İçinde Nef Bulunan Kelimeler



İçinde NEF olan 42 kelime bulunuyor. İçerisinde NEF geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Nef ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

NEFTİLEŞTİRMEK24

13 Harfli Kelimeler

NEFTİLEŞTİRME23, SANAYİİNEFİSE23

12 Harfli Kelimeler

TENEFFÜSHANE31

11 Harfli Kelimeler

KİFAFINEFİS31, İZZETİNEFİS24, NEFYEDİLMEK22, BALIKNEFESİ21, NEFTİLEŞMEK21, NEFESLENMEK19, TIKNEFESLİK19

10 Harfli Kelimeler

MÜTENEFFİR25, CEBRİNEFİS22, NEFYEDİLME21, NEFTİLEŞME20, NEFSANİYET19, NEFESLENME18, NEFESLEMEK18

9 Harfli Kelimeler

HANEFİLİK19, NEFYETMEK18, NEFESLEME17

8 Harfli Kelimeler

TENEFFÜS23, NEFYETME17, NEFTİMSİ16, TIKNEFES16, NEFESLİK15

7 Harfli Kelimeler

NEFSANİ14, NEFESLİ14, NEFASET14

6 Harfli Kelimeler

HANEFİ16, KÜNEFE14, NEFRİT12, NEFRET12

5 Harfli Kelimeler

NEFHA15, NEFİY13, NEFİS12, NEFES12, KENEF11, NEF11, NEFİR11, NEFER11

4 Harfli Kelimeler

NEFT10


NEFT (Kelime Kökeni: Farsça neft)


[isim] [kimya]
  • Organik maddelerin ayrışmasından oluşan tutuşur sıvıların birçoğu

Birleşik Kelimeler: neft yağı


KENEF (Kelime Kökeni: Arapça kenīf)


[isim] [halk ağzında]
  • Tuvalet

    Sabahleyin kalkınca ilk iş kenefe gitmek sonra el yüz yıkamaktır. - Orhan Kemal

[sıfat]
  • Pis, berbat

NEFTÎ (Kelime Kökeni: Farsça neft + Arapça -ī)


[isim]
  • Siyaha yakın koyu yeşil renk

    Karacaahmet'in koyu servileri bulutsuz ufukta neftî bir leke hâlinde göze batıyordu. - Haldun Taner

[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Geride tek tük ev ve onların da ardında yarı filizî, yarı neftî bir orman seçiliyordu. - Elif Şafak


NEFİR (Kelime Kökeni: Arapça nefīr)


[isim] [eskimiş]
  • Yuf borusu

NEFER (Kelime Kökeni: Arapça nefer)


[isim] [eskimiş] [askerlik]
  • Er

    En kuvvetli, en dikkate değer nefer daima kapının önünde oturuyor. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: dümen neferi, kura neferi


NEFRİT (Kelime Kökeni: Fransızca nephrite)


[isim] [tıp]
  • Böbrekte görülen iltihap

NEFRET (Kelime Kökeni: Arapça nefret)


[isim]
  • Bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nefret duymak
  • nefret etmek
  • nefret uyandırmak


NEFİS (Kelime Kökeni: Arapça nefs)


[isim]
  • Öz varlık, kişilik

    Çoğunu, kendi nefsini kurtarmak için öldürmüştü. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nefsine uymak
  • nefsine yedirememek
  • nefsini köreltmek (veya körletmek)

Birleşik Kelimeler: nefis izzeti, nefis muhasebesi, nefis mücadelesi, nefis müdafaası, nefsine düşkün, cebrinefis, izzetinefis, kifafınefis

[sıfat]
  • Pek hoş, çok güzel

    Duvarlardaki pastel ve yağlı boya nefis levhalara uzaktan bir göz atmadan geçemiyorduk. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu


NEFES (Kelime Kökeni: Arapça nefes)


[isim]
  • Soluk
[mecaz]
  • Canlılık, hayat belirtisi

    Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür - Orhan Veli Kanık

[edebiyat]
  • Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nefes aldırmamak
  • nefes almak
  • nefes çekmek
  • nefes etmek
  • nefesi durmak
  • nefesi kesilmek (veya daralmak veya tutulmak)
  • nefesine güvenen borazancıbaşı olur
  • nefesini tutup beklemek
  • nefes tüketmek

Birleşik Kelimeler: nefes borusu, nefes darlığı, nefes kesici, nefes nefese, nefesi kuvvetli, bir nefes, son nefes, tıknefes, balıknefesi, diyafram nefesi


NEFİY (Kelime Kökeni: Arapça nefy)


[isim] [eskimiş]
  • Sürme, sürgüne gönderme

    Bu nefiy hadisesinin dehşeti konakta için için hissolunurdu. - Yahya Kemal Beyatlı

[dil bilgisi]
  • Olumsuzluk
[dil bilgisi]
  • Olumsuz kılma
[mantık]
  • Yadsıma

Birleşik Kelimeler: nefyedilmek, nefyetmek


NEFSANİ (Kelime Kökeni: Arapça nefsānī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Canlılığın zorunlu kıldığı gereksinim ve isteklerle ilgili, beden arzularıyla ilgili

NEFESLİ


[sıfat]
  • Soluk alıp vermeden uzunca bir zaman durabilen
[müzik]
  • Üflemeli
[mecaz]
  • Nefesi güçlü olan

    Bir kere hepimizden nefesli idi. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: nefesli sazlar


NEFASET (Kelime Kökeni: Arapça nefāset)


[isim] [eskimiş]
  • Nefis olma durumu

    Yemekler her günküne üstün bir nefasete ermiş. - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: nefaset bedeli


KÜNEFE


[isim]
  • Sıcak yenilen bir tür peynirli tel kadayıf

NEFESLİK


[isim]
  • Hava alma yeri, hava deliği

    Bir vapur ocağı başında çalışan ateşçilere taze deniz havası ulaştıran nefeslikler gibi ferahlatmasa. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: tıknefeslik