İçinde El Bulunan Kelimeler



İçinde EL olan 3262 kelime bulunuyor. İçerisinde EL geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "El kelimesinin anlamı nedir? El ile başlayan kelimeler. El ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

SÖMÜRGELEŞTİRME33, VAZİFELENDİRMEK33, PROJELENDİRİLME32, TELEVİZYONCULUK32, ELEKTROBİYOLOJİ31, HİSSİKABLELVUKU31, BEYHUDELEŞTİRME30, BELGELEYİVERMEK30, CİLVELEŞEBİLMEK30, BELGEGEÇERLEMEK29, BELGEGEÇERLETME29, ÇİFTELEYEBİLMEK29, ÇEVRELEYEBİLMEK29, MUHAYYERBUSELİK29, ÇERÇEVELETTİRME28, ÇERÇEVELETİLMEK28, GÜNCELLEŞTİRMEK28, GÜZELLEŞTİRİLME28, ÖZELLEŞTİRİLMEK28, YÖRESELLEŞTİRME28
Tümünü Gör

14 Harfli Kelimeler

CEMAZİYELEVVEL35, VAZİFELENDİRME32, BÖLGESELLEŞMEK31, GÖLGELENDİRMEK31, PROJELENDİRMEK31, TAVUKYELPAZESİ31, ZÜPPELEŞTİRMEK31, GÜMÜŞHANELİLİK30, ŞÜPHELENDİRMEK30, BELGELEYİVERME29, DEJENERELEŞMEK29, ELEKTROPOZİTİF29, PROFESYONELLİK29, CİLVELEŞEBİLME29, BELGEGEÇERLEME28, ÇİFTELEYEBİLME28, ÇEVRELEYEBİLME28, VELHASILIKELAM28, YÜZEYSELLEŞMEK28, ÇİSELEYİVERMEK27
Tümünü Gör

13 Harfli Kelimeler

BELGEVŞEKLİĞİ35, GÖREVSELCİLİK33, SÖMÜRGELEŞMEK31, TELEFOTOGRAFİ31, BÖLGESELLEŞME30, GÖLGELENDİRME30, PROJELENDİRME30, ZÜPPELEŞTİRME30, BASÜBADELMEVT29, HELMİNTOLOJİK29, ŞÜPHELENDİRME29, BEYHUDELEŞMEK28, DİKDÖRTGENSEL28, DİZGELEŞTİRİŞ28, DEJENERELEŞME28, ÖFKELENDİRMEK28, DÜŞÜNDÜRMELİK27, ŞEHNAZBUSELİK27, YÜZEYSELLEŞME27, BAŞHEMŞİRELİK26
Tümünü Gör

12 Harfli Kelimeler

BELSOĞUKLUĞU33, GÖÇEBELEŞMEK31, ELVERDİĞİNCE30, REBİYÜLEVVEL30, SÖMÜRGELEŞME30, TELEOBJEKTİF30, ÇÖMELİVERMEK29, GELİNPARMAĞI29, FELSEFECİLİK28, HELMİNTOLOJİ28, TELEVİZYONCU28, BAHÇELİEVLER27, BEYHUDELEŞME27, ÖFKELENDİRME27, RADYOTELGRAF27, TEŞRİNİEVVEL27, TELGRAFÇILIK27, FEVKALADELİK26, GEVEZELENMEK26, MÜVELLİDÜLMA26
Tümünü Gör

11 Harfli Kelimeler

ELİBÖĞRÜNDE30, GÖVDELENMEK30, GÖÇEBELEŞME30, GÖLGELEYİCİ30, FONOTELGRAF29, PEJMÜRDELİK29, ÇÖMELİVERME28, ELEĞİMSAĞMA28, ZÜPPELEŞMEK28, ÇÖZÜMLEMELİ27, GÜMÜŞHANELİ27, GELİNKUŞAĞI27, GELİŞİGÜZEL27, HAVVAANAELİ27, CEFFELKALEM27, ÇAYIRGÜZELİ26, EVVELEMİRDE26, GÖLGELENMEK26, MÜJDELENMEK26, PROFESYONEL26
Tümünü Gör

