HAYIRSEVER Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler



HAYIRSEVER harflerini içeren 3 harfli 26 kelime bulunuyor. 3 harfli HAYIRSEVER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hayırsever ile başlayan 3 harfli kelimeler. İçinde Hayırsever olan 3 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

HAV13, VAH13, VAY11, SAV10, HEY9, HAY9, VAR9, HIR8, HAS8, RIH8, SAH8, HER7, HAR7, AYI6, SAY6, YIR6, YAS6, ASI5, REY5, RAY5, SIR5, YER5, YAR5, ARI4, IRA4, SER4


ARI


[sıfat]
  • Temiz

Birleşik Kelimeler: arı duru, arı kil, arı sili, eteği arı

[isim] [hayvan bilimi]
  • Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arı bal alacak çiçeği bilir
  • arı bey olan kovana üşer
  • arı gibi
  • arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur
  • arı gibi sokmak
  • arı kızdıranı sokar
  • arının yuvasına kazık (veya çöp) dürtmek
  • arı söğüdü, akıllı öğüdü sever

Birleşik Kelimeler: arı beyi, arı biti, arı dalağı, Arıkovanı, arı kovanı, arı kuşu, arı sütü, ana arı, ağaç arısı, bal arısı, eşek arısı, yaban arısı, yaprak arısı


IRA


[isim]
  • Karakter

SER (Kelime Kökeni: Farsça ser)


[isim] [eskimiş]
  • Baş, kafa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • serde ... var
  • ser verip sır vermemek

Birleşik Kelimeler: serasker, serazat, serdengeçti, serdümen, serencam, serhat, serlevha, sermaye, sermest, sermestane, sermuharrir, sermürettip, serpuş, sersefil, sertabip, seryaver

[isim]
  • Limonluk

    Köşkünün arka tarafında çiçek serleri vardır, her mevsim en nadide çiçekler yetiştirilir. - Aydın Boysan


ASI


[isim]
  • Asma işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıda olmak (veya kalmak)


REY (Kelime Kökeni: Arapça reʾy)


[isim] [eskimiş]
  • Oy

    Parlamentoda itimat reyi alamayan her hükûmet şüphesiz istifa etmek zorunda kalacaktır. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rey vermek


RAY (Kelime Kökeni: Fransızca rail)


[isim]
  • Tren, tramvay vb. taşıtlarda tekerleklerin üzerinde hareket ettiği demirden yol

Ata Sözleri ve Deyimler

  • raydan (veya rayından) çıkmak
  • rayına girmek
  • rayına oturtmak


SIR


[isim]
  • Bazı nesnelere parlaklık verme, dış etkilerden koruma, sızmalarını önleme vb. amaçlarla sürülen, saydam veya donuk vernik

    Küpün sırı dökülmüş.

[isim]
  • Varlığı veya bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sırra ermek
  • sırra kadem basmak
  • sırrını açma dostuna, o da söyler dostuna
  • sır tutmak (veya saklamak)
  • sır vermek (veya sızdırmak)

Birleşik Kelimeler: sır kâtibi, sır küpü, sırretmek, sırrolmak, Bektaşi sırrı, devlet sırrı


