İçinde Ğ Bulunan 4 Harfli Kelimeler



İçerisinde Ğ olan 4 harfli 58 kelime bulunuyor. İçinde Ğ olan 4 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "ğ ile biten 4 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÖĞÜN19, ÖĞÜR19, ÖĞÜT19, ĞÜ17, ÖĞLE17, ÇOĞU16, OĞUZ16, AĞCI15, AĞ15, AĞIZ15, BUĞU15, ÇIĞA15, DOĞU15, AĞ14, BOĞA14, BAĞI14, ÇAĞA14, DOĞA14, EĞİŞ14, EĞİÇ14, İĞ14, YAĞI14, AĞDA13, AĞIM13, AĞSI13, BAĞA13, DAĞİ13, IĞIL13, İĞDE13, KUĞU13, KIĞI13, OĞUL13, SAĞI13, SIĞA13, UĞRU13, UĞUR13, UĞUT13, AĞIL12, AĞIN12, AĞIR12, AĞIT12, AĞLI12, AĞMA12, AĞRI12, EĞ12, EĞME12, EĞİM12, ĞI12, OTAĞ12, OĞAN12, UĞRA12, EĞ11, EĞİR11, EĞİN11, EĞİL11, EĞİK11, EĞER11, İĞNE11


EĞRİ


[sıfat]
  • Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı

    Eğri bir yol.

[zarf]
  • Yanlış bir biçimde

    Gazetecilik bu oğlum, eğri, doğru yazılıp çıkmalı. - Memduh Şevket Esendal

[isim]
  • Bir olayın şiddetindeki azalış ve çoğalışları gösteren çizgi

    Sıcaklık eğrisi. Hava nemi eğrisi.

[isim] [matematik]
  • Doğru veya düz olmayan çizgi, yüzey

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eğri (veya eğri gözle) bakmak
  • eğri gemi doğru sefer
  • eğri oturup doğru konuşalım
  • eğrisi doğrusuna gelmek
  • eğriye eğri doğruya doğru

Birleşik Kelimeler: eğri büğrü, eğri çehre, eğri söz, eğri yüz, boynueğri, boynu eğri, dümeni eğri, eteğine eğri, eş sıcak eğrisi, eş yükselti eğrisi, ışık eğrisi, izobar eğrisi, izohips eğrisi, izoterm eğrisi, uzay eğrisi, eğrisiyle doğrusuyla


EĞİR


[isim] [halk ağzında]
  • Arıların çıkardığı bir salgı türü

Birleşik Kelimeler: eğir mumu


EĞİN


[isim] [halk ağzında]
  • Arka, sırt

EĞİL


[isim]
  • Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri

EĞİK


[sıfat]
  • Eğilmiş olan, dik veya düz olmayan
[isim] [matematik]
  • Dik veya paralel olmayan doğru

Birleşik Kelimeler: eğik biçme, eğik çizgi, eğik düzlem, eğik silindir, eğik yazı, güneğik


EĞER (Kelime Kökeni: Farsça eger)


[bağlaç]
  • Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet

    O zaman inandığım gibi / Sahiden bir öbür dünya varsa eğer - Cahit Sıtkı Tarancı


İĞNE


[isim]
  • Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
[mecaz]
  • Dokunaklı söz
[bitki bilimi]
  • Bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık
[tıp]
  • Kas veya damar yoluyla vücuda sıvı bir ilacı basınçla vermek amacıyla enjektör ucuna takılan, boru biçiminde, ucu keskin metal araç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iğne atsan yere düşmez
  • iğne ile kuyu kazmak
  • iğne ipliğe dönmek
  • iğne olmak
  • iğne üstünde oturmak
  • iğne yapmak (veya vurmak)
  • iğne yemek
  • iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır
  • iğne yutmuş ite (veya maymuna) dönmek

