HAZIM ile Oluşan Kelimeler (HAZIM Kelime Türetme)



HAZIM harflerinden oluşan 18 kelime bulunuyor. HAZIM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hazım kelimesinin anlamı nedir? Hazım ile başlayan kelimeler. İçinde hazım olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

HIZMA14, HAZIM14, HAMIZ14

4 Harfli Kelimeler

IHMA10, MAZI9

3 Harfli Kelimeler

HIZ11, ZIH11, HAZ10, MIH9, HAM8, AZI7, ZAM7

2 Harfli Kelimeler

IH7, AH6, HA6, AZ5, AM3, MA3


AM


[isim] [kaba konuşmada]
  • Dişilik organı
[kimya]
  • Amerikyum elementinin simgesi

AZ


[sıfat]
  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]
  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş] [kimya]
  • Azot elementinin simgesi

AH


[isim]
  • İlenme, beddua
[ünlem]
  • (a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz

    Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[ünlem]
  • (a:h) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen bir söz

    Ah başım!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ah alan onmaz
  • ah almak
  • ah çekmek
  • ah etmek
  • ahı çıkmak
  • ahını almak
  • ahını yerde koymamak
  • ahı tutmak
  • ahı yerde kalmamak
  • ah yerde kalmaz

Birleşik Kelimeler: ah vah, ahuvah


HA


[ünlem]
  • İstek uyandırmak için kullanılan bir söz

    Ha göreyim seni! Ha gayret!

[bağlaç]
  • Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamı veren bir söz

    Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.

[bağlaç]
  • Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarları arasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığı ve bundan bıkıldığı bildirilir

    Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.

[edat] [kaba konuşmada]
  • Evet
[teklifsiz konuşmada]
  • (ha:) Soru bildiren bir söz

    Sen de geldin ha?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ha babam (ha)
  • ha babam de babam
  • ha bire
  • ha deyince
  • ha gayret
  • ha şöyle
  • ha şunu bileydin

[kimya]
  • Hahniyum elementinin simgesi

AZI


[isim]
  • Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş
[halk ağzında]
  • Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi

Birleşik Kelimeler: azı dişi


ZAM (Kelime Kökeni: Arapça żamm)


[isim]
  • Bir şeyin fiyatını artırma, bindirim

    Hayat pahalılığı arttıkça işçi gündeliklerine yeni zam istekleri gelecek. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zam gelmek
  • zam görmek
  • zam yapmak

Birleşik Kelimeler: zammetmek, zam paketi, fiilî hizmet zammı, itibari hizmet zammı


IH


[isim]
  • Deveyi çöktürmek için çıkarılan ses

HAM (Kelime Kökeni: Farsça ḫām)


[sıfat]
  • Yenecek kadar olgun olmayan (meyve), olmamış

    Ham elma.

[mecaz]
  • Gerçekleşme kolaylığı veya imkânı olmayan

    Ham teklif.

[mecaz]
  • Kaba, toplum kurallarını bilmeyen, incelmemiş

    Ne ham adam!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ham çıkmak

Birleşik Kelimeler: ham besi suyu, ham bez, ham ervah, ham gaz, hamhalat, ham hayal, ham madde, ham payı


MAZI (Kelime Kökeni: Farsça māzū)


[isim] [bitki bilimi]
  • Servigillerden, yaprakları almaşık ve küçük pullar biçiminde, gövdesi düz olan, dipten dallanan bir süs bitkisi (Thuya)

Birleşik Kelimeler: mazı meşesi

[isim] [halk ağzında]
  • Kağnı ve arabalarda iki tekerleği birbirine bağlayan ağaç dingil

Birleşik Kelimeler: kağnı mazısı


MIH (Kelime Kökeni: Farsça mīḫ)


[isim]
  • Çivi

Birleşik Kelimeler: mıhsıçtı


IHMA


[isim]
  • Ihmak işi

HAZ (Kelime Kökeni: Arapça ḥaẓẓ)


[isim]
  • Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk

    Dört sene evvel kaybettiği karısı Emine Hanım'ın vefatıyla bütün sevgisini, ümidini, hazzını, şefkatini oğluna vermişti. - Asaf Halet Çelebi

[felsefe]
  • Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma
[müzik]
  • Ezgi
[ruh bilimi]
  • Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku

    Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haz almak
  • haz duymak
  • haz vermek
  • hazzını çıkarmak

Birleşik Kelimeler: hazzetmek


HIZ


[isim]
  • Çabukluk, sürat

    Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır. - Falih Rıfkı Atay

[fizik]
  • Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hız almak
  • hızını alamamak
  • hızını almak
  • hızını kaybetmek (veya yitirmek)
  • hız vermek

Birleşik Kelimeler: hızölçer, açısal hız, alan hızı, büyüme hızı, dalga hızı, dolanım hızı, ışık hızı, kalkınma hızı, var hızıyla


ZIH (Kelime Kökeni: Farsça zih)


[isim]
  • Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit veya kaytan

    Pantolon zıhı.


HIZMA


[isim]
  • Ayı, boğa vb. hayvanların dudaklarına veya burnuna geçirilen demir halka

    Ayının burnuna hızma takmışlar, oynatıyorlar.