İçinde Karma Bulunan Kelimeler



İçinde KARMA olan 22 kelime bulunuyor. İçerisinde KARMA geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Karma kelimesinin anlamı nedir? Karma ile başlayan kelimeler. Karma ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

KARMANYOLACILIK24

14 Harfli Kelimeler

KARMAŞIKLAŞMAK23

13 Harfli Kelimeler

KARMAŞIKLAŞMA22

12 Harfli Kelimeler

KARMANYOLACI20, KARMAKARIŞIK18, KARMAŞTIRMAK18

11 Harfli Kelimeler

KARMAŞTIRMA17, KARMAŞIKLIK17

10 Harfli Kelimeler

KARMAKARIŞ15, KARMANYOLA14

9 Harfli Kelimeler

KARMAŞMAK14

8 Harfli Kelimeler

ÇIKARMAK13, KARMAŞIK13, KARMAŞMA13, YAKARMAK11, KARMALIK10

7 Harfli Kelimeler

ÇIKARMA12, KARMAŞA11, YAKARMA10

6 Harfli Kelimeler

KARMAÇ10, KARMAK7

5 Harfli Kelimeler

KARMA6


KARMA


[isim]
  • Karmak işi
[sıfat]
  • Ayrı türden olan ögelerin karıştırılmasıyla oluşmuş, muhtelit

    Karma futbol takımı.

Birleşik Kelimeler: karma aşı, karma eğitim, karma ekonomi, karmakarış, karmakarışık, karma okul, karma sergi, karma tamlama, karma tren


KARMAK


[-i]
  • Karıştırmak, birbirine katmak
[nesnesiz]
  • Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek

    Yapı için harç karmak. Boya karmak.

Birleşik Kelimeler: betonkarar


KARMALIK


[isim]
  • Karma olma durumu

    Meclisin bütün karmalığı bu yuvarlak sofranın etrafında idi. - Falih Rıfkı Atay


YAKARMA


[isim]
  • Yakarmak işi

    Hasılı isyan bayrağını çekti Miralay Bey. Yalvarma yakarma artık hiçbir şey para etmiyor. - Refik Halit Karay


KARMAÇ


[isim] [teknik]
  • Yapı işlerinde harcı karmaya yarayan alet, mikser

YAKARMAK


[-e]
  • Israrlı bir biçimde istemek, yalvarmak

    Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider - Cahit Sıtkı Tarancı

Birleşik Kelimeler: yalvarış yakarış


KARMAŞA


[isim]
  • Karmaşık olma durumu

    Rafların üst katlarında düzenli düzenli sıralanmış kitaplar, alt katlara doğru bir karmaşa hâlini almış. - Adalet Ağaoğlu

[ruh bilimi]
  • Kişiliğin oluşma ve gelişme evrelerinde ortaya çıkan ve ömür boyu davranışları etkileyebilen bilinç dışı dürtü ve güdüler bütünü, kompleks

    Nihayet toplumsal çöküşün birey üzerinde yarattığı düşünsel, duyumsal karmaşaya geçilir. - Selim İleri

Birleşik Kelimeler: kavram karmaşası, ruh karmaşası, üstünlük karmaşası


ÇIKARMA


[isim]
  • Çıkarmak işi, emisyon

    Yağmazsa yağmasın. Biz onsuz da kışı çıkarmasını biliriz eninde sonunda. - Nazım Hikmet

[askerlik]
  • Düşman kıyılarına gemi, bot vb.nden asker indirme, asker çıkarma
[matematik]
  • Dört işlemden biri, çıkarmak işlemi, tarh

Birleşik Kelimeler: çıkarma birliği, çıkarma botu, çıkarma gemisi, çıkarma harekâtı, çıkarma işareti, çıkarma yeri, sağ çıkarma


ÇIKARMAK


[-den]
  • Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
[-i]
  • Sonunu getirmek

    Bu para ile ayı çıkarırız.

[-i]
  • Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek
[-i]
  • Bulmak, ortaya koymak

    Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak.

[-i]
  • Hatırlamak

    Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım. - Necati Cumalı

[-i] [-den]
  • Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek

    Öfkesini benden çıkardı.

[-i] [-den]
  • Sağlamak, elde etmek

    Ekmeğini taştan çıkarmak.

[-i] [nesnesiz]
  • Gibi göstermek, bir davranış yüklemek

    Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak.

[-i]
  • Sindirim yolundan dışarı atmak, kusmak

    Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı. - İhsan Oktay Anar

[-i]
  • Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak

    İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti. - Sait Faik Abasıyanık

[-i]
  • Yayımlamak

    Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı. - Orhan Seyfi Orhon

[-i]
  • Gidermek

    Lekeyi çıkarmak.

[nesnesiz]
  • Yapmak, üretmek

    Bu terzi çok iş çıkarıyor.

[-e] [nesnesiz]
  • Sunmak

    Konuklara çerez çıkardı.

[-e] [-i]
  • Göstermek

    Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın. - Memduh Şevket Esendal

[-i] [-le]
  • Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak

    Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami... - Haldun Taner

[nesnesiz]
  • Yollamak, göndermek

    Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti.

[nesnesiz]
  • Boşaltmak

    Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]
  • Resim yapmak
[nesnesiz]
  • Fotoğraf çektirmek
[-i] [mecaz]
  • Söylemek

    Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır. - Osman Cemal Kaygılı

[-i] [-den] [matematik]
  • Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek

KARMAŞIK


[sıfat]
  • İçinde aynı cinsten birçok öge bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşan, mudil

    Bu çeşitten karmaşık soruları bir çırpıda çözmeye kalkışacak değilim buracıkta. - Nermi Uygur

[kimya]
  • Çözeltide kendisini oluşturan parçalara iki yönlü olarak ayrışan (iyon veya birleşik), kompleks
[teknoloji]
  • Üstün teknolojisi olan, sofistike
[mecaz]
  • Ögelerinin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan, komplike
[mecaz]
  • Anlaşılması güç olan (durum), sofistike

Birleşik Kelimeler: karmaşık sayı


KARMAŞMA


[isim]
  • Karmaşmak işi

KARMANYOLA (Kelime Kökeni: İtalyanca carmagnola)


[isim]
  • Şehir içindeki ıssız yollarda ölümle korkutarak yapılan soygunculuk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karmanyolaya getirmek


KARMAŞMAK


[nesnesiz]
  • Bir şey başka bir şeyle birleşerek karışık durum almak

KARMAKARIŞ


[sıfat]
  • Karmakarışık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karmakarış etmek
  • karmakarış olmak


KARMAŞTIRMA


[isim]
  • Karmaştırmak işi