İçinde Lg Bulunan 5 Harfli Kelimeler



İçerisinde LG olan 5 harfli 30 kelime bulunuyor. İçinde LG olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

LGE19, LGE17, ÖLGÜN17, LGÜ15, BULGU13, ÇALGI13, DOLGU13, ILGAZ13, YILGI13, ÇELGİ12, DALGI12, ILGIM12, İLG12, LGA12, LGİ11, LGE11, BELGİ11, BELGE11, DELGİ11, DALGA11, ILGIN11, KILGI11, OLGUN11, SALGI11, ÜLGER11, ALGIN10, ILGAR10, LGİ10, TOLGA10, ELGİN9


ELGİN


[sıfat] [eskimiş]
  • Yabancı, gurbette yaşayan, garip

ALGIN


[sıfat] [halk ağzında]
  • Cılız, zayıf, hastalıklı

ILGAR


[isim] [halk ağzında]
  • Dizginleri koyuverilmiş atın dörtnala koşması
[tarih]
  • Atla ansızın yapılan doludizgin saldırı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ılgar etmek


SİLGİ


[isim]
  • Kalem veya daktiloyla yazılmış, çizilmiş şeyleri silmeye yarayan, birleşiminde kauçuk olan nesne

    Tezgâhın ardındaki raflarda defter, kâğıt, kalem, silgi ve bir sürü hırdavat. - Oktay Rifat

[halk ağzında]
  • Hamam takımı, havlu

TOLGA


[isim]
  • Miğfer

    Elini tereddütle başına götürdü. Tolgası başında yoktu. - Nihal Atsız


BİLGİ


[isim]
  • İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
[felsefe]
  • Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler
[bilişim]
  • Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bilgi edinmek
  • bilgi tazelemek

Birleşik Kelimeler: bilgi çarpıtma, bilgi işlem, bilgi kuramı, bilgisayar, bilgi şöleni, bilgi teknolojileri, bilgi toplumu, bilgiyazar, ansiklopedik bilgi, kesin bilgi, ön bilgi, yaklaşık bilgi, sosyal bilgiler, betimlemeli dil bilgisi, betimsel dil bilgisi, cümle bilgisi, davranış bilgisi, dil bilgisi, doğa bilgisi, halk bilgisi, hava bilgisi, karşılaştırmalı dil bilgisi, kök bilgisi, köken bilgisi, öğretim bilgisi, sağlık bilgisi, ses bilgisi, sözlük bilgisi, su bilgisi, şekil bilgisi, tabiat bilgisi, tasvirî dil bilgisi, tümce bilgisi, Türklük bilgisi, yapı bilgisi, yazı bilgisi, yöntem bilgisi, yurt bilgisi, yurttaşlık bilgisi


BİLGE


[sıfat]
  • Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek (kimse), hakim

    Sokrates yalnız öğrettikleriyle değil öğretme yoluyla da örnek bir bilgedir. - Nermi Uygur


BELGİ


[isim]
  • Bir şeyi benzerlerinden ayıran özellik, alamet, nişan

BELGE


[isim]
  • Bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb., vesika, doküman

Ata Sözleri ve Deyimler

  • belge almak

Birleşik Kelimeler: aklama belgesi, buluş belgesi, çağrı belgesi, çalışma belgesi, çıkış belgesi, gönderme belgesi, hesap belgesi, iskân belgesi, iyi hâl belgesi, katılım belgesi, katılma belgesi, kimlik belgesi, konut belgesi, köken belgesi, onur belgesi, oturma belgesi, ödeme belgesi, öğrenci belgesi, öğrenim belgesi, sürücü belgesi, uzmanlık belgesi, yerleşim belgesi, yeterlik belgesi, yetki belgesi, yoksulluk belgesi


DELGİ


[isim] [teknik]
  • Matkap

Birleşik Kelimeler: cırcır delgi


DALGA


[isim]
  • Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket

    Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı. - Azra Erhat

[argo]
  • Gizli iş, dalavere

    Film çevirme dalgasıyla para kazanıyorlardı. - Sait Faik Abasıyanık

[argo]
  • Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu
[argo]
  • Dalgınlık
[argo]
  • Geçici sevgili
[argo]
  • Geçici aşk ilişkisi
[mecaz]
  • Arka arkaya gelen kriz vb. olayların her biri
[fizik]
  • Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi

    Kısık sesinin her dalgası içimi korkunç bir acıyla tırmalıyor. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dalga geçmek
  • dalga saymak
  • dalgasına taş atmak
  • dalgasını taşlamak
  • dalgaya düşmek (veya gelmek)
  • dalgaya getirmek
  • dalgayı başa almak

Birleşik Kelimeler: dalga bandı, dalga boyu, dalga çukuru, dalga dalga, dalga genliği, dalga hızı, dalgakıran, dalga kuşağı, dalga oyuğu, dalgaölçer, dalga periyodu, dalga sırtı, dalga tepesi, dalga uzunluğu, dalga yüksekliği, büyük dalga, çok kısa dalga, dev dalga, duraklı dalga, kararlı dalga, kısa dalga, küçük dalga, mikrodalga, orta dalga, ölü dalga, uzun dalga, yeni dalga, yeşil dalga, elektromanyetik dalgalar, ses dalgaları, Meksika dalgası, sıcak dalgası, soğuk dalgası


ILGIN


[isim] [bitki bilimi]
  • Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık cinsi (Tamarix)
[isim]
  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

KILGI


[isim] [felsefe]
  • Uygulama

OLGUN


[sıfat]
  • Yenecek duruma gelmiş (meyve)

    Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar. - Refik Halit Karay

[mecaz]
  • Tamamlanmış, iyice işlenmiş (yazı, düşünce vb.)
[mecaz]
  • Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse), kâmil

    Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: olgun odun


SALGI


[isim] [biyoloji]
  • Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka organa veya dışarıya saldıkları sıvı madde, ifraz

    Tükürük bir salgıdır.

[gök bilimi]
  • Güneş'ten dışarı doğru madde fırlaması

Birleşik Kelimeler: iç salgı