İçinde Ağız Bulunan Kelimeler



İçinde AĞIZ olan 26 kelime bulunuyor. İçerisinde AĞIZ geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ağız kelimesinin anlamı nedir? Ağız ile başlayan kelimeler. Ağız ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

12 Harfli Kelimeler

AĞIZLIKÇILIK29

11 Harfli Kelimeler

HAYVANCAĞIZ37

10 Harfli Kelimeler

YAVRUCAĞIZ33, ÇOCUKCAĞIZ32, KADINCAĞIZ27, AĞIZLAŞMAK25

9 Harfli Kelimeler

ADAMCAĞIZ26, AĞIZLIKÇI25, AĞIZLAŞMA24, AĞIZLAMAK21

8 Harfli Kelimeler

KIZCAĞIZ26, BUNCAĞIZ25, CANCAĞIZ25, AÇIKAĞIZ23, SARIAĞIZ21, AĞIZLAMA20, KAĞIZMAN20

7 Harfli Kelimeler

AĞIZSIZ23, AĞIZCIL22, AĞIZSIL20, AĞIZDAN20, AĞIZOTU20, AĞIZLIK19

6 Harfli Kelimeler

AĞIZLI18

5 Harfli Kelimeler

YAĞIZ18

4 Harfli Kelimeler

AĞIZ15


AĞIZ


[isim] [anatomi]
  • Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ
[dil bilimi]
  • Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili

    Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[müzik]
  • Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağız (veya ağzını) açmak
  • ağız (veya ağzını) büzmek
  • ağız açtırmamak
  • ağız aramak (veya yoklamak)
  • ağız burun birbirine karışmak
  • ağızda dağılmak
  • ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın
  • ağızda sakız gibi çiğnemek
  • ağız değiştirmek
  • ağız dil vermemek
  • ağız eğmemek
  • ağız etmek
  • ağız kullanmak
  • ağız satmak
  • ağız tamburası çalmak
  • ağız yapmak
  • ağız yaymak
  • ağız yer, yüz utanır
  • ağza (veya ağızlara) düşmek
  • ağza alınmaz (veya alınmayacak)
  • ağza almamak
  • ağza tat, boğaza feryat
  • ağzı (veya ağzı dili) kurumak
  • ağzı burnu yerinde
  • ağzı çirişçi çanağı
  • ağzı çirişçi çanağına dönmek
  • ağzı dili bağlanmak
  • ağzı dili tutulmak
  • ağzı dolu dolu konuşmak
  • ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden belli olur
  • ağzı kilitlenmek
  • ağzı köpürmek
  • ağzı kulaklarına varmak
  • ağzı kurusun
  • ağzı laf (veya lakırtı) yapmak
  • ağzına ... koymamak
  • ağzına almak
  • ağzına atmak
  • ağzına bakakalmak
  • ağzına baktırmak
  • ağzına biber sürerim (veya çalarım)
  • ağzına bir kemik atmak
  • ağzına bir lokma koymamak
  • ağzına bir parmak bal çalmak
  • ağzına bir zeytin verir, altına (veya ardına) tulum tutar
  • ağzına burnuna bulaştırmak
  • ağzına düşmek
  • ağzına etmek
  • ağzına geldiği gibi
  • ağzına geleni söylemek
  • ağzına gem vurmak
  • ağzına kadar
  • ağzına kilit takmak (veya vurmak)
  • ağzına kira istemek
  • ağzına layık
  • ağzına sağlık
  • ağzına sakız olmak
  • ağzına sıçmak
  • ağzına sürmemek
  • ağzına takılmak
  • ağzına taş almak
  • ağzına tıkmak
  • ağzına tükürmek
  • ağzına verilmesini beklemek (veya istemek)
  • ağzına volta almak
  • ağzına vur, lokmasını al
  • ağzına yakışmamak
  • ağzına yüzüne bulaştırmak
  • ağzında bakla ıslanmamak
  • ağzında büyümek
  • ağzında çalkalanmak
  • ağzında gevelemek
  • ağzından
  • ağzından (söz veya lakırtı) dirhemle çıkmak
  • ağzından baklayı çıkarmak
  • ağzından bal damlamak (veya akmak)
  • ağzından burnundan getirmek
  • ağzından çıkanı (veya çıkan sözü) kulağı duymamak (veya işitmemek)
  • ağzından çıkmak
  • ağzından çıt çıkmamak
  • ağzından dökülmek
  • ağzından düşmemek (veya düşürmemek)
  • ağzından girip burnundan çıkmak
  • ağzından hayır çıkmazsa bari şer söyleme
  • ağzından inci saçmak
  • ağzından kaçırmak
  • ağzından kapmak
  • ağzından lakırtı (veya laf) almak (veya çekmek)
  • ağzından lokmasını almak
  • ağzından söz (veya laf veya lakırtı) eksik etmemek
  • ağzından yel alsın!
  • ağzında yaş kalmamak
  • ağzını açacağına gözünü aç
  • ağzını açıp gözünü yummak
  • ağzını aramak (veya yoklamak)
  • ağzını bağlamak
  • ağzını bıçak açmamak
  • ağzını bırakıp kıçıyla (veya bir tarafıyla) gülmek
  • ağzını bozmak
  • ağzını burnunu çarşamba pazarına (veya çanağına) çevirmek
  • ağzını burnunu dağıtmak (veya kırmak veya parçalamak)
  • ağzını dilini bağlamak
  • ağzını havaya (veya poyraza) açmak
  • ağzını hayra aç!
  • ağzını kapamak
  • ağzını kapamak (veya kilitlemek)
  • ağzını kiraya vermek
  • ağzını koklamak
  • ağzını kullanmak (veya satmak)
  • ağzını mühürlemek
  • ağzının içine bakmak
  • ağzının içine baktırmak
  • ağzının içine girmek
  • ağzının içi yangın yerine dönmek
  • ağzının kâhyası olmak
  • ağzının kaşığı (veya kalıbı veya lokması) olmamak
  • ağzının kokusunu çekmek
  • ağzının mührü ile
  • ağzının payını (veya ölçüsünü) almak
  • ağzının payını (veya ölçüsünü veya kayarını) vermek
  • ağzının perhizi yok
  • ağzının suyu akmak
  • ağzının tadını bilmek
  • ağzını öpeyim (veya seveyim)
  • ağzını sıkı (veya pek) tutmak
  • ağzını tıkamak
  • ağzını toplamak
  • ağzını tutmak
  • ağzı olan konuşuyor
  • ağzı oynamak
  • ağzı sulanmak
  • ağzı süt kokmak
  • ağzı teneke kaplı
  • ağzı torba değil ki büzesin
  • ağzı var dili yok
  • ağzı varmamak
  • ağzı yanmak
  • ağzıyla içmesini bilmek
  • ağzıyla kuş tutsa...

