HAFTALIKÇI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



HAFTALIKÇI harflerini içeren 5 harfli 56 kelime bulunuyor. 5 harfli HAFTALIKÇI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FIKIH17, ÇIFIT16, AHLAF15, AHFAT15, HALFA15, HAFTA15, LAFÇI15, FITIK13, HAÇLI13, KILIF13, TIFIL13, HAKÇA12, HALAÇ12, FAKAT11, KALFA11, ÇIKIT10, ÇIKTI10, HAKLI10, HATIL10, KILIÇ10, TAHIL10, AHLAT9, AHLAK9, AÇLIK9, AKÇIL9, ÇITAK9, ÇATIK9, ÇATKI9, ÇALTI9, ÇAKIL9, ÇALIK9, ÇALKI9, HALKA9, HALAT9, KAÇLI9, KALIÇ9, KAHTA9, LAKÇI9, TIKAÇ9, TAÇLI9, ALÇAK8, ÇATAK8, ÇATAL8, ÇAKAL8, ÇALAK8, KAÇTA8, KALÇA8, LAÇKA8, ATILI7, ALTIK6, ITLAK6, KITAL6, KATLI6, KALIT6, TALAK5, TAKLA5


TALAK (Kelime Kökeni: Arapça ṭalāḳ)


[isim] [eskimiş] [hukuk]
  • Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması

Birleşik Kelimeler: talakıselase


TAKLA


[isim]
  • Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takla atmak
  • takla attırmak

Birleşik Kelimeler: takla böcekleri, tepetakla, yıldırım takla


ALTIK


[isim] [mantık]
  • Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tümel olumlu, biri tikel olumlu; biri tümel olumsuz, biri tikel olumsuz iki önerme arasındaki bağlantı durumu: `Kimi insanlar fânidir` önermesi `Bütün insanlar fânidir` önermesinin altığı olur

ITLAK (Kelime Kökeni: Arapça iṭlāḳ)


[isim] [eskimiş]
  • Salıverme, koyuverme

KITAL (Kelime Kökeni: Arapça ḳitāl)


[isim] [eskimiş]
  • Vuruşma, birbirini öldürme

KATLI


[sıfat]
  • Katlanmış, bükülmüş

    Katlı mendilleri dolaba koydu.

Birleşik Kelimeler: katlı kur, çok katlı otopark, üç katlı


KALIT


[isim] [hukuk]
  • Miras

    Toprakları üzerinde gelmiş geçmiş eski uygarlıkların insancıl kalıtını özümlemişti. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Kalıtım yoluyla geçmiş olan şey
[mecaz]
  • Görenekler yoluyla yerleşmiş olan tutum veya davranış biçimi

ATILI


[sıfat]
  • Atılmış, ertelenmiş, tehirli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • atılı bulunmak


ALÇAK


[sıfat]
  • Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı

    Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna. - Elif Şafak

[mecaz]
  • Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alçaktan uçmak
  • alçak uçan yüce konar, yüce konan alçak uçar
  • alçak yerde tepecik kendisini dağ sanır
  • alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır
  • alçak yer yiğidi hor gösterir

Birleşik Kelimeler: alçak basınç, alçak gerilim, alçak gönüllü, alçak kabartma, alçak ses, alçak yaylak, yalımı alçak


ÇATAK


[isim]
  • İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı

    Karakaçanı, Armutdere çataklarında bu Bozdayı tepelediydi. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]
  • Yapışık, ikiz (meyve)
[sıfat]
  • Kavgacı

Birleşik Kelimeler: çatak bayrak

[isim]
  • Van iline bağlı ilçelerden biri

ÇATAL


[isim]
  • İki veya daha çok kola ayrılan değnek
[sıfat]
  • Ucu kollara ayrılmış

    Çatal yol.

[sıfat]
  • İki taraflı

    Evlerinin önü çatal pınarlar / İçerler suyunu beni anarlar - Halk türküsü

[sıfat]
  • İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir

    Çatal söz.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çatal görmek
  • çatal matal kaç çatal

Birleşik Kelimeler: çatal ağız, çatal aşı, çatal ayak, çatal bel, çatal bıçak takımı, çatal çivi, çatal don, çatal flama, çatal iğne, çatal kaldıraç, çatalkara, çatal kargı, çatal kazık, çatal kundak, çatalkuyruk, çatal sakal, çatal ses, çatal yürek, çatal zıpkın, üççatal


ÇAKAL (Kelime Kökeni: Farsça şaġāl)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Etoburlardan, sürü hâlinde yaşayan, kurttan küçük bir yaban hayvanı (Canis aureus)

    Korkunç geceler, çakalların ulumaları, köpeklerin haykırışları bu ruhu da karartan gecelerde sinirleri büsbütün gevşetiyor. - Etem İzzet Benice

[argo]
  • Kurnaz, yalancı, düzenci, aşağılık kimse
[sıfat] [halk ağzında]
  • Titiz, huysuz
[sıfat] [halk ağzında]
  • Görgüsüz

Birleşik Kelimeler: çakal armudu, çakalboğan, çakal eriği, çakal yağmuru


ÇALAK (Kelime Kökeni: Farsça çālāk)


[sıfat] [eskimiş]
  • Eline ayağına çabuk, atik, çevik
[zarf]
  • Eline ayağına çabuk, atik, çevik bir biçimde

    Norveçli bir seyyah gibi çalak, köprüye indim ve vapura bindim. - Yahya Kemal Beyatlı


KAÇTA


[zarf]
  • Ne zaman?

    Okulda cumartesi günleri dersler saat kaçta kesiliyor? - Ayla Kutlu


KALÇA


[isim] [anatomi]
  • Gövdenin arka bölümünde, bacakların birleştiği yerle bel arasındaki şişkin bölge

    Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: kalça kemiği