İçinde Emin Bulunan Kelimeler



İçinde EMİN olan 26 kelime bulunuyor. İçerisinde EMİN geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Emin kelimesinin anlamı nedir? Emin ile başlayan kelimeler. Emin ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

10 Harfli Kelimeler

TEMİNATSIZ16

9 Harfli Kelimeler

ŞEHREMİNİ17, TEMİNATLI11

8 Harfli Kelimeler

FEMİNİZM19, HEMZEMİN17, FEMİNİST16, YEMİNSİZ15, DEMİNCEK14, DEMİNDEN13, YEDİEMİN13, ENCEMİNE12, ZEMİNLİK12

7 Harfli Kelimeler

EMİNÖNÜ16, EFEMİNE14, FEMİNEN14, YASEMİN11, ZEMİN11, DEMİN10, YEMİN10, SEMİNER9, TEMİNAT8

5 Harfli Kelimeler

ZEMİN9, DEMİN8, YEMİN8, TEMİN6

4 Harfli Kelimeler

EMİN5


EMİN (Kelime Kökeni: Arapça emīn)


[sıfat]
  • Güvenli

    Bebesini emin ellere mi bırakmıştı acaba? - Ayşe Kulin

[isim] [tarih]
  • Osmanlı Devleti'nde bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişi

    Şehremini.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emin olmak

Birleşik Kelimeler: yediemin, defter emini, sandık emini, sürre emini, şehremini


TEMİN (Kelime Kökeni: Arapça teʾmīn)


[isim]
  • Korkusunu giderme, inanç verme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • temin etmek


TEMİNAT (Kelime Kökeni: Arapça teʾmīnāt)


[isim]
  • Güvence

    Sen de bana teminat olarak peşin iki yüz lira ver, işe girince iade edeyim. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • teminat altına almak
  • teminat vermek

Birleşik Kelimeler: teminat akçesi, teminat mektubu, teminat senedi, geçici teminat, kati teminat, nakdî teminat


DEMİN


[zarf]
  • Az önce, demincek, deminden

    Demin aynanın arkasına baktım, bulamadım. - Mahmut Yesari

Birleşik Kelimeler: deminden beri


YEMİN (Kelime Kökeni: Arapça yemīn)


[isim]
  • Ant

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yemin etmek
  • yemin etsem başım ağrımaz
  • yemini basmak
  • yemin içmek
  • yemin verdirmek (veya ettirmek)
  • yemin vermek

Birleşik Kelimeler: yemin billah, yemin kasem, yemin töreni


SEMİNER (Kelime Kökeni: Fransızca séminaire)


[isim]
  • Bir konu ile ilgili bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışmak amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantı

ZEMİN (Kelime Kökeni: Farsça zemīn)


[isim]
  • Taban, döşeme, yer

    Kırmızı bir zemin üstünde bir sürü insan, havada uçan beyaz bir kuşa bakıyorlardı. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]
  • Temel, dayanak

    Asıl sohbet zemini nadide yemek tarifi, köşk ve bahçe tanzimidir. - Refik Halit Karay

[mecaz]
  • Ortam

    1908'den önceki zemin ve zamanı göz önüne almalı. - Yahya Kemal Beyatlı

[eskimiş]
  • Yeryüzü, dünya

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zemin hazırlamak
  • zemin ve zamana uygun

Birleşik Kelimeler: zemin katı, hemzemin, ıslak zemin


DEMİNKİ


[sıfat]
  • Biraz önceki

    Deminki ihtiyar nine, bu sağlam yapılı Türk evlerini, yerlilerin nasıl yaktıklarını, kendilerini şehirden nasıl kovduklarını bize anlattı. - Hamdullah Suphi Tanrıöver


YEMİNLİ


[sıfat]
  • Açıklamasını yemin ederek yapan

    Yeminli tanık.


TEMİNATLI


[sıfat]
  • Teminatı olan

YASEMİN (Kelime Kökeni: Farsça yāsemen)


[isim] [bitki bilimi]
  • Zeytingillerden, beyaz, kırmızı veya sarı renkli güzel kokulu çiçekleri olan, 1-2 metre boyunda, süs bitkisi olarak yetiştirilen tırmanıcı bir ağaççık, Mısır yasemini (Jasminum)

    Yasemin yücede biter, kokusu âleme yeter - Halk türküsü

[sıfat]
  • Bu ağaççıktan yapılan

    Sigarasını sık sık değiştirdiği yasemin ağızlıklara yerleştirirdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: Mısır yasemini, yaban yasemini, yıldız yasemini


ZEMİNLİ


[sıfat]
  • Zemini olan

    Kerpiç duvarlı, toprak zeminli olan bu yere Toprak Palas derlerdi. - Aka Gündüz


ZEMİNLİK


[isim] [halk ağzında]
  • Yer altı barınağı

DEM (Kelime Kökeni: Farsça dem)


[isim]
  • Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu
[halk ağzında]
  • Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması
[eskimiş]
  • Soluk, nefes
[eskimiş]
  • İçki
[eskimiş]
  • Koku

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem çekmek
  • dem tutmak
  • dem vurmak

Birleşik Kelimeler: her dem

[isim] [eskimiş]
  • Kan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem dökmek

Birleşik Kelimeler: deveranıdem


YEDİEMİN (Kelime Kökeni: Arapça yed + emīn)


[isim] [hukuk]
  • Birden çok kişi arasında hukuki durumu çekişmeli olan bir malın, çekişme sonuçlanıncaya kadar emanet olarak bırakıldığı kimse