İçinde Fe Bulunan 4 Harfli Kelimeler



İçerisinde FE olan 4 harfli 21 kelime bulunuyor. İçinde FE olan 4 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Fe ile başlayan 4 harfli kelimeler. fe ile biten 4 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

FE19, FEVT16, FEVK16, FE14, FE13, FEZA13, FE13, FE13, FERZ13, FE13, FEDA12, FE12, AFET10, FEKE10, FERT10, FE10, FENT10, FENA10, KAFE10, KEFE10, TEFE10


AFET (Kelime Kökeni: Arapça āfet)


[isim]
  • Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım

    O yıl su baskınları bir afet gibiydi.

[sıfat] [mecaz]
  • Çok kötü

    Şöhret gibi servetin de afet olduğunu yeni anlıyordum. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]
  • Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın

    Gül yüzlü bir afetti ki her busesi lale. - Yahya Kemal Beyatlı

[tıp]
  • Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk

Birleşik Kelimeler: afet istasyonu, doğal afet, tabii afet


FEKE


[isim]
  • Adana iline bağlı ilçelerden biri

FERT (Kelime Kökeni: Arapça ferd)


[isim]
  • Birey

    Mustafa Kemal bir fert değil bir timsaldir. - Yahya Kemal Beyatlı


FERÎ (Kelime Kökeni: Arapça ferʿī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan

FENT (Kelime Kökeni: Farsça fend)


[isim] [eskimiş]
  • Düzen, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fent çevirmek


FENA (Kelime Kökeni: Arapça fenāʾ)


[sıfat]
  • İyi nitelikte olmayan, kötü

    Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir. - Burhan Felek

[zarf]
  • Çok

    Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fena değil (veya sayılmaz)
  • fena etmek
  • fena gözle bakmak
  • fena olmak
  • fenasına gitmek
  • fenaya çekmek
  • fena yapmak
  • fenaya sarmak

Birleşik Kelimeler: fena hâlde, fena kalpli

[isim] [eskimiş]
  • Ölümlülük

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fena bulmak

Birleşik Kelimeler: fenafillah


KAFE


[isim]
  • İçecek ve hafif yiyeceklerin satıldığı, bazılarında kapı önlerinde oturacak yerlerin bulunduğu ayaküstü yiyecek yerleri

KEFE (Kelime Kökeni: Arapça keffe)


[isim]
  • Terazi gözlerinden her biri
[isim] [halk ağzında]
  • Semercilerin atların tüylerini parlatmak için kullandığı bir araç türü

TEFE


[isim]
  • Dokuma tezgâhında tarağı tutan ağaç veya metal parça

FEDA (Kelime Kökeni: Arapça fidāʾ)


[isim]
  • Bir amaç uğrunda bir değer veya varlıktan vazgeçme, uğruna verme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • feda etmek
  • feda olmak
  • feda olsun!

Birleşik Kelimeler: can feda


KÜFE (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı sepet

    Yolun kenarındaki kayanın üstüne küfesini koydu. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[sıfat]
  • Bu sepetin alabildiği miktarda olan

    Çardağın önünde o gün dizmeleri gereken sekiz küfe tütün duruyordu. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Kaba et, kıç

FECİ (Kelime Kökeni: Arapça fecīʿ)


[sıfat]
  • Acıklı, çok acıklı, yürekler acısı, trajik

    Hâllerinde öyle bir kahırlı, kederli eda vardır, bütün bugünün feci hikâyesini söyler. - Halit Ziya Uşaklıgil


FEZA (Kelime Kökeni: Arapça feżāʾ)


[isim] [eskimiş] [gök bilimi]
  • Gök

    Sabahın pembe, beyaz tülleri sıyrıldıkça mütemadiyen berraklaşan fezada çıt yok. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu


FERÇ (Kelime Kökeni: Arapça ferc)


[isim] [eskimiş] [anatomi]
  • Dişi canlılarda üreme organının dış bölümü, vulva

FELÇ (Kelime Kökeni: Arapça felc)


[isim] [tıp]
  • İnme
[mecaz]
  • İşlemez durumda olma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • felce uğramak
  • felce uğratmak
  • felç etmek
  • felç gelmek
  • felç inmek
  • felç olmak

Birleşik Kelimeler: kısmi felç, çocuk felci