YER


[isim]
  • Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân

    İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? - Memduh Şevket Esendal

[coğrafya]
  • Yerküre
[mecaz]
  • Durum, konum

    Sen benim yerimde olsan ne yapardın?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yer açmak
  • yer almak
  • yer bakır gök demir kesilmek
  • yer bulmak
  • yer çevirmek
  • yer değiştirmek
  • yerde kalmak
  • yer demir gök bakır
  • yerden göğe kadar
  • yerden yere çalmak
  • yerden yere vurmak
  • yere bakan (veya bakıp) yürek yakan
  • yere bakmak
  • yere baktırmak
  • yere batasıca (veya batsın)
  • yere batmak
  • yere çalmak
  • yere göğe koymamak
  • yere sağlam basmak
  • yere sermek
  • yer etmek
  • yere vurmak
  • yere yığılmak
  • yere yıkılmak
  • yeri başka
  • yeridir
  • yeri gelmek
  • yeri göğü ben yarattım demek
  • yeri göğü birbirine katmak
  • yeri göğü inletmek
  • yeri göğü tırmalamak
  • yeri göğü tutmak
  • yerinde duramamak
  • yerinde kalmak
  • yerinden fırlamak
  • yerinden oynamak
  • yerinden oynatmak
  • yerinde olmak
  • yerinde saymak
  • yerinde su çıkmak
  • yerinde yeller esmek
  • yerin dibine batırıp çıkarmak
  • yerin dibine geçmek (veya batmak veya girmek)
  • yerine geçmek
  • yerine gelmek
  • yerine getirmek
  • yerine koymak
  • yerine oturmak
  • yerini almak
  • yerini beğenmek
  • yerini bulmak
  • yerini doldurmak
  • yerini ısıtmak
  • yerini sevmek
  • yerini tutmak
  • yerini yapmak
  • yerin kulağı var
  • yeri olmak
  • yeri öpmek
  • yeri soğumadan
  • yeri var!
  • yeri yurdu belirsiz olmak
  • yer kabul etmez
  • yer kaplamak
  • yer kapmak
  • yerle beraber
  • yerle bir etmek
  • yerle gök bir olsa
  • yerlerde sürünmek
  • yerlere geçmek
  • yerlere kadar eğilmek
  • yerleri süpürmek
  • yerle yeksan etmek
  • yer öpmek
  • yer tutmak
  • yer vermek
  • yer yarılıp içine girmek (veya geçmek)
  • yer yerinden oynamak

Birleşik Kelimeler: yer adı, yer alıştırmaları, yeraltı, yer altı, yer belirteci, yerberi, yer biçimleri, yer bilimi, yer cücesi, yer çamı, yer çekimi, yer çekirdeği, yer çöküntüsü, yer değiştirme, yer domuzu, yer elması, yereşeği, yer fesleğeni, yer fıstığı, yer geçidi, yer hostesi, yer istasyonu, yer kabuğu, yer katı, yerküre, yer mantarı, yermerkezcilik, yer merkezli, yer meşesi, yer minderi, yer mumu, yer odası, yer ölçümü, yer örümceği, yeröte, yer özekçil, yer palamudu, yer pelidi, yer pırasası, yer sakızı, yer sarmaşığı, yer sarsıntısı, yer servisi, yer sıçanı, yer sofrası, yer solucanı, yer üstü, yer yağı, yer yatağı, yer yer, yer yurt, yer yuvarı, yer yuvarlağı, yeryüzü, yer zarfı, yerdegezen, yerden bitme, yerden selam, yerden temenna, yerden yapma, yere doğrulum, yeregeçen, yere yönelim, geometrik yer, kapalı yer korkusu, kara yer, köylük yer, ortalık yer, ara yerde, başı yerde, beşibiryerde, yüzü yerde, beyhude yere, boş yere, gereksiz yere, haksız yere, lüzumsuz yere, nafile yere, nahak yere, sebepsiz yere, yanlış yere, yok yere, atıştırma yeri, atış yeri, bayram yeri, bekleme yeri, besi yeri, bitirim yeri, buluşma yeri, çıkarma yeri, çıkış yeri, dalyan yeri, demir yeri, dizgi yeri, doğum yeri, edep yeri, gezinti yeri, hacet yeri, harman yeri, iş yeri, ivinti yeri, kabul yeri, kalafat yeri, kaşan yeri, kilit yeri, köy yeri, panayır yeri, park yeri, pazar yeri, piknik yeri, piyasa yeri, pot yeri, sargı yeri, satış yeri, şeref yeri, tan yeri, tırnak yeri, toplantı yeri, uğrak yeri, ut yeri, voli yeri, yangın yeri, yapı yeri, yargı yeri, yönetim yeri, ziyaret yeri, yerli yerine, ayıp yerler


YAR


[isim]
  • Uçurum

    Aşağıda daimî akislerle seslenen gürültülü, derin yarlar tehlike hissini kalbimizden ayırmıyordu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yardan atmak

