[isim]
  • Birçok kişinin zor kullanarak ele geçirdikleri malı alıp kaçması, talan

    Yağma ve hırsızlıkla güvenlik ve huzuru bozmaktadır. - Falih Rıfkı Atay

[tarih]
  • Akıncıların düşman topraklarına yaptıkları baskın, çapul
[sıfat]
  • Baskın veya zor kullanarak elde edilmiş olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yağma etmek
  • yağma gitmek
  • yağma Hasan'ın böreği
  • yağma yok


SIĞMAK


[-e]
  • Bir kaba, bir yere bütünüyle girebilmek veya içinden geçebilmek

    Bir tavla zarı kadar küçücük eve / Bir kadın iki çocuk nasıl sığar? - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[mecaz]
  • Uygun olmak

    Bu davranışın ne akla ne mantığa ne de insanlığa sığar!

    Kin başka, aşk başkadır, kızım! Muhabbete cinayet sığmaz. - Ömer Seyfettin


YAĞMAK


[nesnesiz]
  • Yağmur, kar, dolu gökten düşmek

    Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Üst üste ve çok gelmek

    Sende bu istidat varken, pencerelerden başına çil kuruş yağar, biz de ekmek parası ediniriz. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yağıp gürlemek
  • yağmasa da gürlemek

Birleşik Kelimeler: karyağdı


BOĞMA


[isim]
  • Boğmak işi

Birleşik Kelimeler: boğma rakı


ÇAĞMA


[isim]
  • Çağmak işi

DOĞMA


[isim]
  • Doğmak işi

    Bir çocuğun, insanın eline doğması başka türlü bir sevgi dünyası oluşturuyor. - Ayla Kutlu

[sıfat]
  • Doğmuş

    Fatma'dan doğma.

[sıfat]
  • Ortaya çıkan, kaynaklanan, meydana gelen

    Vücut, sıtma nöbeti gibi sıcakla soğuğun karışmasından doğma garip ürpertilerle titriyordu. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: doğma büyüme, anadan doğma


YIĞMA


[isim]
  • Yığmak işi

Birleşik Kelimeler: yığma bina


BOĞMAK


[isim]
  • Boğum yeri
[-i]
  • Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek

    Zavallıyı az kalsın gırtlağından yakalayıp boğacaktı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]
  • Silik bir duruma getirmek, bastırmak

    Galiba bunları dinlememek, duymamak için konuşuyorum; seslerini boğmak, bastırmak için durmamacasına gevezelik ediyorum. - Refik Halit Karay

[-e] [mecaz]
  • Tamamıyla kaplamak, sarmak

    Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu. - Mahmut Yesari

[-e] [-i] [mecaz]
  • Peş peşe yapmak, bir kimseyi bir şeyin fazlasına eriştirmek veya uğratmak

    Güllü'nün boynuna sarılan Cemile, kadının hafif çilli, tombul yanaklarını öpücüklere boğdu. - Orhan Kemal

[-e] [-i] [mecaz]
  • Bir durumu başka bir durum yaratarak örtmeye çalışmak

    Zaten durumun vahametini sezen müdürle hoca, işi gürültüye boğmak için Atatürk'e müfredat programına dair bir şeyler anlatmaya başladılar. - Haldun Taner

[mecaz]
  • Gelişmesine engel olmak
[nesnesiz] [mecaz]
  • Bunaltmak

    Daha sıcak basmamıştı; güneş henüz yakmıyor, hava daha boğmuyordu. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: ayıboğan, bağboğan, çakalboğan, gelinboğan, itboğan, kadıboğan, kaplanboğan, kurtboğan


ÇAĞMAK


[-e] [halk ağzında]
  • Güneş ışığı vurmak

    Ömrüm bir tepeye çağmış gün gibi. - Karacaoğlan