İçinde Dök Bulunan Kelimeler



İçinde DÖK olan 28 kelime bulunuyor. İçerisinde DÖK geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dök ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

10 Harfli Kelimeler

DÖKÜMCÜLÜK28, DÖKÜNTÜSÜZ28, DÖKMECİLİK22, DÖKÜMLEMEK22, PALANDÖKEN22

9 Harfli Kelimeler

DÖKÜMHANE24, DÖKÜNTÜLÜ23, DÖKÜMLEME21, DÖKTÜRMEK20

8 Harfli Kelimeler

DÖKÜMEVİ25, DÖKÜLGEN22, DÖKÜKLÜK20, DÖKÜNMEK19, DÖKÜLMEK19, DÖKTÜRME19, KÜLDÖKEN18, NALDÖKEN16

7 Harfli Kelimeler

DÖKÜMCÜ23, DÖKÜLÜŞ22, DÖKÜMLÜ20, DÖKMECİ19, DÖKÜNTÜ19, DÖKÜNME18, DÖKÜLME18

6 Harfli Kelimeler

DÖKMEK15

5 Harfli Kelimeler

DÖKÜM16, DÖKÜK15, DÖKME14


DÖKME


[isim]
  • Dökmek işi

    Üşenmiyor, her gün üç yüz metre yürüyüp çöpünü dökmeye buraya geliyor. - Elif Şafak

[sıfat]
  • Bir yerden bir yere dökülen, aktarılan

    Dökme su.

[sıfat]
  • Kapların içinde olmayan, yığın biçiminde ortaya dökülmüş olan

    Dökme buğday. Dökme portakal. Dökme çimento.

[sıfat]
  • Kalıba dökülmek yoluyla yapılmış

    Dökme soba.

[denizcilik]
  • Dökme yük

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dökme su ile değirmen dönmez

Birleşik Kelimeler: dökme çimento, dökme demir, dökme gaz, dökme yük


DÖKMEK


[-i]
  • Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak

    İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. - Sait Faik Abasıyanık

[-e]
  • Saçmak, serpmek

    Tavuklara yem döktü.

[nesnesiz]
  • Çok söylemek

    Dil dökmek.

[-e]
  • Bir işte veya bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik yapmak

    Şimdi maşallah açılmaya başladım diye söylenirsin, işi ahbaplığa dökersin, olur gider. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]
  • Çok sayıda öğrenciyi sınavda veya bir üst sınıfa geçirmede başarısız saymak

    Sınıfın yarısını döktüler.

[nesnesiz] [mecaz]
  • Bol bol vermek, ödemek, sarf etmek

    Para dökmek.

[mecaz]
  • Açığa vurmak, söylemek, ortaya koymak

    Acaba biraz anlatsan, derdini döksen olmaz mı?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • döküp saçmak

Birleşik Kelimeler: döke saça, küldöken, naldöken, palandöken


DÖKÜK


[sıfat]
  • Dökülmüş

    Başasistanın saçları dökük olduğundan onu doçent filan sanıyordu. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: kırık dökük, yıkık dökük


NALDÖKEN


[isim] [mecaz]
  • Taşlı, çakıllı yol

DÖKÜM


[isim]
  • Kalıba dökme işi ve bunun yapılış yöntemi
[sıfat]
  • Kalıba dökülerek yapılan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • döküm (veya dökümünü) almak
  • döküm çıkarmak

Birleşik Kelimeler: dökümevi, dökümhane, yaprak dökümü


KÜLDÖKEN


[isim] [halk ağzında]
  • Kadın, eş

DÖKÜNME


[isim]
  • Dökünmek işi

DÖKÜLME


[isim]
  • Dökülmek işi

    Tahtaları oynattığında üzerine topraklar dökülmeye başladı. - İhsan Oktay Anar


DÖKÜNMEK


[nesnesiz]
  • Kendi üstüne dökmek

    Ben kışın kar yağarken bile kova kova soğuk su dökünürüm. - Refik Halit Karay


DÖKÜLMEK


[nesnesiz]
  • Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak

    Bekliyorum. Bir gül döküldü vazoda / Bekliyorum. Ses yok ölgün piyanoda - Halit Fahri Ozansoy

[-e]
  • Düşmek

    Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde dört kişiydik. - Zeyyat Selimoğlu

[-e]
  • Salınmak, serbest bırakılmak

    Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı. - Haldun Taner

[-e] [mecaz]
  • Kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmek

    Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmek

    Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[mecaz]
  • Çok yorgun, hasta olmak

    Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler. - Tarık Buğra

[coğrafya]
  • Akarsular, göl veya denize akmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dökülüp saçılmak


DÖKTÜRME


[isim]
  • Döktürmek işi

DÖKMECİ


[isim]
  • Dökümcü

DÖKÜNTÜ


[isim]
  • Dökülmüş, saçılmış şeyler

    Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]
  • Değersiz, bayağı, ayaktakımından olan kimse

    Meşrutiyete uygun yönetim, yurt hainlerinin döküntüleriyle kurulamaz. - Hüseyin Cahit Yalçın

[sıfat] [mecaz]
  • İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbat

    Şoföre önce kentin en döküntü mahallelerinin adını söylediler. - Çetin Altan

[tıp]
  • Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti
[coğrafya]
  • Parçalanan taşların yamaç aşağı kayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer

DÖKTÜRMEK


[-e] [-i]
  • Dökme işini yaptırmak
[nesnesiz] [teklifsiz konuşmada]
  • Kolaylıkla ve güzel söylemek, yazmak veya oynamak

    Walter Scott da bir tek çizik olmadan dört yüz, beş yüz sayfa döktürürmüş. - Salâh Birsel


DÖKÜKLÜK


[isim]
  • Dökük olma durumu