10 Harfli Kelimeler

PERFORJELİ30, GÖVDELENME29, GÖLGELEYİŞ29, KONGÖVDELİ29, GÜZELBAHÇE28, ODYOVİZÜEL27, ŞÖVALYELİK27, ZÜPPELEŞME27, GÖRÜMCELİK26, ÖĞRENCELİK26, ŞÜPHELENİŞ26, GÖRÜNTÜSEL25, GÖLGELEMEK25, GÖLGELENME25, HELVACILIK25, MÜJDELENME25, MÜJDELEMEK25, SAĞTÖRESEL25, SELFSERVİS25, CEPHELEŞME25
Tümünü Gör

9 Harfli Kelimeler

HELYOGRAF26, FELSEFECİ25, GÖÇEBELİK24, GÖLGELEME24, GÜVENCELİ24, GEVELEYİŞ24, MÜJDELEME24, ÖFKELENİŞ24, VELVELECİ24, EVVELİYAT23, HELALÜHOŞ23, HELVAHANE23, HÜVELBAKİ23, İÇGÜDÜSEL23, TELGRAFÇI23, VESVESELİ23, VAZGELMEK23, AKLIEVVEL22, BÖLGELEME22, DÜĞMELEME22
Tümünü Gör

8 Harfli Kelimeler

GÖVDESEL27, GÜPGÜZEL27, GÖREVSEL25, ÇÖZÜMSEL24, TELAFFUZ24, DÖVMELİK23, VAZİFELİ23, DÜZGÜSEL22, EVVELDEN22, GÖLGELİK22, GELGEÇÇİ22, MÜJDELİK22, MELFUFEN22, VAZGELME22, BÖLGESEL21, FELDSPAT21, GÖRECELİ21, ÖRGÜTSEL21, ZÜPPELİK21, BÖLÜMSEL20
Tümünü Gör

7 Harfli Kelimeler

GÖVDELİ25, GÖÇELGE24, EVVELCE22, GÖBELEZ22, GÖLGELİ21, HELVACI21, MÜJDELİ21, TÖVBELİ21, ÇÖMELİŞ20, ÇÖKELGE20, EVVEL20, FELSEFE20, FELSEFİ20, MODELAJ20, ŞÜPHELİ20, ÇÖZEL19, DÜĞMELİ19, EVVEL19, GÖBELEK19, GÜZELCE19
Tümünü Gör

6 Harfli Kelimeler

JÖLELİ21, MELFUF20, GÖZELİ19, DÖNGEL18, EVVELA18, EVVELİ18, GÜVELA18, ÖFKELİ18, ÇEĞMEL17, DÖŞELİ17, ELAZIĞ17, GÖRSEL17, GÖKSEL17, GELGEÇ17, SÖZSEL17, ELÖPEN16, FELLAH16, GÖRELE16, GÖRELİ16, VARGEL16
Tümünü Gör

5 Harfli Kelimeler

GÖVEL21, JELOZ18, EVVEL17, GÖBEL17, VELEV17, DÜVEL15, FELAH15, HELVA15, OJELİ15, ÖZSEL15, SÖZEL15, BELİĞ14, ÇÖKEL14, ELEJİ14, GÜZEL14, ÖZNEL14, ÖNCEL14, PELÜŞ14, TÖZEL14, ZELVE14
Tümünü Gör

4 Harfli Kelimeler

FELÇ13, ÖZEL13, ŞELF13, CELP11, ELİF10, ÖNEL10, VELİ10, SELP9, APEL8, AGEL8, GELE8, HELA8, HELE8, AZEL7, EZEL7, ECEL7, EL7, ELÇİ7, İÇEL7, CELİ7
Tümünü Gör

