HABERDARLIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



HABERDARLIK harflerini içeren 5 harfli 46 kelime bulunuyor. 5 harfli HABERDARLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAHAR11, HABER11, HARBE11, KADEH11, HIRKA10, HAKLI10, HARLI10, KAHIR10, AHLAK9, ABDAL9, BARDA9, DARBE9, ELHAK9, HELAK9, HALKA9, HARAR9, KARHA9, RAHLE9, ARDIL8, ABALI8, ADALI8, BALKI8, BALIK8, BAKIR8, DILAK8, EDALI8, KIRBA8, KIBLE8, ARDAK7, ABLAK7, ADALE7, AKABE7, BARAK7, BARKA7, BALAR7, BAKLA7, BEKAR7, DAKAR7, DEKAR7, DALAK7, ERBAA7, KADAR7, KADER7, RADAR7, KARLI6, KARAR5


KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)


[isim]
  • Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı

    Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[hukuk]
  • Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm

    Yargıç kararı.

[müzik]
  • Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karara bağlamak
  • karara kalmak
  • karar almak
  • karar altına almak
  • karara varmak
  • karar bulmak
  • kararında bırakmak
  • karar kılmak
  • karar vermek

Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı


KARLI


[sıfat]
  • Üstünde kar bulunan

    Baş pınarın karlı suyun içelim / Gurbet kalesini tezce geçelim - Halk türküsü

[sıfat]
  • Kârı olan, kazançlı

    Şimdi ayrıntılara girmeyelim. Kitapta yazılanlara inanmak, inanmamaktan çok daha kârlıdır. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: kârlı iş


ARDAK


[isim] [bitki bilimi]
  • İçten çürümeye yüz tutmuş ağaç

ABLAK


[sıfat]
  • Yayvan ve dolgun (yüz)

    Şarap kızılı vurmuş ablak yüzüyle öfkeli girdi içeri. - Orhan Kemal


ADALE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḍale)


[isim] [anatomi]
  • Kas

AKABE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳabe)


[isim]
  • Tehlikeli, sarp ve zor geçit

BARAK


[isim] [halk ağzında]
  • Tüylü, kıllı çuha

BARKA (Kelime Kökeni: İtalyanca barca)


[isim]
  • Büyük sandal

BALAR (Kelime Kökeni: Farsça bālār)


[isim] [eskimiş]
  • Pedavra

BAKLA (Kelime Kökeni: Arapça bāḳilā)


[isim] [bitki bilimi]
  • Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetiştirilen, yeşil kabuklu ve taneli bir bitki (Vicia faba)

    Evlerinin uğru bakla / Al beni koynunda sakla - Halk türküsü

[bitki bilimi]
  • Bu bitkinin yeşil ürünü veya kuru tanesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bakla dökmek (veya atmak)
  • bakla kadar
  • baklayı ağzından çıkarmak

Birleşik Kelimeler: baklaçiçeği, bakla çiçeği, bakla falı, bakla içi, bakla kırı, acı bakla, akbakla, delice bakla, iç bakla, gâvur baklası, Hint baklası, koyun baklası, kurt baklası, Mısır baklası, sakız baklası, yaban baklası, Yahudi baklası


BEKAR (Kelime Kökeni: Fransızca bécarre)


[isim] [müzik]
  • Diyezli veya bemollü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota işareti
[isim]
  • Evlenmemiş kimse

    Bekârdı, evlenmeye vakit bulamamıştı. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bekâra karı boşaması kolaydır
  • bekâr gözü, kör gözü
  • bekârın yakasını it yer, yakasını bit
  • bekâr kalmak (veya yaşamak)

Birleşik Kelimeler: bekârhane, bekâr odası, müzmin bekâr


DEKAR (Kelime Kökeni: Fransızca décare)


[isim] [matematik]
  • 1000 m² değerinde yüzey ölçü birimi

    Dekar, hektarın onda biri değerindedir.


DALAK


[isim] [anatomi]
  • Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
[hayvan bilimi]
  • Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ
[halk ağzında]
  • Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri
[halk ağzında]
  • Bal peteği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dalak kestirmek

Birleşik Kelimeler: dalak otu, dağ dalak otu, tüylü dalak otu, arı dalağı


ERBAA


[isim]
  • Tokat iline bağlı ilçelerden biri

KADAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳadar)


[edat]
  • Ölçüsünde, derecesinde

    Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]
  • Miktarda, derecede

    İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor. - Halide Edip Adıvar