Birleşik Kelimeler: ağız ağıza, ağız alışkanlığı, ağız bağı, ağız birliği, ağız dalaşı, ağız değişikliği, ağız dolusu, ağız kalabalığı, ağız kavafı, ağız kavgası, ağız kokusu, ağız kuşağı, ağız nişanı, ağızotu, ağız şakası, ağız tadı, ağız tatsızlığı, ağız tüfeği, ağız tütünü, ağız ünlüsü, ağız ünsüzü, ağzı açık, ağzı bir, ağzı bozuk, ağzı büyük, ağzı gevşek, ağzı havada, ağzı kalabalık, ağzı kara, ağzı kenetli, ağzı kilitli, ağzı kulaklarında, ağzı pek, ağzı pis, ağzı sıkı, açıkağız, bayramlık ağız, çatal ağız, sarıağız, yarım ağız, aslanağzı, dört yol ağzı, düşman ağzı, esnaf ağzı, halk ağzı, kapı ağzı, kaynana ağzı, kol ağzı, kurtağzı, külhanbeyi ağzı, küllük ağzı, mide ağzı, şoför ağzı, taşra ağzı, tavşanağzı, tezgâhtar ağzı, yanardağ ağzı, yavruağzı, yol ağzı, ilk ağızda, yüreği ağzında

[isim]
  • Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü

AĞIZLI


[sıfat]
  • Ağzı herhangi bir biçimde olan

    Koşa badem sığmayan dar ağızlım. - Dede Korkut

Birleşik Kelimeler: açık ağızlı, ayran ağızlı, çanak ağızlı, gevşek ağızlı, kalabalık ağızlı, kara ağızlı, karı ağızlı, karısı ağızlı, sıkı ağızlı, susak ağızlı, şom ağızlı, yayık ağızlı, yumuşak ağızlı, yuvarlak ağızlılar


YAĞIZ


[sıfat]
  • Esmer

    Yağız ve kuvvetli, analarının ardı sıra dokuzar onar gürbüz çocuk koşar. - Halikarnas Balıkçısı

[halk ağzında]
  • Yiğit

    Bunu o ilk zamanlardaki yağız savaşçı havasıyla dedi. - Attila İlhan

Birleşik Kelimeler: yağız doru, kara yağız, sarı yağız


AĞIZLIK


[isim]
  • Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç

    Kiraz, bilir miydi ki günün birinde tütün diye bir ot çıkacak ve insanlar bunu içmek için dallarını kesip kesip ağızlık yapacak? - Refik Halit Karay

[halk ağzında]
  • Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılan kapak
[halk ağzında]
  • Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer
[halk ağzında]
  • Bir şeyin başladığı yer
[halk ağzında]
  • Huni

Birleşik Kelimeler: anahtar ağızlığı, sigara ağızlığı


AĞIZLAMA


[isim]
  • Ağızlamak işi

KAĞIZMAN


[isim]
  • Kars iline bağlı ilçelerden biri

AĞIZSIL


[sıfat]
  • Ağızla ilgili

Birleşik Kelimeler: ağızsıl ünlü


AĞIZDAN


[zarf]
  • Sözlü olarak

Birleşik Kelimeler: ağızdan ağıza, ağızdan dolma, ağızdan kapma


AĞIZOTU


[isim] [eskimiş]
  • Topları ateşlemek için falyaya konulan ve barutun patlamasına sebep olan madde

AĞIZLAMAK


[-i] [denizcilik]
  • Bir boğazın veya bir limanın ağzını ortalamak
[teknik]
  • Bir parçayı yuvasına geçirmek için önce yuvanın ağzını ayarlamak
[halk ağzında]
  • Bir işi kolaylamak

SARIAĞIZ


[isim] [hayvan bilimi]
  • Gölge balığıgillerden, ağzının içi sarı, büyük pullarla örtülü bir tür balık, denizgüzeli (Sciaena aquilla)

AĞIZCIL


[sıfat]
  • Ağızla ilgili olan, oral

AÇIKAĞIZ


[isim] [bitki bilimi]
  • Turpgillerden bir bitki (Hesperis acris)

AĞIZSIZ


[sıfat]
  • Ağzı olmayan
[mecaz]
  • Yumuşak huylu, sessiz

AĞIZLAŞMA


[isim]
  • Ağızlaşmak işi