İçinde Haz Bulunan Kelimeler



İçinde HAZ olan 59 kelime bulunuyor. İçerisinde HAZ geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Haz kelimesinin anlamı nedir? Haz ile başlayan kelimeler. Haz ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

HAZIRCEVAPLIK35

12 Harfli Kelimeler

HAZİNEDARLIK22

11 Harfli Kelimeler

HAZIMSIZLIK26, HALİHAZIRDA25, HAZIRLIKSIZ25, CİHAZLANMAK22, HAZIRLANMAK20, HAZIRLATMAK20

10 Harfli Kelimeler

HAZIRCEVAP31, HAZIRLAYIŞ24, HAZIRCILIK23, HAZIRLANIŞ22, CİHAZLANMA21, HAZIRLIKLI20, HAZIRLAMAK19, HAZIRLANMA19, HAZIRLATMA19, HAZRETLERİ17

9 Harfli Kelimeler

HAZFETMEK23, HALİHAZIR21, HAZANDİDE20, HAZZETMEK20, MÜLAHAZAT19, HAZIRLAMA18, HAZİNEDAR18, HAZMETMEK18, HAZAKATLİ16

8 Harfli Kelimeler

HAZIMSIZ22, HAZFETME22, HAZIRLOP21, HAZCILIK20, HAZZETME19, MÜLAHAZA18, HAZMETME17, HAZIRLIK17

7 Harfli Kelimeler

HAZIRCI19, HAZARCA17, HAZIMLI17, HAZIRUN16, HAZAKAT14, HAZİRAN14, İTTİHAZ14

6 Harfli Kelimeler

HAZRET13, HAZİNE13, HAZİRE13, HAZARİ13

5 Harfli Kelimeler

HAZCI16, CİHAZ15, HAZIM14, HAZIK13, HAZIR13, HAZRO13, MEHAZ13, HAZAN12, HAZAR12, HAZİN12, HAZNE12

4 Harfli Kelimeler

HAZA11

3 Harfli Kelimeler

HAZ10


HAZ (Kelime Kökeni: Arapça ḥaẓẓ)


[isim]
  • Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk

    Dört sene evvel kaybettiği karısı Emine Hanım'ın vefatıyla bütün sevgisini, ümidini, hazzını, şefkatini oğluna vermişti. - Asaf Halet Çelebi

[felsefe]
  • Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma
[müzik]
  • Ezgi
[ruh bilimi]
  • Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku

    Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haz almak
  • haz duymak
  • haz vermek
  • hazzını çıkarmak

Birleşik Kelimeler: hazzetmek


HAZA (Kelime Kökeni: Arapça hāẕā)


[zarf]
  • Tam anlamıyla

    Yahu haza adamdı be. - Orhan Kemal


HAZAN (Kelime Kökeni: Farsça ḫazān)


[isim]
  • Sonbahar

    Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda. - Mehmet Akif Ersoy


HAZAR (Kelime Kökeni: Arapça ḥażar)


[isim] [eskimiş]
  • Barış
[isim]
  • VI-X. yüzyıllar arasında Hazar Denizi'nin ve Kafkasların kuzeyinde yaşamış bir Türk boyu veya bu boydan olan kimse

HAZİN (Kelime Kökeni: Arapça ḥazīn)


[sıfat]
  • Hüzünlü

    Her şey dayanılmayacak kadar hazindi. - Attila İlhan


HAZNE (Kelime Kökeni: Arapça ḫazīne)


[isim]
  • Hazine
[eskimiş]
  • Döl yatağı

Birleşik Kelimeler: öğütme haznesi


HAZRET (Kelime Kökeni: Arapça ḥażret)


[isim]
  • Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan

    Hazreti Ali. Hazreti Fatma.

[mecaz]
  • Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz

    Bilen bilir, kolay okunan yazar değildir hazret. - Refik Erduran

[mecaz]
  • Kullanıldığında bir kişinin küçümsendiğini anlatan bir söz
[ünlem]
  • Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü

    Hazret! Şu kitabı uzatır mısın?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hazretleri


HAZİNE (Kelime Kökeni: Arapça ḫazīne)


[isim]
  • Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet

    Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı. - Refik Halit Karay

[ekonomi]
  • Devlet malı veya parası
[ekonomi]
  • Devlet malının veya parasının saklandığı yer
[ekonomi]
  • Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam
[mecaz]
  • Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse

Birleşik Kelimeler: hazine bonosu, kelime hazinesi, sözcük hazinesi, söz hazinesi


HAZİRE (Kelime Kökeni: Arapça ḥaẓīre)


[isim] [eskimiş]
  • Etrafı çitle çevrili ve girilmesi yasak yer

HAZARİ (Kelime Kökeni: Arapça ḥażarī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Barışla ilgili, seferî karşıtı

HAZIK (Kelime Kökeni: Arapça ḥāẕiḳ)


[sıfat] [eskimiş]
  • Usta, uz (hekim)

    Şimdi eskisi gibi mi, İstanbul'da hazık hekimden geçilmiyor. - Attila İlhan


HAZIR (Kelime Kökeni: Arapça ḥāżir)


[sıfat]
  • Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya

    Her şey emre müheyya, hazır bir vaziyette bekliyor. - Esat Mahmut Karakurt

[zarf]
  • Bir işi yapmak için gereken her şey tamamlanmış olarak

    İçindeki her şeyle birlikte dünyayı fethetmeye artık kendilerini hazır hissediyorlardı. - İhsan Oktay Anar

[zarf]
  • Fırsattan yararlanarak

    Hazır çıkmışken yağ ile pirinç alayım. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hazıra dağlar dayanmaz
  • hazıra konmak
  • hazır bulunmak (veya olmak)
  • hazırdan yemek
  • hazırda olmak
  • hazır etmek
  • hazır mezarın ölüsü
  • hazır ol!
  • hazır olmak

Birleşik Kelimeler: hazır beton, hazırcevap, hazır çorba, hazır değer, hazır giyim, hazır kahve, hazır kıta, hazırlop, hazır mama, hazır para, hazır yemek, hazır yiyici, hâlihazır


HAZRO


[isim]
  • Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri

MEHAZ (Kelime Kökeni: Arapça meʾḫaẕ)


[isim] [eskimiş]
  • Bir eser yazılırken başvurulan kaynak

HAZAKAT (Kelime Kökeni: Arapça ḥaẕāḳat)


[isim] [eskimiş]
  • Uzluk