İçinde Kapı Bulunan Kelimeler



İçinde KAPI olan 26 kelime bulunuyor. İçerisinde KAPI geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kapı kelimesinin anlamı nedir? Kapı ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

KAPILANDIRMAK22

12 Harfli Kelimeler

KAPILANDIRMA21

11 Harfli Kelimeler

KAPIŞTIRMAK21, KAPILGANLIK21, KAPIMANDALI20

10 Harfli Kelimeler

KAPIŞILMAK20, KAPIŞTIRMA20, HALKAPINAR19, KAPILANMAK16

9 Harfli Kelimeler

KAPICILIK19, KAPIŞILMA19, KAPILANMA15

8 Harfli Kelimeler

KAPILGAN17, KAPIŞMAK17, KAPIKULE14, KAPILMAK14

7 Harfli Kelimeler

KAPISIZ17, KAPICIK16, KAPILIŞ16, KAPIŞMA16, KAPILMA13

6 Harfli Kelimeler

KAPICI15, KAPIDA13, KAPILI12

5 Harfli Kelimeler

KAPIŞ13

4 Harfli Kelimeler

KAPI9


KAPI


[isim]
  • Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı

    Çıtalarla yapılma telli bir kapı koymuşlardı ortasına. - Cahit Uçuk

[tarih]
  • Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri
[bilişim]
  • Sadece bir konuda yoğunlaşmış bilgilerin yer aldığı genel ağ sayfası, portal
[mecaz]
  • Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân

    Onların başvuracağı her kapıya gitmiş. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Gidere yol açan gereksinim

    Bayram geldi, yine masraf kapıları açıldı.

[mecaz]
  • Ev gezmesi için gidilen yer

    Bugün yine kaç kapı dolaştın?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kapı açmak
  • kapı almak (veya yapmak)
  • kapı aralamak
  • kapı aramak
  • kapı baca açık (olmak)
  • kapıda kalmak
  • kapıdan çevirmek
  • kapıdan kovsan bacadan düşer (veya girer)
  • kapı dışarı etmek (veya atmak)
  • kapı gibi
  • kapı kadar
  • kapı kapı aramak
  • kapı kapı dolaşmak (veya gezmek)
  • kapıları açık tutmak
  • kapıları kapamak
  • kapılar yüzüne (veya üzerine veya üstüne) kapanmak
  • kapısına kilit vurmak
  • kapısını aşındırmak
  • kapısını çalmak
  • kapıya dayanmak
  • kapı yapmak
  • kapıyı açmak
  • kapıyı büyük açmak
  • kapıyı göstermek

Birleşik Kelimeler: kapı ağası, kapı ağzı, kapıaltı, kapı bir komşu, kapı çuhadarı, kapı duvar, kapı halkı, kapı kâhyası, kapı kapamaca, kapı karşı komşu, kapı kethüdası, kapı kolu, kapı komşu, kapıkule, kapı kulu, kapı mandalı, kapı oğlanı, kapı perdesi, kapı tokmağı, kapı yoldaşı, kapısı açık, açık kapı, ana kapı, ara kapı, çakma kapı, çarpma kapı, çat kapı, çekme kapı, çelik kapı, çift kapı, demir kapı, dış kapı, döner kapı, sağır kapı, taç kapı, topal kapı, yağlı kapı, yavru kapı, adalet kapısı, ağa kapısı, cümle kapısı, çıkış kapısı, devlet kapısı, ekmek kapısı, el kapısı, geçim kapısı, giriş kapısı, gümrük kapısı, hacet kapısı, hükûmet kapısı, kısmet kapısı, koltuk kapısı, komşu kapısı, kuzu kapısı, kuzuluk kapısı, mahkeme kapısı, masraf kapısı, mide kapısı, nizamiye kapısı, paşa kapısı, serasker kapısı, servis kapısı, sınır kapısı, sokak kapısı, şeyhülislam kapısı, umut kapısı, ümit kapısı


KAPILI


[sıfat]
  • Kapısı olan
[mecaz]
  • Özellikle resmî bir işte çalışan

KAPILMA


[isim]
  • Kapılmak işi

KAPIDA


[zarf]
  • Gelmek üzere

    Kış kapıda.


KAPIŞ


[isim]
  • Kapma işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kapış kapış gitmek
  • kapış kapış yapmak


KAPIKULE


[isim] [mimarlık]
  • Eski kale ve saraylarda iki yanında korunma kuleleri bulunan anıtsal kapı

KAPILMAK


[-e]
  • Kapma işine konu olmak
[mecaz]
  • Birine güvenip boş bulunarak aldanmak

    Ben onun sözlerine kapıldım.

[mecaz]
  • Bir kimseye tutulmak, bağlanmak, aşırı sevgi duymak

    Kızın güzelliğine kapılarak evlenme teklif etti.

[mecaz]
  • Bir şeyin veya kimsenin güçlü etkisinde kalmak

    Bu iki şiiri övenler onların kalıbından gelen ucuz bir güzelliğe kapılırlar. - Salâh Birsel


KAPILANMA


[isim]
  • Kapılanmak işi

KAPICI


[isim]
  • Otel, apartman vb. büyük yapılarda bekçilik, temizlik, alışveriş gibi işlerle görevli kimse

    Kapıcının karısının ispirto ocağında kızarttığı patlıcanları yiyorduk. - Adalet Ağaoğlu

[tarih]
  • Osmanlı devlet teşkilatında saray kapılarını bekleyen görevli sınıfı

KAPILANMAK


[-e]
  • Bir işe girmek ve o işte devam etmek

    Onlar için iş, bir yere âdeta zorla kapılanmak gibi bir şeydi. - Abdülhak Şinasi Hisar


KAPICIK


[isim] [bitki bilimi]
  • Yumurtacığın tepesinde bulunan ve yumurtacık zarlarının iyice bitişmemesinden oluşan ağız

KAPILIŞ


[isim]
  • Kapılma işi

KAPIŞMA


[isim]
  • Kapışmak işi

    Seyfi Bey ile ilk kapışmada, herifçioğlu bir fırsatını buldu, topu elimden kapıverdi. - Nazım Hikmet


KAPILGAN


[sıfat]
  • Kolayca etkilenen, her şeye çabuk kapılan

KAPIŞMAK


[-i]
  • Birlikte bir şeyin üzerine üşüşüp aceleyle almak, kapmak
[-le]
  • Kavgaya tutuşmak

    En yakın arkadaşı bir romancımızla bu konuda kapıştığı geceyi unutamam. - Haldun Taner

[nesnesiz]
  • Kavgaya girmek

    Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp kıracaklarını sanıyor. - Attila İlhan

[-le]
  • Hırsla güreşe başlamak