HANEFİLİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



HANEFİLİK harflerini içeren 5 harfli 47 kelime bulunuyor. 5 harfli HANEFİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FAKİH15, FELAH15, HİLAF15, HALEF15, HAFİK15, İFLAH15, NAHİF15, NEFHA15, AFİLİ11, EFLAK11, ELİFİ11, FİNAL11, FİLAN11, FENİK11, İNFAK11, KEFAL11, KEFİL11, LENFA11, NİFAK11, AHENK9, ELHAK9, HELAK9, HELİK9, HALEN9, HALİK9, HANEK9, HAİLE9, İHALE9, İLHAK9, İLHAN9, İLKAH9, İLAHİ9, İLAHE9, KAHİL9, KAHİN9, NİKAH9, NİHAİ9, ALENİ5, AKLEN5, EKİLİ5, İLKİN5, KİNLİ5, LİKEN5, LAKİN5, NİKEL5, NAKLİ5, NAKİL5


ALENİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿalenī)


[sıfat]
  • Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan

    Siz bugüne kadar zevcenizin vicdansızca ve aleni hıyanetine, edepsizliğine tahammül ettiniz. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: aleni tadat


AKLEN (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlen)


[zarf] [eskimiş]
  • Akıl gereğince, akıl yönünden

EKİLİ


[sıfat]
  • Ekilmiş olan, mezru

    Ekili tarla.


İLKİN


[zarf]
  • Başta, başlangıçta, önce, iptida

    Ortalıkta gergin bir hava esiyordu, ilkin yadırgamadım. - Adalet Ağaoğlu


KİNLİ


[sıfat]
  • Kindar

LİKEN (Kelime Kökeni: Yunanca)


[isim] [bitki bilimi]
  • Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
[tıp]
  • Kaşındırıcı bir deri hastalığı

Birleşik Kelimeler: liken bilimi


LAKİN (Kelime Kökeni: Arapça lākin)


[bağlaç]
  • Ama

    Halis bir şiir fena okunabilir lakin sahte bir şiir iyi okunamaz. - Yahya Kemal Beyatlı


NİKEL (Kelime Kökeni: Fransızca nickel)


[isim] [kimya]
  • Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)

Birleşik Kelimeler: nikel kaplama


NAKLÎ (Kelime Kökeni: Arapça naḳlī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Taşıma ile ilgili olan

Birleşik Kelimeler: naklî mazi


NAKİL (Kelime Kökeni: Arapça naḳl)


[isim]
  • Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım

Birleşik Kelimeler: nakil aracı, nakil vasıtası, nakledilmek, nakletmek, naklettirmek, bitki nakli, kan nakli, organ nakli

[sıfat] [eskimiş]
  • Taşıyan, aktaran, geçiren
[fizik]
  • İletken

AHENK (Kelime Kökeni: Farsça āheng)


[isim]
  • Uyum

    Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı. - Mithat Cemal Kuntay

[mecaz]
  • Uzlaşma

    Biz bu işin içine girmeyelim. Ahengi bozarız. - Haldun Taner

[eskimiş]
  • Ezgi

    Tamtamların yeni ahengiyle raks başladı. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ahengi bozulmak
  • ahenk almak
  • ahenk kurmak
  • ahenk sağlamak
  • ahenk vermek
  • ahenk yapmak

Birleşik Kelimeler: ahenk kaidesi, ahenk tahtası


ELHAK (Kelime Kökeni: Arapça elḥaḳḳ)


[zarf]
  • Gerçekten, hiç şüphesiz, doğrusu

    Eh bizim manikürler elhak iyi işlemiş ve intikamım centilmence alınmıştı. - Nazım Hikmet


HELAK (Kelime Kökeni: Arapça helāk)


[isim]
  • Ölme, öldürme, yok etme, yok olma
[mecaz]
  • Bitkin bir duruma gelme veya getirme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • helak etmek
  • helak olmak


HELİK (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [halk ağzında]
  • Duvar örülürken büyük taşların arasına konulan ufak taşlar

HÂLEN (Kelime Kökeni: Arapça ḥālen)


[zarf]
  • Şimdi, şu anda, bugünkü günde