İçinde Ce Bulunan 4 Harfli Kelimeler



İçerisinde CE olan 4 harfli 28 kelime bulunuyor. İçinde CE olan 4 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ce ile başlayan 4 harfli kelimeler. ce ile biten 4 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

CE17, CE15, CEZP14, EVCE13, CE13, ÖNCE13, CEFA13, CE12, ACEP11, GECE11, HECE11, CE11, CERH11, CEHT11, CELP11, CEZA10, CEBE9, CE9, ACEM8, CE8, ERCE7, ECEL7, İNCE7, CE7, CE7, NECE7, CE7, CENK7


ERCE


[zarf]
  • Er gibi, ere yakışır bir biçimde

    Şu değişik hâllerin hepsinden erce, erkekçe istifade etmelidir. - Ahmet Midhat

[zarf]
  • Erken, erken olarak

ECEL (Kelime Kökeni: Arapça ecel)


[isim]
  • Hayatın sonu, ölüm zamanı

    Vaktinize hazır olun / Ecel vardır gelir bir gün - Yunus Emre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ecel aman verirse
  • ecele çare bulunmaz
  • ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane
  • eceli gelen (veya yaklaşan) köpek cami (veya mescit) duvarına (veya avlusuna) siyer (veya işer)
  • eceli gelmek
  • eceline susamak
  • eceliyle ölmek

Birleşik Kelimeler: ecel beşiği, ecel şerbeti, ecel teri


İNCE


[sıfat]
  • Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı

    İnce minare. İnce değnek. İnce kitap.

[mecaz]
  • İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı

    Aletler, uzun denemelerin, ince hesapların, birbirini tamamlayan bilgi ve diğer aletlerin mahsulüdür. - Mehmet Kaplan

[mecaz]
  • Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı

    Bu gülümseyişte, herkesin hemen seçemeyeceği bir ince alay gizli. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ince düşünmek
  • ince eleyip (veya eğirip) sık dokumak

Birleşik Kelimeler: ince ağrı, ince ayrım, ince bağırsak, ince donanma, ince düşünceli, ince gül yağı, ince hastalık, ince iş, ince karın ağrısı, ince kesim, ince saz, ince ses, ince sıva, ince tutkal, ince ünlü, ince yağ, ince yapılı, ince zar, inceden inceye


LİCE


[isim]
  • Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri

NİCE


[sıfat]
  • Kaç, ne kadar
[zarf]
  • (ni'ce) Nasıl
[zarf]
  • (ni'ce) Uzun süreden beri

Birleşik Kelimeler: nice nice, bir nice


NECE


[zarf]
  • Hangi dilde, hangi dilden?

    Bu adam nece konuşuyor? Bu yazı necedir?


CENK (Kelime Kökeni: Farsça ceng)


[isim]
  • Kahramanca mücadele, çarpışma, savaş

    Kale burçlarında cenge çağrı davulları vuruldu. - Nezihe Araz

[mecaz]
  • Büyük çaba, uğraş, kavga, çekişme

    Her dakikam bir ayrı cenk ile geçiyor. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • cenk etmek


ACEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿacem)


[isim] [müzik]
  • Klasik Türk müziğinde mi notasına yakın bir perde

Birleşik Kelimeler: acemaşiran, acembuselik, acemkürdi

[isim]
  • İranlı

Birleşik Kelimeler: Acem halayı, Acem işi, Acem kılıcı, Acem lalesi, Acem pilavı


CEM (Kelime Kökeni: Arapça cemʿ)


[isim]
  • Toplama, bir araya getirme

    Haymana'da ayrıca kuvvet cemine teşebbüs ettiler. - Atatürk

[eskimiş] [dil bilgisi]
  • Çokluk
[eskimiş] [matematik]
  • Toplama

Birleşik Kelimeler: cem ayini, cemetmek, cemevi, ayinicem


CEBE (Kelime Kökeni: Moğolca)


[isim] [eskimiş]
  • Zırh

CEZA (Kelime Kökeni: Arapça cezāʾ)


[isim]
  • Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım

    O, olası ihanetim için cezalardan ceza beğenirken, ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum. - Elif Şafak

[hukuk]
  • Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım

    Cezasını tamamlayana kadar tek kişilik bir koğuşta kalmış. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ceza almak
  • ceza çekmek
  • ceza görmek
  • ceza kesmek
  • cezasını bulmak
  • cezasını çekmek
  • ceza vermek
  • cezaya çarptırmak
  • ceza yazmak
  • ceza yemek

Birleşik Kelimeler: ceza alanı, ceza atışı, cezaevi, ceza hukuku, ceza reisi, ceza sahası, ceza vuruşu, ağır ceza, nakdî ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır hapis cezası, ağır para cezası, beden cezası, disiplin cezası, hafif hapis cezası, idam cezası, kınama cezası, kürek cezası, ölüm cezası, para cezası, pranga cezası


ACEP (Kelime Kökeni: Arapça ʿaceb)


[zarf]
  • Acaba

    Bakın çantasında acep nesi var / Bir çift kundurayla bir de fesi var - Halk türküsü


GECE


[isim]
  • Genellikle saat 22.00'den itibaren gün ağarıncaya kadar geçen süre, tün, şeb

    Kel Hasan kumpanyası o gece bir komedi dram oynuyordu. - Osman Cemal Kaygılı

[zarf]
  • Geceleyin

    Yalnız gece oynatılan kuklalar da vardır. - Metin And

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gece gözü, kör gözü
  • gece işi, körler işi
  • geceler gebedir
  • gece silahlı, gündüz külahlı
  • geceyi (veya gecesini) gündüze (veya gündüzüne) katmak

Birleşik Kelimeler: gece bekçisi, gece gösterimi, gece gündüz, gece hayatı, gece işçiliği, gece kıyafeti, gecekondu, gece körlüğü, gece kulübü, gece kuşu, gece mavisi, gece öğretimi, gecesefası, gece uçuşu, gece yanığı, gece yarısı, gece yatısı, gece yayı, gecenin körü, yarı gece, ateş gecesi, Berat Gecesi, cuma gecesi, donanma gecesi, Kadir Gecesi, kandil gecesi, kına gecesi, Miraç Gecesi, Regaip Gecesi, sıra gecesi


HECE (Kelime Kökeni: Arapça hicāʾ)


[isim] [dil bilgisi]
  • Bir solukta çıkarılan ses veya ses birliği, seslem

    Okumak sözünde üç hece vardır.

[edebiyat]
  • Hece ölçüsü

    Oyunlar aruz ve hece olmak üzere iki kesime ayrılmıştı. - Metin And

Birleşik Kelimeler: hece ölçüsü, hece taşı, hece vezni, hece yutumu, açık hece, kapalı hece, orta hece düşmesi, uzun hece, vurgulu hece, vurgusuz hece


YÜCE


[sıfat]
  • Yüksek, büyük, ulu, ulvi

    Yüce duygular, derin düşünceler ona göre değildir. - Suat Taşer

Birleşik Kelimeler: yüce gönüllü