İçinde Ön Bulunan 6 Harfli Kelimeler



İçerisinde ÖN olan 6 harfli 22 kelime bulunuyor. İçinde ÖN olan 6 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ön ile başlayan 6 harfli kelimeler. ön ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÖNGÖRÜ24, YÖNSÜZ20, GÖNENÇ19, YÖNDEŞ19, DÖNGEL18, GÖNDER18, HANÖNÜ18, YÖNBUL17, BÖNLÜK16, ÖNSEZİ16, ÖNERGE16, YÖNDEN16, DÖNMEK15, ÖNERİŞ15, ÖNCEKİ15, YÖNTEM15, ÖNAYAK14, SÖNMEK14, ÖNERME13, ÖNEMLİ13, ÖNLEME13, ÖNERTİ12


ÖNERTİ


[isim] [mantık]
  • Şartlı bir önermenin şartı anlatan ön bölümü: `Duman çıkıyorsa ateş vardır` sözünde `duman çıkıyorsa` şartı bir önertidir

ÖNERME


[isim]
  • Önermek işi
[mantık]
  • Bir savı öne süren veya bir durumu dile getiren cümle, belli bir yorumda belli bir doğruluk değeri kazanan düzgün deyim, kaziye

Birleşik Kelimeler: açık önerme, bileşik önerme, büyük önerme, küçük önerme, temel önerme, tikel önerme, tümel önerme


ÖNEMLİ


[sıfat]
  • Önemi olan, mühim, ehemmiyetli

    Benim için ne kadar önemli olduğunu tahmin edebilirsiniz. - Tarık Buğra


ÖNLEME


[isim]
  • Önlemek işi

    Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur. - Nurullah Ataç


ÖNAYAK


[isim] [mecaz]
  • `Diğerlerine örnek olmak üzere bir işe ilk önce başlamak` anlamındaki önayak olmak deyiminde geçer

    Ekrem daha önceden durumu annesine yazmış, bu hayırlı iş için önayak olmalarını istemiş. - Ahmet Ümit


SÖNMEK


[nesnesiz]
  • Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak

    Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu. - Tarık Buğra

[jeoloji]
  • Yanardağ etkinliğini yitirmek
[mecaz]
  • Duygular dinmek, yatışmak, etkisini yitirmek

    Öfkeleri bir yaz fırtınası gibi birdenbire sönüverdi. - Ömer Seyfettin

[mecaz]
  • Gerilemek, parlaklık ve önemini yitirmek

    Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]
  • Ses duyulmaz olmak
[mecaz]
  • Tükenmek, yok olmak, yitmek

    Esmer lekeler, sönmüş sivilcelerden artakalan çukurlar, kabarcıklar yüzünü yayık ayranına çevirmiş. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: mumsöndü


DÖNMEK


[nesnesiz]
  • Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek

    İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum. - Yusuf Ziya Ortaç

[-e] [-den]
  • Geri gelmek, geri gitmek

    Ertesi gün aynı yoldan Bodrum'a döndük. - Halikarnas Balıkçısı

[-e]
  • Yönelmek

    Babam birdenbire bana döndü. - Sait Faik Abasıyanık

[-i]
  • Sapmak

    Gülümseyerek bir köşeyi döndü. - Peyami Safa

[-e]
  • Bir şeyi andıracak duruma girmek, benzemek

    Dikmen yolları, mabede adak için gidenlerin yollarına dönmüştü. - Aka Gündüz

[-e]
  • Durumdan duruma geçmek, değişmek, olduğundan daha değişik bir durum almak, benzemek

    Erkekler tekaüt olunca çocuğa dönüyorlar. - Reşat Nuri Güntekin

[-de]
  • Belirli bir yerde dolaşmak
[-de]
  • Kendini bir yandan bir yana çevirmek

    Yatağında sabaha kadar dönüp durdu.

[-e]
  • Söz konusu etmek, hatırlamak

    Biz yine onun gençliğine, lise öğretmeni olduğu zamana dönelim. - Haldun Taner

[-e]
  • Bırakılan bir konu veya işe başlamak
[mecaz]
  • Hileyle, gizlice yapılmak

    Burada bir şeyler oluyor, bir şeyler dönüyor ama anlayamıyorum. - Refik Halit Karay

[din bilgisi]
  • İnanç, din veya düşüncesini değiştirmek

    Annesinin İtalyan Yahudisiyken döndüğünü söylemişti. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • döne dolaşa
  • dönüp dolaşmak
  • dönüp geriye bakmak

Birleşik Kelimeler: fırdöndü, gündöndü, yanardöner, köşe dönücü


ÖNERİŞ


[isim]
  • Önerme işi

ÖNCEKİ


[sıfat]
  • Önce olan, evvelki, mukaddem, sabık

    Önceki başkan.


YÖNTEM


[isim]
  • Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika

    Belki o da bir usandırma yöntemi kullanıyordu. - Ayşe Kulin

Birleşik Kelimeler: yöntem bilgisi, yöntem bilimi, bulgusal yöntem, sarmal yöntem, beyin çizgesi yöntemi, çalışma yöntemi, kalp çizgesi yöntemi


BÖNLÜK


[isim]
  • Bön olma durumu, budalalık, aptallık, sersemlik, saflık

ÖNSEZİ


[isim]
  • Hiçbir belirti yokken bir şeyin olacağını sezme, içe doğma, hissikablelvuku, altıncı duyu, altıncı his

    Bir önsezi, benliğini derinden derine yokluyor kuruntusuna kapılmıştı. - Tarık Buğra

[felsefe]
  • Temellendirilmeyen duygu, verilmemiş olanın, bilinmeyenin, özellikle gelecekle ilgili olanın önceden duyulması

ÖNERGE


[isim]
  • Meclis, kongre vb. resmî bir toplantıda, herhangi bir konu veya sorunla ilgili olarak bir öneride bulunmak için üyelerden biri veya birkaçı tarafından başkanlığa verilen, oya sunularak karar verilmesi istenen yazılı kâğıt, takrir

    Üyelerin veya grupların verecekleri gerekçeli güvensizlik önergeleri bir tam gün geçtikten sonra oylanır. - Anayasa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • önerge vermek

Birleşik Kelimeler: değişiklik önergesi, gensoru önergesi, güvensizlik önergesi, sözlü soru önergesi, yazılı soru önergesi, yeterlik önergesi


Y


[kimya]
  • İtriyum elementinin simgesi

YÖNBUL


[isim]
  • Her türlü arazide harita ve pusula yardımıyla katılımcıların denetim noktalarını bulmaya çalıştıkları bir doğa sporu, oryantiring