Birleşik Kelimeler: yalı yar

[isim]
  • Sevgili

    Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim / Yâr yâr / Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[eskimiş]
  • Dost, tanıdık
[eskimiş]
  • Yardımcı

    Allah'tan başka yârim yoktur. - Şemseddin Sami

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yâr beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın
  • yârden mi geçersin, serden mi?
  • yâr olmak

Birleşik Kelimeler: zülfüyâr


AYI


[isim] [hayvan bilimi]
  • Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan, kocaoğlan (Ursus arctos)
[ünlem]
  • Kaba saba olan insanlar için kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayı gibi
  • ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne
  • ayı sevdiği yavrusunu hırpalar
  • ayıya kaval çalmak
  • ayı yavrusu ile oynuyor
  • ayıyı fırına atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış
  • ayıyı vurmadan postunu satmak

Birleşik Kelimeler: ayıbacağı, ayı balığı, ayıboğan, ayı gülü, ayıkulağı, ayı üzümü, ayı yürüyüşü, bozayı, cicimayı, Büyükayı, Küçükayı, dağ ayısı, denizayısı, marsıvan ayısı


SAY


[isim] [halk ağzında]
  • Düz, ince, yassı taş

    Yağmur yağar da ışılaşır sayları / Eli göçmüş de bozulaşır daylağı - Halk türküsü

[isim] [eskimiş]
  • Çalışma, emek
[din bilgisi]
  • Hac ibadeti sırasında Safa ile Merve tepeleri arasında gidip gelme

YIR


[isim] [halk ağzında]
  • Ezgi, türkü, nağme

YAS


[isim]
  • Ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem

    En büyük bahtiyarlık yasını dindiremez / Baba, benim kalbime sensiz kimse giremez - Faruk Nafiz Çamlıbel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yasa bürünmek (veya boğulmak veya gömülmek)
  • yas bağlamak
  • yas çekmek
  • yasını tutmak
  • yas tutmak

Birleşik Kelimeler: kara yas


HER (Kelime Kökeni: Farsça her)


[sıfat]
  • Önüne geldiği ismin benzerlerini `teker teker hepsi, birer birer hepsi, birer birer tamamı` anlamıyla kapsayacak biçimde genelleştiren söz

    Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • her ağacın meyvesi olmaz
  • her ağaçtan kaşık olmaz
  • her aşın kaşığı olmak
  • her boyaya girip çıkmak
  • her boyayı boyadı, bir fıstıki yeşil (mi) kaldı?
  • her çiçek koklanmaz
  • her çok azdan olur
  • her dağın derdi kendine göre
  • her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan
  • her derde deva olmak
  • her düşüş bir öğreniş
  • her firavunun bir Musa'sı çıkar
  • her gördüğü sakallıyı babası sanmak
  • her gün baklava börek yense bıkılır
  • her horoz kendi çöplüğünde öter
  • her ihtimale karşı
  • her işin (veya şeyin) başı sağlık
  • her işte bir hayır vardır
  • her kafadan bir ses çıkmak
  • her kaşığın kısmeti bir olmaz
  • her koyun kendi bacağından asılır
  • her kuşun eti yenmez
  • her lafın altından kalkmak
  • her ne pahasına olursa olsun
  • her sakaldan bir tel çekseler köseye sakal olur
  • her şeyin vakti var, horoz bile vaktinde öter
  • her şeyin yenisi, dostun eskisi
  • her şeyin yokluğu yokluktur
  • her tarakta bezi olmak
  • her taş baş yarmaz
  • her telden çalmak
  • her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
  • her yiğidin gönlünde bir aslan yatar
  • her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır
  • her zaman eşek ölmez, on köfte on paraya olmaz
  • her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez
  • her ziyan bir öğüttür

Birleşik Kelimeler: her bir, her biri, hercai, her daim, her dem, her gün, herhâlde, her hâlde, her hâlükârda, herhangi, herkes, her yerdelik, her zaman


HAR


[isim]
  • `Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek` anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz

    Akşama kadar Meram bağlarında har vurup harman savuruyordu. - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: har gür, har hur

[isim] [eskimiş]
  • Sıcak, kızgın, yakıcı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • harı başına vurmak
  • harı geçmek