HESAPSIZLIK harflerini içeren 4 harfli 45 kelime bulunuyor. 4 harfli HESAPSIZLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
PAZI12,
SIZI10,
SIPA10,
APSE9,
HALI9,
KAPI9,
KESP9,
SLAP9,
SELP9,
APEL8,
AZIK8,
HELA8,
HALE8,
HALK8,
KALP8,
KAZI8,
PLAK8,
SEZA8,
AZEL7,
ISIL7,
KEZA7,
SASI7,
SIKI7,
ZEKA7,
ASES6,
ASIK6,
ASIL6,
ASKI6,
ESAS6,
ILIK6,
ISKA6,
KISA6,
SALI6,
SILA6,
SEKS6,
ALIK5,
AKIL5,
AKLI5,
AKSE5,
KLAS5,
KASE5,
SELA5,
SAKE5,
KALE4,
LAKE4
KALE
(Kelime Kökeni: Arapça ḳalʿa)
[isim] [tarih]
[mecaz]
-
Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer
[spor]
-
Takımla oynanan bazı top oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer
Ata Sözleri ve Deyimler
- kale gibi
- kaleyi içinden fethetmek
Birleşik Kelimeler: kale bedeni, kalebent, kale çizgisi, kale vuruşu, uçankale
[isim]
-
Denizli iline bağlı ilçelerden biri
LAKE
(Kelime Kökeni: Fransızca laqué)
[sıfat]
ALIK
[sıfat]
Birleşik Kelimeler: alık salık
AKIL
(Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳl)
[isim]
-
Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us
[ruh bilimi]
Ata Sözleri ve Deyimler
- akıl akıldan üstündür
- akıl akıl, gel çengele takıl
- akıl alır gibi değil
- akıl almak
- akıl almamak
- akıl bırakmamak
- akılda kalmak
- akıldan çıkarmak
- akıldan çıkmak
- akıl danışmak
- akılda tutmak
- akıl durdurmak
- akıl erdirememek (veya ermemek)
- akıl erdirmek
- akıl ermek
- akıl etmek
- akıl havsala almamak
- akıl için yol (veya tarik) birdir
- akıl işi değil
- akıl kişiye sermayedir
- akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi akılını almış (veya akıllar gelin olmuş, herkes kendininkini beğenmiş)
- akıl öğretmek
- akıl para ile satılmaz
- akıl sır ermemek
- akıl terelelli (olmak)
- akıl var, izan (veya mantık veya yakın) var
- akıl vermek
- akıl yaşta değil baştadır
- akıl yürütmek
- akla (veya akıllara) durgunluk (veya şaşkınlık) vermek
- akla fenalık vermek
- akla gelmek
- akla gelmemek
- akla gelmeyen başa gelir
- akla hayale gelmemek
- akla sığar gibi
- akla sığmamak
- aklı almamak
- aklı başa yaş getirir
- aklı başına gelmek
- aklı başından gitmek
- aklı başka yerde olmak
- aklı bir (veya beş) karış yukarıda (veya havada) olmak
- aklı bir yerde olmak
- aklı bokuna karışmak
- aklı çıkmak
- aklı dağılmak
- aklı durmak
- aklı ermek
- aklı fikri bir şeyde olmak
- aklı gitmek
- aklı kalmak
- aklı karışmak
- aklı kesmek
- aklı kesmemek
- aklıma gelen başıma geldi
- aklına bir şey gelmek
- aklına bir şey gelmesin
- aklına düşmek
- aklına esmek
- aklına geleni işleme, her ağacı taşlama
- aklına geleni söylemek
- aklına geleni yapmak
- aklına gelmek
- aklına getirmek
- aklına getirmek
- aklına koymak
- aklına koymak
- aklına mukayyet olmak
- aklına sığdırmak
- aklına sığmamak
- aklına şaşayım (veya şaşarım)
- aklına takmak
- aklına turp sıkayım
- aklına tüküreyim
- aklına uymak
- aklına yatmak
- aklına yelken etmek
- aklında kalmak
- aklından çıkarmamak
- aklından çıkmak
- aklından geçirmek
- aklından geçmek
- aklından zoru olmak
- aklında olsun (veya kalsın!)
