İçinde Ara Bulunan 5 Harfli Kelimeler



İçerisinde ARA olan 5 harfli 44 kelime bulunuyor. İçinde ARA olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ara ile başlayan 5 harfli kelimeler. ara ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

GARAJ18, BARAJ16, PARAF15, FARAŞ14, FARAD13, HARAP13, GARAZ12, HARAÇ12, ŞARAP12, AVARA11, TARAF11, VARAN11, VARAK11, DARAŞ10, DARAÇ10, HARAM10, YARAŞ10, ARACI9, HARAR9, MARAZ9, SARAÇ9, ŞUARA9, ARA8, ACARA8, SARAY8, TARAZ8, TARAŞ8, ZARAR8, ARA7, ARABA7, BARAN7, BARAK7, YARAK7, YARAN7, YARAR7, ARA6, ARAMA6, MARAL6, SARAT6, SARAK6, ARAKA5, KARAT5, KARAR5, TARAK5


ARAKA (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [bitki bilimi]
  • İri taneli bezelye

KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)


[isim]
  • Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı

    Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[hukuk]
  • Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm

    Yargıç kararı.

[müzik]
  • Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karara bağlamak
  • karara kalmak
  • karar almak
  • karar altına almak
  • karara varmak
  • karar bulmak
  • kararında bırakmak
  • karar kılmak
  • karar vermek

Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı


TARAK


[isim]
  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

[anatomi]
  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
[hayvan bilimi]
  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
[hayvan bilimi]
  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı


ARAMİ (Kelime Kökeni: Arapça ārāmī)


[isim]
  • MÖ 11-8. yüzyıllarda Mezopotamya'da yaşamış bir halk

ARAMA


[isim]
  • Aramak işi, taharri

    Ankara'ya döner dönmez iş aramayı düşünüyordum. - Adalet Ağaoğlu

[hukuk]
  • Sanığın yakalanması veya suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılan araştırma işlemi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arama yapmak

Birleşik Kelimeler: arama bülteni, arama emri, arama izni, arama kararı, arama motoru, arama ruhsatı, arama tarama, mayın arama tarama gemisi


MARAL (Kelime Kökeni: Moğolca)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Dişi geyik

SARAT


[isim] [halk ağzında]
  • Büyük delikli kalbur

SARAK


[isim] [mimarlık]
  • Yapı yüzeylerinde yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz silme

ARABİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿarabī)


[isim]
  • Arapça
[sıfat]
  • Araplarla ilgili, Araplara özgü olan

Birleşik Kelimeler: zamkıarabi


ARABA


[isim]
  • Tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı

    Sarhoşların araba sürmeleri sakıncalıdır. - Elif Şafak

[sıfat]
  • Bu taşıtın aldığı miktarda olan

    İki araba saman. Bir araba kömür.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • araba devrilince yol gösteren çok olur
  • araba ile tavşan avlanmaz
  • araba kullanmak
  • arabanın ön tekerleği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer
  • arabanın tekerine taş koymak
  • arabasını düze çıkarmak

Birleşik Kelimeler: araba araba, araba falakası, araba mezarlığı, araba vapuru, bir araba, yaylı araba, at arabası, çöp arabası, domuz arabası, el arabası, kağnı arabası, kira arabası, makam arabası, muhacir arabası, ordövr arabası, öküz arabası, polis arabası, servis arabası, şeytanarabası, tanzifat arabası, taş arabası, tatar arabası, tay tay arabası, top arabası, yarış arabası, yük arabası


BARAN (Kelime Kökeni: Farsça bārān)


[isim] [eskimiş]
  • Yağmur

BARAK


[isim] [halk ağzında]
  • Tüylü, kıllı çuha

YARAK


[isim] [eskimiş]
  • Silah
[kaba konuşmada]
  • Erkeklik organı

Birleşik Kelimeler: dalyarak


YÂRAN (Kelime Kökeni: Farsça yārān)


[isim]
  • Dostlar

    Durup el bağlayalar yâran saf saf - Baki

[tarih]
  • Bir amaç çevresinde toplanmış veya aynı amacı güttükleri için bir araya gelmiş olanların tümü

    Rusçuk yâranı. Malta yâranı.


YARAR


[isim]
  • Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj

    Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık. - Attila İlhan

[sıfat]
  • Yarayan, elverişli, uygun

    Sanat yalnız insanları ıslah etmeye yarar bir vasıtadır. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yararı dokunmak
  • yararı olmak

Birleşik Kelimeler: kamu yararı