3 Harfli Kelimeler

JEL12, FEL9, BEL5, YEL5, SEL4, ELK3, ELA3, KEL3, TEL3

2 Harfli Kelimeler

EL2


EL


[isim] [anatomi]
  • Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü

    El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk - Ziya Osman Saba

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... elinden çıkmak
  • el (veya elini) uzatmak
  • el (veya elini) yakmak
  • el açmak
  • el almak
  • el atmak
  • el ayak (veya etek) çekmek
  • el ayak çekilmek
  • el bağlamak
  • el basmak
  • el bebek gül bebek
  • el bende!
  • el çekmek
  • el çektirmek
  • el çırpmak
  • elde (veya elinde) olmamak
  • elde avuçta (bir şey) kalmamak
  • elde avuçta (ne varsa)
  • elde etmek
  • el değiştirmek
  • el değmemek
  • elde kalmak
  • eldeki yara, yarasıza duvar deliği
  • elden ağza yaşamak
  • elden ayaktan düşmek (veya kesilmek)
  • elden bırakmamak (veya düşürmemek)
  • elden çıkarmak
  • elden çıkmak
  • elden geçirmek
  • elden gel!
  • elden geldiği kadar
  • elden gelmemek
  • elden gitmek
  • elden kaçırmak
  • elden kaçmak
  • elden ne gelir?
  • elde tutmak
  • el dokunulmamak
  • ele alınır
  • ele alınmaz
  • ele almak
  • ele avuca sığmamak
  • ele bakmak
  • ele geçirmek
  • ele geçmek
  • ele gelmek
  • el elde baş başta
  • el elden kalmaz, dil dilden kalmaz
  • el elden üstündür (ta arşa kadar)
  • el el ile, değirmen yel ile
  • el eli yıkar, iki el yüzü
  • el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
  • el el üstünde oturmak
  • el ermez, güç yetmez
  • el etek öpmek
  • el etek tutmak
  • el etmek
  • ele vermek
  • eli (veya elleri) armut devşirmek
  • eli alışmak
  • eli altında olmak
  • eli ayağı (olmak)
  • eli ayağı (veya ayağına) dolaşmak
  • eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak)
  • eli ayağı titremek
  • eli ayağı tutmak
  • eli aza varmamak
  • eli boş çıkmak
  • eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek)
  • eli boş gelmek
  • eli cebine (veya cüzdanına veya kesesine) gitmemek (veya varmamak)
  • eli değmek
  • eli dursa ayağı durmaz
  • eli ekmek tutmak
  • eli eline değmemek
  • eli ermek
  • eli ermez gücü yetmez
  • eli genişlemek
  • eli gitmek
  • eli harama uzanmak
  • eli işe yatmak
  • eli kalem tutmak
  • eli kırılmak
  • eli kırılsın!
  • eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak)
  • eli kolu bağlı durmak
  • eli kurusun!
  • elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi
  • elinde ... var
  • elinde avucunda nesi varsa
  • elinde bulunmak (veya olmak)
  • elinde büyümek
  • elinde kalmak
  • elinden
  • elinden (bir şey) düşmemek
  • elinden (bir şeyi) düşürmemek
  • elinden almak
  • elinden bir iş (veya şey) gelmemek
  • elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak
  • elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak
  • elinden geleni yapmak
  • elinden gelmek
  • elinden hiçbir şey kurtulmamak
  • elinden iş çıkmamak
  • elinden iyi iş gelmek
  • elinden kan çıkmak
  • elinden kurtulmak
  • elinden tutmak
  • elinde olmak
  • elinde olmak
  • elinde patlamak
  • elinde tutmak
  • eline (veya elinize veya ellerinize) sağlık
  • eline almak
  • eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek)
  • eline ayağına üşenmemek
  • eline bakmak
  • eline doğmak
  • eline düşmek
  • eline erkek eli değmemiş olmak
  • eline eteğine doğru
  • eline eteğine sarılmak
  • eline fırsat geçmek
  • eline geçmek
  • eline kalmak
  • eline su dökemez
  • eline tutuşturmak
  • eline yüzüne bulaştırmak
  • elini arı kovanına sokmak
  • elini ayağını (veya eteğini) kesmek (veya çekmek)
  • elini ayağını öpeyim
  • elini belli etmek (veya göstermek)
  • elini çabuk tutmak
  • elini kana bulamak (veya bulaştırmak)
  • elini kolunu bağlamak
  • elini kolunu sallaya sallaya gelmek
  • elini kolunu sallaya sallaya gezmek
  • elini kulağına atmak
  • elinin altında (olmak)
  • elinin hamuruyla erkek işine karışmak
  • elinin tersiyle çarpmak
  • elinin tersiyle itmek
  • elini oynatmak
  • elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi)
  • elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
  • elini sürmemek
  • elini taşın altına koymak (veya sokmak)
  • elini veren kolunu alamaz
  • elini vicdanına koymak
  • elinle ver, ayağınla ara
  • eli olmak
  • eli para görmek
  • eli silah tutmak
  • eli varmamak (veya gitmemek)
  • eli yatmak
  • eliyle koymuş gibi
  • el kadar
  • el kaldırmak
  • el katmak
  • el koymak
  • ellerde gezmek
  • elleri (veya ellerin) dert görmesin
  • ellerim yanıma gelsin
  • eller yukarı!
  • elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak
  • elle tutulur
  • elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır)
  • elle tutulur tarafı olmamak
  • el ovuşturmak
  • el öpenlerin çok olsun!
  • el öpmek
  • el öpmekle ağız aşınmaz
  • el pençe
  • el pençe divan
  • el pençe divan durmak
  • el sıkışmak
  • el sıkmak
  • el sürmemek
  • el tazelemek
  • el terazi, göz mizan
  • el tutmak
  • el üstünde tutmak
  • el vergisi, gönül sevgisi
  • el vermek
  • el vurmamak
  • el yarası onulur, dil yarası onulmaz
  • el yıkamak

