HANDE ile Oluşan Kelimeler (HANDE Kelime Türetme)



HANDE harflerinden oluşan 19 kelime bulunuyor. HANDE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hande kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

HANDE11

4 Harfli Kelimeler

DEHA10, HANE8, DANE6, EDNA6

3 Harfli Kelimeler

DAH9, DEH9, HAD9, HAN7, EDA5

2 Harfli Kelimeler

AH6, EH6, HA6, HE6, AD4, DE4, AN2, EN2, NE2


AN (Kelime Kökeni: Arapça ān)


[isim]
  • Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası, lahza, dakika

    Zira göçebelerin hayatı her an yardımlaşmalarını gerektirir. - Cemil Meriç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anı anına uymamak
  • an meselesi

Birleşik Kelimeler: anbean, bir an, eş anlı

[isim] [halk ağzında]
  • İki tarla arasındaki sınır
[isim]
  • Zihin

    An bulanıklığı. An yorgunluğu.


EN


[isim]
  • Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı

    Kumaşın eni. Yolun eni. Kâğıdın eni.

[isim] [halk ağzında]
  • Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret
[zarf]
  • Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime

    En iyi adamını yollamış buraya. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • en kötü günümüz böyle olsun

Birleşik Kelimeler: en aşağı, en azından, enberi, enöte


NE


[kimya]
  • Neon elementinin simgesi
[zamir]
  • Hangi şey
[sıfat]
  • Hangi

    Güzel heykel, ne yandan bakarsan, ne yana çevirirsen gene güzeldir. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[sıfat]
  • Nasıl

    Bu ne kıyafet?

[zarf]
  • Neden

    Efendi, sen de ne üstüme abanıyorsun? - Burhan Felek

[zarf]
  • Şaşma veya abartı bildiren bir söz

    Ne sıcak, ne sıcak! Ne güzel çiçekler! Ne kaba adam!

[ünlem]
  • Soru biçiminde şaşma bildiren ünlem

    Ne, yıkıldı ha!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ne âlem
  • ne âlemde?
  • ne alıp veremiyor?
  • ne arar (veya onda ... ne gezer)
  • ne arıyor
  • ne biçim?
  • ne buyrulur?
  • ne çare
  • ne çıkar
  • ne çiçektir, biliriz
  • ne dedim de
  • ne demek?
  • ne demek olsun
  • ne demeye
  • ne denir (veya dersin)
  • ne denli
  • ne de olsa
  • ne dese beğenirsin?
  • nedir ki
  • ne diye?
  • ne ekersen onu biçersin
  • ne fayda
  • ne gam
  • ne gezer
  • ne gibi?
  • ne gözle bakmak
  • ne güne duruyor?
  • ne günlere kaldık!
  • ne haber?
  • ne hacet
  • ne haddine!
  • ne hâlde?
  • ne hâli varsa görsün
  • ne hikmetse (veya hikmettir)
  • ne idiği belirsiz
  • ne imiş?
  • ne ise
  • ne istediğini bilmek
  • ne iyi!
  • ne kadar
  • ne kadar olsa
  • ne kadar varsa
  • ne lazım
  • neler
  • neler de neler, maydanozlu köfteler
  • neler neler
  • ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
  • ne mene
  • ne menem
  • ne mümkün
  • ne münasebet!
  • ne o?
  • ne olacak!
  • ne olduğunu bilememek
  • ne oldum delisi olmak
  • ne olur (veya olursun veya olursunuz)
  • ne olursa olsun
  • ne oluyor?
  • ne pahasına olursa olsun
  • ne söylüyorsun?
  • ne var ki
  • ne yaparsın (veya yapmalı) ki
  • ne yapıp yapıp
  • ne yaptığını bilmemek
  • ne yazar
  • ne yazık ki
  • neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
  • neyin nesi (kimin fesi)
  • neyleyim
  • neymiş
  • ne yüzle

Birleşik Kelimeler: ne âlâ, neme gerek, neme lazım


AD


[isim]
  • Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam

    Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor. - Ahmet Hamdi Tanpınar

[dil bilgisi]
  • Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, isim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ad almak
  • ad çekmek
  • adı (bile) olmamak
  • adı batası (veya batasıca)
  • adı batmak
  • adı bile okunmamak
  • adı çıkmak
  • adı çıkmış dokuza, inmez sekize
  • adı deliye çıkmak
  • adı duyulmak
  • adı geçmek
  • adı gibi bilmek
  • adı kaldırılmak
  • adı kalmak
  • adı karışmak
  • adı kötüye çıkmak
  • adını ...-ye çıkarmak
  • adını ağzına abdestle almak
  • adını ağzına almamak
  • adını anmak
  • adını bağışlamak
  • adını çıkarmak
  • adını kirletmek (veya lekelemek)
  • adını koymak
  • adını taşımak
  • adını vermek
  • adı olmak
  • adı var
  • ad koymak
  • ad takmak
  • ad vermek
  • ad yapmak

Birleşik Kelimeler: ad aktarması, ad bilimi, ad cümlesi, ad çekimi, ad çekme, ad durumu, ad gövdesi, ad kökü, ad tabanı, ad tamlaması, addan türeme ad, addan türeme eylem, adı belirsiz, adı sanı, adı üstünde, adına, adıyla sanıyla, adlar dizgesi, adlı adıyla, bayramlık ad, birleşik ad, eylemden türeme ad, kısma ad, küçük ad, ön ad, özel ad, somut ad, soyut ad, takma ad, türemiş ad, yalın ad, aile adı, göbek adı, kod adı, soyadı, tanıtma adı, topluluk adı, yer adı, kendi adına

