HARFENDAZ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



HARFENDAZ harflerini içeren 4 harfli 34 kelime bulunuyor. 4 harfli HARFENDAZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Harfendaz ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Harfendaz olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

HARF14, FARZ13, FEZA13, FERZ13, ZAAF13, ZARF13, DEFA12, FEDA12, HAZA11, ARAF10, DAHA10, DEHA10, FREN10, FARE10, FENA10, DERZ9, ZADE9, AHAR8, HANE8, HARA8, HARE8, NARH8, REHA8, ARAZ7, AZAR7, EZAN7, ZARA7, ARDA6, DREN6, DARA6, DANE6, DANA6, EDNA6, NARA4


NARA (Kelime Kökeni: Arapça naʿre)


[isim]
  • Haykırma, bağırma

    Akıncıların naralarıyla savaş alanı çınladı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nara atmak (veya basmak)


ARDA


[isim] [halk ağzında]
  • İşaret olarak yere dikilen çubuk

DREN (Kelime Kökeni: Fransızca drain)


[isim]
  • Ark
[tıp]
  • Ameliyat sonrası vücut içinde kalan doku artıklarını ve sıvıları dışarı atmak veya yara üzerindeki iltihabı akıtmakta kullanılan bükülgen tüp, akıtaç

DARA (Kelime Kökeni: İtalyanca tara)


[isim]
  • Kabıyla birlikte tartılan bir nesnenin kabının ağırlığı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • darasını almak
  • darasını düşmek
  • daraya atmak (veya çıkarmak)


DANE (Kelime Kökeni: Farsça dāne)


[isim]
  • Kuş yemi

DANA


[isim] [hayvan bilimi]
  • İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • danalar gibi bağırmak (veya böğürmek)
  • dananın kuyruğu kopmak

Birleşik Kelimeler: danaayağı, danaburnu, dana derisi, danadili, dana eti, dana humması, danakıran otu, deli dana hastalığı, anası danası, süt danası


EDNA (Kelime Kökeni: Arapça ednā)


[sıfat] [eskimiş]
  • Çok aşağı, en alt düzeyde

    İlmin âlâsı da olur, ednası da! - Hüseyin Rahmi Gürpınar


ARAZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿaraż)


[isim] [felsefe]
  • İlinek
[tıp]
  • Belirti

    Bu hastalığın gösterdiği çeşitli araz üzerindeki sayısız müşahedelerim bana bir nevi pratik ihtisas temin etmişti. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]
  • Belirtiler

AZAR (Kelime Kökeni: Farsça āzār)


[isim]
  • Paylama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • azar işitmek


EZAN (Kelime Kökeni: Arapça eẕān)


[isim] [din bilgisi]
  • Müslümanlıkta namaz vaktini bildirmek için müezzinin yüksek sesle yaptığı çağrı

    Emirgân Camiinden yankılanan sabah ezanını duydular. - Attila İlhan

Birleşik Kelimeler: ezan saati, ezan vakti, akşam ezanı, ikindi ezanı, öğle ezanı, sabah ezanı, yatsı ezanı


ZARA


[isim]
  • Sivas iline bağlı ilçelerden biri

AHAR


[isim] [eskimiş]
  • Hattatların kâğıt cilalamak için kullandıkları nişasta ve yumurta akından yapılan özel bir karışım

HANE (Kelime Kökeni: Farsça ḫāne)


[isim]
  • Ev, konut
[matematik]
  • Basamak
[müzik]
  • Klasik Türk müziğinde, peşrev vb. saz parçalarının bölümlerinden her biri

Birleşik Kelimeler: abdesthane, ameliyathane, aşhane, balhane, balıkhane, baruthane, basmahane, batakhane, bekârhane, bendehane, berhane, besihane, bıçkıhane, birahane, bitirimhane, boyahane, bozahane, böcekhane, bulaşıkhane, buzhane, cambazhane, cephane, çalgıhane, çamaşırhane, çayhane, çekiçhane, çelikhane, çiftehane, çilehane, darphane, defterhane, dershane, devlethane, dikimhane, divanhane, Divanhane, doğumhane, dokumahane, dökümhane, fakirhane, ferhane, fetvahane, fişekhane, fotoğrafhane, gasilhane, gazhane, gusülhane, güderihane, haddehane, hahamhane, halvethane, hapishane, haşhaşhane, hayalhane, helvahane, humbarahane, ıslahhane, ibadethane, idarehane, imalathane, imarethane, inekhane, ipekhane, iplikhane, kademhane, kahvehane, kalavrahane, kalayhane, kalhane, kasaphane, kayıkhane, kaynakhane, kerhane, kesimhane, keşişhane, kılıçhane, kıraathane, kiremithane, kirişhane, klişehane, konsoloshane, kuluçkahane, kumarhane, kumbarahane, kuşhane, kütüphane, mahpushane, mantarhane, mapushane, marangozhane, mehterhane, memişhane, Mevlevihane, meyhane, misafirhane, miskinhane, muayenehane, mumhane, muvakkithane, mücellithane, mühendishane, mürettiphane, nakkarhane, nekahethane, nezarethane, patrikhane, peynirhane, piskoposhane, rasathane, saadethane, sabunhane, salhane, saraçhane, sebilhane, sefarethane, semahane, sırmakeşhane, silahhane, süthane, şaphane, Şaphane, şaraphane, şifahane, şişhane, tabakhane, tahaffuzhane, talimhane, tamirhane, tasfiyehane, tavhane, telgrafhane, tembelhane, teneffüshane, tephirhane, terkiphane, terzihane, teşrihhane, tevkifhane, tımarhane, ticarethane, tophane, tüfekhane, umumhane, vaftizhane, yağhane, yatakhane, yazıhane, yemekhane, yetimhane, yoğurthane, mülahazat hanesi


HARA (Kelime Kökeni: Fransızca haras)


[isim]
  • Atların yetiştirildiği ve bakımlarının yapıldığı, hayvanların rahatça hareket etmelerini sağlayan alanların bulunduğu tesis

    Karacabey harası.

[isim] [eskimiş]
  • Hare

HARE (Kelime Kökeni: Farsça ḫāre)


[isim] [eskimiş]
  • Bazı nesne, canlı, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş, dalgır

    Uskumrunun hareleri daha sık, gözleri küçük oysa kolyozun hem hareleri daha taraklı hem gözleri daha patlak. - Oktay Rifat