Birleşik Kelimeler: el alışkanlığı, el altında, el altından, el arabası, el ayası, elbasan tavası, el bezi, el birliği, el bombası, el çabukluğu, el çantası, el değirmeni, el duşu, el ele, el emeği, elense, el erimi, el erki, elezer, el falı, el feneri, el freni, el havlusu, el ilanı, el işçiliği, el işi, el kantarı, el keseri, el kılavuzu, el kiri, el kitabı, el notu, el oltası, elöpen, el sabunu, el sanatları, el sözlüğü, el şakası, el tası, el telefonu, el telsizi, el topu, el ulağı, el uzluğu, el yatkınlığı, el yazısı, el yazması, el yordamıyla, elde bir, elden ele, eli açık, eli ağır, eli ayağı düzgün, eli bayraklı, elibelinde, eli belinde, eli bol, eli boş, eliböğründe, eli böğründe, eli çabuk, eli dar, eli geniş, eli hafif, eli koynunda, eli kulağında, eli mahkûm, eli maşalı, elimsende, eli nimetli, eli selek, eli sıkı, eli sopalı, eli şakağında, eli yatkın, eli uz, eli uzun, eli yatkın, eli yordamlı, eli yüreğinde, eli yüzü düzgün, eli yüzü temiz, eline ağır, eline ayağına çabuk, eline çabuk, elinin körü, azel, art elden, havvaanaeli