Birleşik Kelimeler: iğne ardı, iğne deliği, iğne oyası, iğne yaprak, iğne yastığı, iğneden ipliğe, çatal iğne, çatallı iğne, çengelli iğne, kancalı iğne, karaiğne, mıknatıslı iğne, toplu iğne, ağ iğnesi, çengel iğnesi, çobaniğnesi, deniziğnesi, dikiş iğnesi, hanım iğnesi, insülin iğnesi, kravat iğnesi, olta iğnesi, şeytaniğnesi, yelken iğnesi, yılaniğnesi, yorgan iğnesi


AĞIL


[isim]
  • Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer, arkaç

    Bir keçi kokusu sarmış ağıllarda çobanlarla arkadaş oldum. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağılda oğlak doğsa ovada otu biter

Birleşik Kelimeler: açık ağıl

[isim]
  • Hale
[sinema] [televizyon]
  • Bazı görüntülerdeki çok ışıklı cisimleri çevreleyen ışıklı teker

AĞIN


[isim]
  • Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri

AĞIR


[sıfat]
  • Tartıda çok çeken, hafif karşıtı

    Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır.

[mecaz]
  • Değeri çok olan, gösterişli

    Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi. - Mithat Cemal Kuntay

[mecaz]
  • Çetin, güç

    Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu. - Feridun Fazıl Tülbentçi

[mecaz]
  • Ciddi
[mecaz]
  • Sıkıntı veren, bunaltan
[mecaz]
  • Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı

    Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum. - Nurullah Ataç

[mecaz]
  • Ağırbaşlı, ciddi

    Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Keskin, boğucu (koku)

    Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]
  • Davranışları yavaş olan
[mecaz]
  • Sindirimi güç (yiyecek)

    Ağır bir yemek.

[isim] [spor]
  • Ağır sıklet

    Yıllarca ağırda güreşti.

[zarf]
  • Yavaş bir biçimde

    Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu. - Etem İzzet Benice

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağır basar, yeğni kalkar
  • ağır basmak
  • ağır basmak
  • ağır çekmek
  • ağırdan almak
  • ağır durmak
  • ağır gelmek
  • ağır git ki yol alasın
  • ağırına gitmek
  • ağır işitmek (veya duymak)
  • ağır kaçmak
  • ağır kazan geç kaynar
  • ağır ol!
  • ağır ol, batman gel
  • ağır otur ki bey (veya molla) desinler
  • ağır oturmak
  • ağır söylemek
  • ağır taş yerinden oynamaz
  • ağır yongayı yel kaldırmaz

Birleşik Kelimeler: ağır ağır, ağır aksak, ağır araç, ağırayak, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağır ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır çekim, ağırelli, ağır ezgi, ağır hapis cezası, ağır hasta, ağır hava, ağır hidrojen, ağır iş, ağırkanlı, ağır kayıp, ağır kusur, ağır küre, ağır makineli, ağır para cezası, ağır sanayi, ağır sıklet, ağır söz, ağır su, ağır top, ağır uyku, ağır vasıta, ağır yağ, ağır yara, eli ağır, eline ağır, uykusu ağır, yarı ağır sıklet


AĞIT


[isim]
  • Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi

    Bir ağıtla mendillerinin, yazmalarının ucuna düğüm attılar. - Lâtife Tekin

[edebiyat]
  • Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye

    Rahman'ın sazı susmuş, okuduğu ağıt bitmiştir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağıt yakmak (veya düzmek veya tutturmak)


AĞLI


[sıfat]
  • Ağı bulunan
[isim]
  • Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri

AĞMA


[isim]
  • Ağmak işi
[gök bilimi]
  • Akan yıldız

AĞRI


[isim]
  • Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
[isim]
  • Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı

    Anlaşılan kollarındaki ağrı biraz daha sürecek. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağrılarda göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı
  • ağrısı tutmak

Birleşik Kelimeler: ağrı kesici, ağrı kesimi, ağrı sızı, ağrı yitimi, ince ağrı, başağrısı, baş ağrısı, bel ağrısı, diş ağrısı, eski göz ağrısı, ilk göz ağrısı, kalp ağrısı, karın ağrısı, yarım baş ağrısı, yürek ağrısı


EĞSİ


[isim] [halk ağzında]
  • Ucu yanmış odun, köseği