[isim]
  • Sayma

Birleşik Kelimeler: addetmek, addolunmak


DE



EDA (Kelime Kökeni: Arapça edāʾ)


[isim]
  • Davranış, tavır

    Gül kokusunda saf ve masum bir eda, yaseminde romantik bir sevda hisseder gibi olurum. - İbrahim Alâeddin Gövsa

[isim]
  • Verme, ödeme, yerine getirme

    Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi minnet borcu edası olmalıydı bu. - Osman Aysu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eda etmek


DANE (Kelime Kökeni: Farsça dāne)


[isim]
  • Kuş yemi

EDNA (Kelime Kökeni: Arapça ednā)


[sıfat] [eskimiş]
  • Çok aşağı, en alt düzeyde

    İlmin âlâsı da olur, ednası da! - Hüseyin Rahmi Gürpınar


AH


[isim]
  • İlenme, beddua
[ünlem]
  • (a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz

    Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[ünlem]
  • (a:h) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen bir söz

    Ah başım!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ah alan onmaz
  • ah almak
  • ah çekmek
  • ah etmek
  • ahı çıkmak
  • ahını almak
  • ahını yerde koymamak
  • ahı tutmak
  • ahı yerde kalmamak
  • ah yerde kalmaz

Birleşik Kelimeler: ah vah, ahuvah


EH


[ünlem]
  • `Olur, peki veya fena değil` anlamlarında kullanılan bir söz

    Eh! Bize gerekli olan da o; bütçemizi doğrultur, pansiyoner olmaktan vazgeçeriz. - Attila İlhan


HA


[ünlem]
  • İstek uyandırmak için kullanılan bir söz

    Ha göreyim seni! Ha gayret!

[bağlaç]
  • Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamı veren bir söz

    Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.

[bağlaç]
  • Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarları arasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığı ve bundan bıkıldığı bildirilir

    Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.

[edat] [kaba konuşmada]
  • Evet
[teklifsiz konuşmada]
  • (ha:) Soru bildiren bir söz

    Sen de geldin ha?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ha babam (ha)
  • ha babam de babam
  • ha bire
  • ha deyince
  • ha gayret
  • ha şöyle
  • ha şunu bileydin

[kimya]
  • Hahniyum elementinin simgesi

HE


[edat] [halk ağzında]
  • Evet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • he demek

[kimya]
  • Helyum elementinin simgesi

HAN


[isim] [tarih]
  • Doğu ülkelerinde yerli beyler ve Kırım girayları için kullanılan unvan

    Kırım hanları. Altın Ordu hanları.

[isim] [eskimiş]
  • Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı

    Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık. - Faruk Nafiz Çamlıbel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • han gibi
  • han hamam sahibi (olmak)
  • han kapısından teğelti atmak

Birleşik Kelimeler: iş hanı, yolgeçen hanı

[isim]
  • Eskişehir iline bağlı ilçelerden biri

HANE (Kelime Kökeni: Farsça ḫāne)


[isim]
  • Ev, konut
[matematik]
  • Basamak
[müzik]
  • Klasik Türk müziğinde, peşrev vb. saz parçalarının bölümlerinden her biri

Birleşik Kelimeler: abdesthane, ameliyathane, aşhane, balhane, balıkhane, baruthane, basmahane, batakhane, bekârhane, bendehane, berhane, besihane, bıçkıhane, birahane, bitirimhane, boyahane, bozahane, böcekhane, bulaşıkhane, buzhane, cambazhane, cephane, çalgıhane, çamaşırhane, çayhane, çekiçhane, çelikhane, çiftehane, çilehane, darphane, defterhane, dershane, devlethane, dikimhane, divanhane, Divanhane, doğumhane, dokumahane, dökümhane, fakirhane, ferhane, fetvahane, fişekhane, fotoğrafhane, gasilhane, gazhane, gusülhane, güderihane, haddehane, hahamhane, halvethane, hapishane, haşhaşhane, hayalhane, helvahane, humbarahane, ıslahhane, ibadethane, idarehane, imalathane, imarethane, inekhane, ipekhane, iplikhane, kademhane, kahvehane, kalavrahane, kalayhane, kalhane, kasaphane, kayıkhane, kaynakhane, kerhane, kesimhane, keşişhane, kılıçhane, kıraathane, kiremithane, kirişhane, klişehane, konsoloshane, kuluçkahane, kumarhane, kumbarahane, kuşhane, kütüphane, mahpushane, mantarhane, mapushane, marangozhane, mehterhane, memişhane, Mevlevihane, meyhane, misafirhane, miskinhane, muayenehane, mumhane, muvakkithane, mücellithane, mühendishane, mürettiphane, nakkarhane, nekahethane, nezarethane, patrikhane, peynirhane, piskoposhane, rasathane, saadethane, sabunhane, salhane, saraçhane, sebilhane, sefarethane, semahane, sırmakeşhane, silahhane, süthane, şaphane, Şaphane, şaraphane, şifahane, şişhane, tabakhane, tahaffuzhane, talimhane, tamirhane, tasfiyehane, tavhane, telgrafhane, tembelhane, teneffüshane, tephirhane, terkiphane, terzihane, teşrihhane, tevkifhane, tımarhane, ticarethane, tophane, tüfekhane, umumhane, vaftizhane, yağhane, yatakhane, yazıhane, yemekhane, yetimhane, yoğurthane, mülahazat hanesi


DAH


[ünlem]
  • Deh

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dah etmek