[isim]
  • Yakınların dışında kalan kimse, yabancı

    Kâtip benim ben kâtibin, el ne karışır! - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • el ağzına bakan, karısını tez boşar
  • el arı düşman gayreti
  • el beğenmezse yer beğensin
  • elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz
  • elden vefa, zehirden şifa
  • ele güne karşı
  • el elin aynasıdır
  • el elin eşeğini türkü çağırarak arar
  • el elin nesine, gülerek gider yasına
  • el eliyle yılan tutulur
  • ele verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
  • el için ağlayan gözden olur
  • el için kuyu kazan, evvela kendisi düşer
  • el için yanma nâra, yak çubuğunu bak keyfine
  • el ile gelen düğün bayram
  • elin ağzı torba değil ki büzesin
  • el iyisi olmak
  • el kazanıyla aş kaynamaz
  • el kazanıyla aş kaynatmak
  • el yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır

Birleşik Kelimeler: el adamı, el âlem, el kapısı, elkızı, eloğlu, yedi kat el

[isim]
  • Ülke, yurt, il

    Çöller, Yemen ellerinden beter imiş. - Aka Gündüz

[halk ağzında]
  • Oba, aşiret

    Kalktı göç eyledi Afşar elleri / Ağır ağır giden eller bizimdir - Dadaloğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elde bulunan beyde bulunmaz
  • el mi yaman bey mi yaman? el yaman!

Birleşik Kelimeler: yad el, gurbet eli, Türk eli, yad eller


ELK (Kelime Kökeni: İngilizce elk)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kuzey Avrupa'da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik

ELA


[isim]
  • Gözde sarıya çalan kestane rengi
[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Ela gözlerini sevdiğim dilber / Seni görmeyeli göresim geldi - Karacaoğlan


KEL (Kelime Kökeni: Farsça kel)


[sıfat]
  • Saçı dökülmüş olan (kimse)

    Simitçi kumraldı, saçları dökülmüştü, evet basbayağı keldi adam. - Ahmet Ümit

[mecaz]
  • Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki)

    Yükselip alçalıyor, kel tepelerin etrafını dönüyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Gelişmemiş, cılız (bitki)

    Kel bir ağaç.

[mecaz]
  • İçinde az eşya bulunan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kel başa şimşir tarak
  • kele köseden yardım olmaz
  • keli görünmek
  • keli kızmak
  • keli körü toplamak
  • kelin ayıbını takke örter
  • kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur)
  • kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur
  • kel yanında kabak anılmaz

Birleşik Kelimeler: kelaynak, kel kâhya, keloğlan


TEL


[isim]
  • Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne

    Gelin teli. Telgraf teli.

[sıfat]
  • Bu nesneden yapılmış veya bu nesne biçiminde olan

    Tel kafes. Tel çivi.

[biyoloji]
  • Bazı organizmaların demet durumundaki oluşumunu meydana getiren ipçiklerin her biri, lif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tel çekmek
  • teli kırmak
  • teller takmak
  • tel takınmak

Birleşik Kelimeler: tel cambazı, tel çivi, tel dikiş, tel dokuma, tel dolap, tel fırça, tel halat, tel kadayıf, tel kafes, telkâri, tel kurdu, tel küf, tel küflüce, tel örgü, tel şehriye, tel tel, tel zımba, dikenli tel, bam teli, elektrik teli, gelin teli, kafes teli, telgraf teli, ses telleri

[isim]
  • Telgraf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tel çekmek

Birleşik Kelimeler: telyazı


SEL (Kelime Kökeni: Arapça seyl)


[isim]
  • Sürekli yağan yağmurdan veya eriyen kardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su, su taşkını
[mecaz]
  • Hareket hâlindeki büyük kalabalık, yığın

    Ellerinde çantalı, küçük yiyecek paketleri, kadınlı erkekli bir memur seli, Ulus Meydanı'na doğru akıyor. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Etki ve iz bırakan güçlü durum veya davranış
[mecaz]
  • Yoğunluk

    Yüzüne baktığım zaman bir ışık selinin ondan bana doğru aktığını hissettim. - Emine Işınsu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sele gitmek
  • sele kapılmak
  • sel gibi akmak
  • sel gider, kum kalır
  • sel götürmek
  • sel olup akmak
  • sel seli götürmek

Birleşik Kelimeler: buzul seli, sevgi seli


BEL


[isim] [halk ağzında]
  • İşaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel etmek

[isim] [anatomi]
  • İnsan bedeninde göğüsle karın, sırtla kalçalar arasında daralmış bölüm

    Kolum, boynundan beline doğru kayıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[anatomi]
  • Bu bölümün, sırtın altına rastlayan bölgesi

    Bel ağrısı.

