İçinde Taze Bulunan Kelimeler



İçinde TAZE olan 13 kelime bulunuyor. İçerisinde TAZE geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Taze kelimesinin anlamı nedir? Taze ile başlayan kelimeler. Taze ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

10 Harfli Kelimeler

TAZELEŞMEK17, TAZELENMEK14, TAZELETMEK14

9 Harfli Kelimeler

TAZELEŞME16, TAZELEMEK13, TAZELENME13, TAZELETME13

8 Harfli Kelimeler

TERÜTAZE13, TAZELEME12

7 Harfli Kelimeler

TAPTAZE14, TAZELİK10

6 Harfli Kelimeler

TAZECE12

4 Harfli Kelimeler

TAZE7


TAZE (Kelime Kökeni: Farsça tāze)


[sıfat]
  • Bozulmamış, bayatlamamış olan

    Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]
  • Yeni, zamanı geçmemiş

    Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü. - Halikarnas Balıkçısı

[isim] [mecaz]
  • Genç kadın

    Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • taze ot görmüş eşek gibi

Birleşik Kelimeler: taze fasulye, tazekan, taze para, taze soğan, her dem taze, terütaze


TAZELİK


[isim]
  • Taze olma durumu, körpelik, taravet

    Güller tazelikleri, renkleri, biçimleriyle salonu canlandırmışlardı birden. - Cahit Uçuk

[mecaz]
  • Dinç, diri, canlı olma durumu

    Dedi kim tazeliğim çağında / Bir gülün bülbül idim bağında - Atai


TAZELEME


[isim]
  • Tazelemek işi

TAZECE


[sıfat]
  • Tazeye yakın, taze gibi

TAZELEMEK


[-i]
  • Yenisiyle veya tazesiyle değiştirmek

    Barmenle yardımcısı boşalan kadehleri tazeliyorlardı. - Çetin Altan

[nesnesiz]
  • Bir işi bir daha yapmak, tekrarlamak

    Hoca bir kere daha tazeleyince harıl harıl yazmaya koyuldu. - Haldun Taner

[nesnesiz] [mecaz]
  • Unutulmuş bir duygu veya bir düşünceyi yeniden canlandırmak

    Rica ederim, bu bahisleri açıp da dert tazeleme! - Refik Halit Karay


TAZELENME


[isim]
  • Tazelenmek işi

TAZELETME


[isim]
  • Tazeletmek işi

TERÜTAZE (Kelime Kökeni: Farsça ter + tāze)


[sıfat] [eskimiş]
  • Çok taze, körpe

    Frenk illerinde ... tenorların akbabaya dönmüş, kartlaşmışlarına bile terütaze kızlar gönül verirlermiş. - Refik Halit Karay

[zarf]
  • Dinç bir biçimde

    İkinci yarıda herkesin dili bir karış dışarı çıktığı, maraza aradığı, çamurlaştığı zaman, seninki, oyuna yeni girmiş gibi terütaze koşar durur. - Haldun Taner


TAZELENMEK


[nesnesiz]
  • Tazeleme işi yapılmak

    Çaylar tazelendi, sigaralar yakıldı ve şaşırtıcı bir hızla gömülüverdi kuaför salonu her zamanki rehavetine. - Elif Şafak


TAZELETMEK


[-i]
  • Taze duruma getirmek

TAPTAZE


[sıfat]
  • Çok taze

    Hepsi de tavuğun dibinden sabah sabah çıkmış, taptazedir. - Ercüment Ekrem Talu

[zarf] [mecaz]
  • Bozulmadan, değerinden bir şey yitirmeyerek

    Ama bu güzel, bu ince hatıra, bütün acılığı ve bütün tatlılığı ile içinde taptaze duruyor. - Yusuf Ziya Ortaç


TAZELEŞME


[isim]
  • Tazeleşmek işi

TAZELEŞMEK


[nesnesiz]
  • Taze bir durum almak, canlanmak, gençleşmek