İçinde Ok Bulunan 5 Harfli Kelimeler



İçerisinde OK olan 5 harfli 53 kelime bulunuyor. İçinde OK olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ok ile başlayan 5 harfli kelimeler. ok ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

JOKEY17, JOKER15, FOKUS14, ÇOKÇU13, ÇOKÇA12, DOKUZ12, HOKEY12, OKTAV12, PADOK12, VOKAL12, YOKÇU12, YOK12, SOK11, ÇOKLU10, HOKKA10, KOK10, KOKOZ10, OKAPİ10, POKER10, TOKUZ10, YOKUM10, BOKLU9, ÇOKAL9, SOKUM9, SUOKU9, TOKYO9, TOK9, YOKSA9, BLOKE8, BAROK8, LOKUM8, OKUMA8, OKUME8, SOKUR8, SOKMA8, KOKMA7, KOKOT7, LOKMA7, OKSİT7, OKLUK7, SOKAK7, SOKRA7, SOKET7, TOKLU7, KOKAK6, KOKET6, KROKİ6, LOKAL6, NOKTA6, NOKRA6, OKTAN6, ROKET6, TOKAT6


KOKAK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Kötü, pis kokan

    Üstleri yosunlu, içleri böcekli bu durgun, kokak sular insandaki içmek isteğini kesiyor. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: kokak ağaç


KOKET (Kelime Kökeni: Fransızca coquette)


[sıfat]
  • Güzel görünmeye çalışan, süse düşkün, kırıtan (kadın)

    Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu. - Reşat Nuri Güntekin


KROKİ (Kelime Kökeni: Fransızca croquis)


[isim]
  • Bir konu veya nesnenin başlıca özelliklerini yansıtacak biçimde hazırlanmış taslağı

    Bu mektuba, korunun bir de küçük krokisini ilave ettim. - Peyami Safa


LOKAL (Kelime Kökeni: Fransızca local)


[isim]
  • Müzikli eğlencelerin yapıldığı yer

    Onlarla beraber Beyoğlu lokanta ve gece lokallerine büsbütün başka bir üslup geldi. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]
  • Yöresel
[sıfat] [tıp]
  • Yerel

    Lokal anestezi.


NOKTA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳṭa)


[isim]
  • Çok küçük boyutlarda işaret, benek
[mecaz]
  • Sınır, derece, radde

    Savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada...

[dil bilgisi]
  • Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.)
[matematik]
  • Hiçbir boyutu olmayan işaret
[spor]
  • Orta nokta

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nokta koymak
  • noktasına virgülüne dokunmadan

Birleşik Kelimeler: nokta atışı, noktainazar, nokta memuru, nokta nokta, nokta turizmi, noktası noktasına, başnokta, iki nokta, kara nokta, karanlık nokta, kırmızı nokta, kilit nokta, kör nokta, maddesel nokta, orta nokta, ölü nokta, sarı nokta, siyah nokta, üç nokta, alevlenme noktası, başa baş noktası, başlangıç noktası, başucu noktası, besleme noktası, boğumlanma noktası, buharlaşma noktası, can noktası, çıkış noktası, dayanak noktası, denetim noktası, doğu noktası, donma noktası, doruk noktası, doyma noktası, doyum noktası, dönüm noktası, düğüm noktası, ergime noktası, güney noktası, güz noktası, hareket noktası, ilkbahar noktası, izabe noktası, kavrama noktası, kaynama noktası, kerteriz noktası, kırılma noktası, kuzey noktası, nirengi noktası, odak noktası, parlama noktası, penaltı noktası, polis noktası, püf noktası, santra noktası


NOKRA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳra)


[isim]
  • Büveleğin sebep olduğu, genellikle davar ve sığırlarda, seyrek olarak insanlarda rastlanan, ortası delik şişkinliklerle tanınan hastalık

OKTAN (Kelime Kökeni: Fransızca octane)


[isim] [kimya]
  • Formülü C8H18 olan doymuş hidrokarbonlara verilen ad

ROKET (Kelime Kökeni: Fransızca roquette)


[isim]
  • Atış sırasında mekanik olarak yön verilen, yörüngesinin başlangıcında öz itmeli olarak yol alan ve daha sonra yalnız balistik kanunlarına bağlı kalan mermi

Birleşik Kelimeler: roketatar


TOKAT


[isim]
  • İnsana el içi ile vuruş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tokat (veya tokadı) yemek
  • tokat aşk etmek (veya eylemek)
  • tokat atmak (veya patlatmak)

Birleşik Kelimeler: tokat arsızı, sille tokat, Osmanlı tokadı

[isim] [halk ağzında]
  • Hayvan ağılı

    Yaşlıcaydı fakat birkaç köyde tarlası tokadı vardı. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]
  • Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

Birleşik Kelimeler: Tokat kebabı


KOKMA


[isim]
  • Kokmak işi

    Yıkanmamayı ve böylece pis pis kokmayı bile göze alırlarmış. - Salâh Birsel


KOKOT (Kelime Kökeni: Fransızca cocotte)


[isim]
  • Aşüfte

    Parisli kokot zilzurna sarhoş. - Necip Fazıl Kısakürek


LOKMA (Kelime Kökeni: Arapça luḳme)


[isim]
  • Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum

    Öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koyamadı. - Ömer Seyfettin

[teknik]
  • Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan metalden alet
[mecaz]
  • Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para

    Bu lokma sizin için çok büyüktür, boğazınızdan geçmez; yutamayacaksınız ve boğulacaksınız. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lokma (veya lokması) ağzında büyümek
  • lokma çiğnenmeden yutulmaz
  • lokma dökmek
  • lokma etmek
  • lokma karın doyurmaz, şefkat artırır
  • lokmasını dökmek
  • lokmasını saymak

Birleşik Kelimeler: lokma anahtar, lokma başlığı, lokma göz, lokma tatlısı, bir lokma, haram lokma, et lokması, kibar lokması, saray lokması


OKSİT (Kelime Kökeni: Fransızca oxyde)


[isim] [kimya]
  • Oksijenin bir element veya kökle birleşmesiyle oluşan madde

Birleşik Kelimeler: bakır oksit, demir oksit, kalsiyum oksit, nitrik oksit, bazik oksitler


OKLUK


[isim] [eskimiş]
  • İçine ok konulan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı, sadak
[sıfat]
  • Ok yapılmaya uygun

    Ağaçların mızraklık, kirişlik ve okluk dalları budandı, çakılarla düzeltildi. - İhsan Oktay Anar


SOKAK (Kelime Kökeni: Arapça zuḳāḳ)


[isim]
  • İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol

    Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sokağa (veya sokaklara) dökülmek
  • sokağa (veya sokaklara) düşmek
  • sokağa atmak
  • sokağa çıkmak
  • sokakta kalmak
  • sokaktan toplamak

Birleşik Kelimeler: sokak çocuğu, sokak kadını, sokak kapısı, sokak kızı, sokaktaki adam, ara sokak, arka sokak, çıkmaz sokak