[anatomi]
  • Hayvanlarda omuz başı ile sağrı arası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel bağlamak
  • belden aşağı vurmak
  • beli açılmak
  • beli bükülmek
  • beli çökmek
  • belini bükmek
  • belini doğrultmak
  • belini kırmak
  • belini vermek
  • bel kırmak
  • bel vermek

Birleşik Kelimeler: bel ağrısı, bel bağı, bel evladı, bel fıtığı, belgevşekliği, bel kemeri, belkemiği, bel kemiği, bel kündesi, belsoğukluğu, beli bükük, yarı bel, yol bel, etek belde, elibelinde, eteği belinde, kantarı belinde

[isim] [fizyoloji]
  • Meni

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beli gelmek
  • belinden gelmek

[isim]
  • Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel bellemek

Birleşik Kelimeler: çatal bel

[isim] [fizik]
  • Ses şiddetiyle ilgili birim

YEL


[isim]
  • Rüzgâr
[halk ağzında]
  • Romatizma ağrısı
[halk ağzında]
  • Kalın bağırsaktaki gaz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yele vermek
  • yel gibi
  • yel gibi gelen sel gibi gider
  • yel üfürdü, sel (veya su) götürdü
  • yel vermek

Birleşik Kelimeler: yel değirmeni, yelkesen, yelkıran, yelkovan, yelölçer, yel yepelek, yel yeperek, yelyutan, akça yel, ak yel, boz yel, kaba yel, kara yel, kızıl yel, akşam yeli, deniz yeli, gün yeli, kara yeli, sabah yeli, sam yeli, seher yeli, tan yeli, yıldız yeli


AZEL


[isim] [ekonomi]
  • Sunumun birkaç satıcı tarafından yapıldığı ve bu az sayıdaki satıcının birbirlerinin üretim kararlarından etkilendiği piyasa türü, oligopol

EZEL (Kelime Kökeni: Arapça ezel)


[isim]
  • Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım - Mehmet Akif Ersoy

Birleşik Kelimeler: ezel ebet


ECEL (Kelime Kökeni: Arapça ecel)


[isim]
  • Hayatın sonu, ölüm zamanı

    Vaktinize hazır olun / Ecel vardır gelir bir gün - Yunus Emre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ecel aman verirse
  • ecele çare bulunmaz
  • ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane
  • eceli gelen (veya yaklaşan) köpek cami (veya mescit) duvarına (veya avlusuna) siyer (veya işer)
  • eceli gelmek
  • eceline susamak
  • eceliyle ölmek

Birleşik Kelimeler: ecel beşiği, ecel şerbeti, ecel teri


ELCİ


[isim] [halk ağzında]
  • Bazı yörelerde mevsimlik tarım işçisi toplayıp işçi ile işveren arasında aracılık yapan kimse

    Elci, sen akran, iyi bir oğlan bize avans verecek. - Orhan Kemal


ELÇİ


[isim]
  • Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, sefir
[din bilgisi]
  • Peygamber

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elçiye zeval olmaz

Birleşik Kelimeler: büyükelçi, orta elçi


APEL (Kelime Kökeni: Fransızca appel)


[isim] [ekonomi]
  • Anonim ortaklıklarda sermaye artırımı için yapılan ödeme çağrısı

AGEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿagel)


[isim]
  • Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları, yünden örülmüş kalın çember bağ