İçinde İlke Bulunan Kelimeler



İçinde İLKE olan 20 kelime bulunuyor. İçerisinde İLKE geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "İlke kelimesinin anlamı nedir? İlke ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

İLKELLEŞTİRMEK18

13 Harfli Kelimeler

İLKELLEŞTİRME17

11 Harfli Kelimeler

İLKELLEŞMEK15, SİLKELENMEK13

10 Harfli Kelimeler

SİLKELEYİŞ16, İLKELEŞMEK14, İLKELLEŞME14, İLKELCİLER13, İLKELCİLİK13, SİLKELENME12, SİLKELEMEK12

9 Harfli Kelimeler

İLKELEŞME13, İLKECİLİK12, SİLKELEME11

8 Harfli Kelimeler

İLKELLİK8

7 Harfli Kelimeler

İLKELCE10, İLKESEL8

6 Harfli Kelimeler

İLKE9

5 Harfli Kelimeler

İLKEL5

4 Harfli Kelimeler

İLKE4


İLKE


[isim]
  • Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip

    İlkelerine sıkı sıkıya bağlı, bilinçli ve ödün vermez bir insandı. - Haldun Taner

[mantık]
  • Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip

Birleşik Kelimeler: çelişiklik ilkesi, çelişmezlik ilkesi, eylemsizlik ilkesi, heple hiç ilkesi, nedensellik ilkesi, süreklilik ilkesi


İLKEL


[sıfat]
  • İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif

    Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And

[isim]
  • Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad
[mecaz]
  • Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz
[felsefe]
  • Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilkel kalmak

Birleşik Kelimeler: ilkel memeliler, ilkel toplum


İLKELLİK


[isim]
  • İlkel olma durumu, iptidailik, primitiflik

İLKESEL


[sıfat]
  • İlke ile ilgili

İLKECİ


[isim]
  • İlkelerine bağlı kimse

İLKELCE


[sıfat]
  • İlkel
[zarf]
  • (ilke'lce) İlkel bir biçimde

SİLKELEME


[isim]
  • Silkelemek işi

SİLKELENME


[isim]
  • Silkelenmek işi

    Tıp tahsilinde en büyük silkelenme ilk yılın sonunda olurdu. - Ayşe Kulin


SİLKELEMEK


[-i]
  • Üstündeki şeyleri düşürmek, kaydırmak için bir şeyi üst üste, birden silkmek

    Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]
  • Dövmek
[mecaz]
  • Sarsmak, etkilemek
[mecaz]
  • Yük olan, yük sayılan birinin geçim ve sorumluluğunu üstünden atmak

    Seni ben değil amma bu çeneyle galiba damadın sokağa silkeleyecek. - Reşat Nuri Güntekin


İLKECİLİK


[isim]
  • İlkeci olma durumu

    Uçları hafif yukarı kalkık ağzı, yüzdeki ilkeciliği yumuşatmak ister gibiydi. - Haldun Taner


SİLKELENMEK


[nesnesiz]
  • Silkeleme işine konu olmak
[mecaz]
  • Elenmek

İLKELCİLİK


[isim] [felsefe]
  • Avrupa sanatının çağımıza kadar geçirdiği gelişmelerden habersiz görünen, ilkel ulusların sağlam, kaba, saf, yalın biçimli sanatını benimseyen görüş, primitivizm

İLKELEŞME


[isim]
  • İlkeleşmek işi

İLKELEŞMEK


[nesnesiz]
  • İlke durumuna gelmek

İLKELLEŞME


[isim]
  • İlkelleşmek işi