HAYVANCIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



HAYVANCIK harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli HAYVANCIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HAVYA17, HAVAN15, AYVAN13, HANCI13, YAVAN13, HAYIN12, VAKIA12, HANAY11, HANYA11, KAHYA11, YANCI11, HANAK9, HAKAN9, NAHAK9, ANCAK8, KANCA8, KAYIN8, NACAK8, YANIK8, YANKI8, YAKIN8, KAYAN7, YANAK7


KAYAN


[sıfat]
  • Kayarak yer değiştiren
[isim] [halk ağzında]
  • Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş
[isim] [halk ağzında]
  • Dağdan inen sel

YANAK


[isim]
  • Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü

    Dedim dilber yanakların kızarmış / Dedi çiçek taktım gül yarasıdır - Âşık Ömer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yanağına kan gelmek
  • yanağından kan damlamak

Birleşik Kelimeler: yanak yanağa


ANCAK


[zarf]
  • `Yalnızca` anlamında, sınırlama bildiren bir söz, bir

    Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi. - Osman Cemal Kaygılı

[bağlaç]
  • `Lakin, ama, fakat, yalnız` sözleri gibi bir düşünceye karşıt ikinci bir düşünceyi anlatan bir söz

    Bu büyüklük değil ancak mertçe bir davranıştır. - Nezihe Araz


KANCA (Kelime Kökeni: İtalyanca gancio)


[isim]
  • Bir şey çekmeye yarar, ucu çengelli demir çubuk

    Hepsi hazırlandılar, halatlar rota edildi, kancalar gerildi ve denizde köpüklü bir iz bırakarak ileri atıldılar. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kancayı takmak (veya atmak)

Birleşik Kelimeler: kancabaş, kanca burunlu


KAYIN


[isim] [bitki bilimi]
  • Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 metre boyunda, 2 metre çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı (Fagus orientalis)
[sıfat]
  • Bu ağaçtan yapılmış

Birleşik Kelimeler: Avrupa kayını, doğu kayını

[isim]
  • Kadın veya kocaya göre birbirlerinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini

    Sabahleyin kaynım beni bir katıra bindirdi. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: kayınbaba, kayınbirader, kayınpeder, kayınvalide, kaynana


NACAK


[isim]
  • Sapı kısa, küçük odun baltası

    Silahsız kaldık, köylüler bize dipçik, üvendire, nacak yetiştirdi. - Aka Gündüz


YANIK


[sıfat]
  • Yanmakta olan

    Binada yanık lamba bırakmayın.

[mecaz]
  • Bıkkın, üzüntülü, dertli
[mecaz]
  • Duygulu, dokunaklı, acılı, etkili

    Aşk söyletir en yanık türküleri / Ay buluta girdiği gecelerde - Cahit Sıtkı Tarancı

[isim]
  • Yanmış yer, yanmış olan yerde kalan iz

    Halıdaki yanığı ördürmeli.

[isim]
  • Herhangi bir ısıdan meydana gelen doku bozukluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yanık kokmak

Birleşik Kelimeler: yanık rüzgâr, yanık ses, bağrı yanık, karayanık, yüreği yanık, amele yanığı, gece yanığı, güneş yanığı


YANKI


[isim]
  • Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko

    Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin - Necip Fazıl Kısakürek

[mecaz]
  • Bir olgunun çevrede uyandırdığı duygu, düşünce veya tepki, akis, inikâs

    Bu çığlıklar, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geniş yankılarla bütün yurdu kaplıyordu. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yankı uyandırmak
  • yankı yapmak

Birleşik Kelimeler: yankı bilimi


YAKIN


[sıfat]
  • Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
[isim]
  • Uzak olmayan yer

    Yakınımızda otururlar.

[isim]
  • Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba

    En yakınlarından başlayarak herkese hayatı cehennem ettiği de doğrudur. - Murathan Mungan

[zarf]
  • Uzak olmadan

    Gelin, bana yakın oturun lütfen.

Birleşik Kelimeler: yakın akraba, yakın anlamlı, yakın benzeşme, yakın benzeşmezlik, Yakın Çağ, Yakın Doğu, yakın dost, yakın göçüşme, yakın koruma, yakın sesli, Yakın Şark, yakın takip, akla yakın, cana yakın, fırtınaya yakın rüzgâr


HANAK


[isim]
  • Ardahan iline bağlı ilçelerden biri

HAKAN


[isim] [tarih]
  • Türk, Moğol ve Tatar hanları için `hükümdarlar hükümdarı` anlamında kullanılan bir unvan

NAHAK (Kelime Kökeni: Farsça nā + Arapça ḥaḳḳ)


[sıfat] [eskimiş]
  • Haksız, gereksiz

    Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: nahak yere


HANAY


[isim] [halk ağzında]
  • İki ve daha çok katlı ev

HANYA (Kelime Kökeni: (Girit Adası'nda bir şehir))


[isim]
  • `Bir işin gerçek yönünü anlayarak aklı başına gelmek, akıllanmak` anlamındaki Hanya'yı Konya'yı anlamak (veya bilmek, görmek) deyiminde geçen bir söz

    Âdeta sanatı icabı az çok bön, Hanya'yı Konya'yı bilmez, kaldırılmaya elverişli karakterde bir rol almış. - Haldun Taner

    Tekrar ediyorum, sende eşeleyici bir zekâ var. Er veya geç Hanya'yı Konya'yı anlayacaksın. - Orhan Kemal


KÂHYA (Kelime Kökeni: Farsça ked + ḫudā)


[isim]
  • Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse

    Çiftliğe yeni bir kâhya tuttuk, Ziraat Mektebi mezunuymuş. - Attila İlhan

[mecaz]
  • Gerekmediği hâlde başkasının işine karışan kimse

    Ben, dedim, herkesin kâhyası değilim. - Memduh Şevket Esendal

[eskimiş]
  • Esnaf kuruluşlarında lonca başkanı

    Terlikçiler kâhyası.

[tarih]
  • Kethüda

Birleşik Kelimeler: kel kâhya, çiftlik kâhyası, harem kâhyası, kapı kâhyası, kul kâhyası