- aklında tutmak
- aklını (bir şeyle) bozmak
- aklını başına almak (veya toplamak veya devşirmek)
- aklını başından almak
- aklını başka yere vermek
- aklını çalmak
- aklını çelmek
- aklını devşirmek
- aklını kaçırmak
- aklını karıştırmak
- aklını kullanmak
- aklının ayarını bozmak
- aklının bir köşesine yazmak
- aklının köşesinden geçmemek
- aklının terazisi bozulmak
- aklının ucundan bile geçirmemek
- aklını oynatmak
- aklını peynir ekmekle yemek
- aklını şaşırmak
- aklını takmak
- aklını yormak
- aklınla bin yaşa
- aklın süzgecinden geçirmek
- aklın yolu birdir
- aklı sonradan gelmek
- aklı takılmak
- aklı yatmak
- aklı zıvanadan çıkmak
Birleşik Kelimeler: akılalmaz, akıl defteri, akıl dışı, akıl dişi, akıl doktoru, akıl hastanesi, akıl hastası, akıl hocası, akıl kârı, akıl kethüdası, akıl kumkuması, akıl kutusu, akıl küpü, akıl zayıflığı, akıldan yoksun, akıllara seza, akıllara şifa, akıllara zarar, akıllara ziyan, koyma akıl, oyma akıl, akla yakın, akla yatkın, akla zarar, akla ziyan, aklı başında, aklıevvel, aklı kıt, aklıselim, aklı sıra, aklı tam ayar, aklı yetik
AKLI
[sıfat]
-
Beyazı bulunan, beyaz renkli
Arabacı, içkinin söndürdüğü fersiz, kabarık, aklı gözlerini kızın yüzüne yanaştırarak fısıldadı.
- Peyami Safa
Birleşik Kelimeler: aklı karalı
AKSE
(Kelime Kökeni: Fransızca accès)
[isim] [tıp]
Birleşik Kelimeler: kalp aksesi
KLAS
(Kelime Kökeni: Fransızca classe)
[isim] [toplum bilimi]
[sıfat] [mecaz]
-
Üstün nitelikli, üstün yetenekli
Klas oyuncu.
KÂSE
(Kelime Kökeni: Farsça kāse)
[isim]
Birleşik Kelimeler: kâseifağfur
SELA
(Kelime Kökeni: Arapça ṣalāʾ)
[isim] [din bilgisi]
Ata Sözleri ve Deyimler
- sela vermek (veya okumak)
SAKE
(Kelime Kökeni: Fransızca saké)
[isim]
-
Pirinçten yapılan bir tür Japon rakısı
ASES
(Kelime Kökeni: Arapça ʿases)
[isim] [tarih]
-
Osmanlı Devleti'nde Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi
[eskimiş]
Birleşik Kelimeler: asesbaşı
ASIK
[sıfat]
Birleşik Kelimeler: asık surat, yüzü asık
ASIL
(Kelime Kökeni: Arapça aṣl)
[isim]
-
Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı
Bir belgenin aslı.
[sıfat]
[sıfat]
-
Bir şeyin temelini oluşturan, ana
[sıfat]
-
Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan
Asıl sanat budur.
[sıfat]
[zarf]
Ata Sözleri ve Deyimler
- asıl azmaz, bal kokmaz
- aslı çıkmak
- aslına bakarsan
Birleşik Kelimeler: asıl nüsha, asıl sayılar, aslı astarı, aslı faslı, aslı nesli
ASKI
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
- askıda bırakmak
- askıda kalmak
- askı olmak
- askıya almak
- askıya çıkarmak
- askıya çıkmak
Birleşik Kelimeler: bağırsak askısı, boru askısı, elbise askısı, su askıları
ESAS
(Kelime Kökeni: Arapça esās)
[isim]
-
Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel
[sıfat]
Ata Sözleri ve Deyimler
- esasa bağlamak
- esasına bakarsan
- esası olmamak
Birleşik Kelimeler: esas duruş, esas vaziyet