İçinde Akım Bulunan Kelimeler



İçinde AKIM olan 32 kelime bulunuyor. İçerisinde AKIM geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Akım kelimesinin anlamı nedir? Akım ile başlayan kelimeler. Akım ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

TAKIMYILDIZ22, BAKIMSIZLIK21, MİSAKIMİLLİ15

10 Harfli Kelimeler

BAKIMCILIK19, AKIMTOPLAR17, BAKIMINDAN17, BAKIMLILIK16, AYAKTAKIMI15

9 Harfli Kelimeler

AKIMÖLÇER20

8 Harfli Kelimeler

BAKIMEVİ18, FOTOAKIM18, BAKIMSIZ17, BAKIMDAN14, BAKIMLIK13, BİRTAKIM12, TAKIMADA12

7 Harfli Kelimeler

BAKIMCI15, YAKIMCI15, BAKIMLI12, BIRAKIM12, ŞAKIMAK12, KAKIMAK9

6 Harfli Kelimeler

AKIMCI12, ŞAKIMA11, KAKIMA8

5 Harfli Kelimeler

ÇAKIM10, BAKIM9, YAKIM9, KAKIM7, RAKIM7, TAKIM7

4 Harfli Kelimeler

AKIM6


AKIM


[isim]
  • Akma işi
[fizik]
  • Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan

    Gecenin hummalı sessizliği kulaklarında yüksek voltajlı bir elektrik akımı gibi vınlıyordu. - Attila İlhan

[coğrafya]
  • Debi

Birleşik Kelimeler: akım azalışı, akımölçer, akım ölçümü, akımtoplar, akım trafosu, alternatif akım, aşırı akım, bağımlı akım kaynağı, dalgalı akım, dalgalı akım üreteci, doğru akım, fotoakım, paralel akım, boru akımı, hava akımı, indükleme akımı, kol akımı, korozyon akımı, kültür akımı, trafik akımı


KAKIM (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḳum)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as (I), ermin (Mustela erminea)

RAKIM (Kelime Kökeni: Arapça rāḳim)


[isim] [coğrafya]
  • Yükselti

TAKIM


[isim]
  • Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
[askerlik]
  • Bölüğü oluşturan birliklerden her biri

    Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek. - Ömer Seyfettin

[biyoloji]
  • Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik
[sinema] [televizyon]
  • Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu
[spor]
  • Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri
[spor]
  • Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takım tutmak
  • takım yapmak

Birleşik Kelimeler: takımada, takım elbise, takım erki, takım oyunu, takım takım, takım taklavat, takımyıldız, alt takım, asım takım, birtakım, bu takım, millî takım, ayaktakımı, banyo takımı, beyin takımı, caz takımı, çamaşır takımı, çatal bıçak takımı, çay takımı, çengi takımı, gemi takımı, hamam takımı, kahve takımı, kapak takımı, kaymak takımı, koltuk takımı, koşum takımı, lamekân takımı, makyaj takımı, mehter takımı, olta takımı, satranç takımı, sayaç takımı, saz takımı, servis takımı, sıfat takımı, sofra takımı, sonuç takımı, tamir takımı, tuvalet takımı, uyku takımı, yatak takımı, yazı takımı, yemek takımı, iniş takımları


KAKIMA


[isim]
  • Kakımak işi

KAKIMAK


[-i] [halk ağzında]
  • Bir kimsenin yaptığı işin beğenilmediğini kendisine sert sözlerle söylemek

BAKIM


[isim]
  • Bakma işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bakım yapmak

Birleşik Kelimeler: bakımevi, bakım yurdu, tam bakım, yoğun bakım


YAKIM


[isim]
  • Yakma işi

    Anız yakımı.

[halk ağzında]
  • Önemli bir olay üzerine yakılmış türkü

ÇAKIM


[isim]
  • Kıvılcım

ŞAKIMA


[isim]
  • Şakımak işi

BİRTAKIM


[sıfat]
  • Kimi, bazı

    Bu adam birtakım nazari meseleleri çözmek için önceki geceden rüyaya yatmıştı. - İhsan Oktay Anar


TAKIMADA


[isim] [coğrafya]
  • Birbirine yakın büyüklü küçüklü birkaç adanın tümü

BAKIMLI


[sıfat]
  • İyi bakılmış, üzerinde iyi çalışılmış

    Avludan atlar geçmeye başladı. Hepsi besili ve bakımlı idi. - Tarık Buğra

Birleşik Kelimeler: bakımlı erkek


BIRAKIM


[isim]
  • Bırakma işi

Birleşik Kelimeler: iş bırakımı


ŞAKIMAK


[nesnesiz]
  • Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek

    Kalk dilber, gidelim bağ arasına / Şakısın bülbüller, gül incinmesin - Karacaoğlan

[mecaz]
  • Çok konuşmak, çenesi düşmek

    Eskiden hiç lakırtı söylemeyen bu ihtiyar, şimdi şakıyordu. - Ömer Seyfettin

[-i] [mecaz]
  • Güzel şarkı söylemek veya şiir okumak

    Hep aşkı, hep inançları, hep yurt sevgisini şakıyan şairler vardır; ben şair olsaydım ışığın verdiği hazları söyler, hep güneşe övgüler yazardım. - Nurullah Ataç