GÖZETTİRME Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



GÖZETTİRME harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli GÖZETTİRME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Gözettirme ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Gözettirme olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

GÖZER18, GÖRME16, ÖZEME15, GİZEM13, GEZME13, GERİZ12, GERZE12, ÖRTME12, GİRME10, GİTME10, GEMRE10, GERİM10, GERME10, REMİZ9, TEMİZ9, TEİZM9, TERZİ8, ERİME6, METRE6, MERET6, TERME6, TERİM6, TETİR5


TETİR


[isim] [halk ağzında]
  • Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı

ERİME


[isim]
  • Erimek işi

    Dışarıda karlar erimeye başlamış. - Ahmet Ümit

Birleşik Kelimeler: aşırı erime, kemik erimesi


METRE (Kelime Kökeni: Fransızca mètre)


[isim] [matematik]
  • Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi

    İskenderun Körfezi'ne sekiz yüz metre yukarıdan bakıyordum. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: metrekare, metreküp, metre sistemi, akselerometre, alkalimetre, alkolmetre, altimetre, ampermetre, anemometre, areometre, asidimetre, azotometre, barometre, bolometre, çelik metre, dansimetre, debimetre, dekametre, densimetre, desimetre, dilatometre, dinamometre, elektrodinamometre, elektrometre, fotometre, füzyometre, galvanometre, gazometre, grafometre, gramsantimetre, grizumetre, hektometre, hidrometre, higrometre, interferometre, kalorimetre, kilogrammetre, kilometre, klinometre, kolorimetre, kronometre, lüksmetre, manometre, manyetometre, mikrometre, milimetre, minimetre, odyometre, oleometre, ozonometre, ödyometre, parametre, parkmetre, pedometre, piknometre, pirometre, plüviyometre, polarimetre, radyometre, sakarimetre, sakkarometre, santimetre, sülfürimetre, şerit metre, takeometre, takimetre, takometre, taksimetre, tansiyometre, telefonometre, telemetre, termometre, voltametre, voltmetre


MERET (Kelime Kökeni: Arapça mārid)


[isim]
  • Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü

    Ben de öyle söyledim. Bırakalım artık şu meredi, dedim. - Ahmet Ümit

[sıfat] [halk ağzında]
  • Uğursuz

TERME (Kelime Kökeni: Farsça terme)


[isim] [halk ağzında]
  • Bir tür yaban turpu
[isim]
  • Samsun iline bağlı ilçelerden biri

TERİM


[isim]
  • Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, ıstılah

    Bazıları ise terimlerimizi milletlerarası esaslara bağlamak davasındadırlar. - Falih Rıfkı Atay

[mantık]
  • Geleneksel mantıkta özne veya yüklem
[matematik]
  • Cebirsel bir anlatımda + veya - işaretleri arasında bulunan parçalardan her biri
[matematik]
  • Bir denklemde = işaretinin iki yanındaki anlatımlardan her biri
[matematik]
  • Bir kesrin pay ve paydasından her biri, had

Birleşik Kelimeler: terim bilimi, terimler dizgesi, büyük terim, küçük terim, orta terim, bir terimli, çok terimli, iki terimli


TERZİ (Kelime Kökeni: Farsça derzī)


[isim]
  • Giysi biçip diken kimse, dikişçi

    Bir şehrin yedi mahallesinde herkesin baş eğdiği bir terzi olmalıydım. - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • terzi kendi söküğünü dikemez

Birleşik Kelimeler: terzihane, kumaşlı terzi, kumaşsız terzi, erkek terzisi, kadın terzisi


REMİZ (Kelime Kökeni: Arapça remz)


[isim] [eskimiş]
  • Simge

    Acaba iki kişi oturup birtakım remizler mi düşündüler? - Sait Faik Abasıyanık


TEMİZ (Kelime Kökeni: Arapça temyīz)


[sıfat]
  • Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı (I), pak, münezzeh, hijyen, hijyenik

    Ayak basacak tek adımlık temiz yer yok. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]
  • Ahlakça lekesiz, necip, nezih
[zarf]
  • Kirli, lekeli, bulaşık olmayan bir biçimde

    Temiz giyinmek.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • temiz bir dayak atmak
  • temiz bir dayak yemek
  • temize çekmek
  • temize çıkmak
  • temize havale etmek
  • temiz iş altı ayda çıkar
  • temiz tutmak

Birleşik Kelimeler: temiz kâğıdı, temiz kalpli, temiz kan, temiz pak, temiz para, temiz raporu, temiz yürekli, bir temiz, eli yüzü temiz, eteği temiz, kalbi temiz, yüreği temiz


TEİZM (Kelime Kökeni: Fransızca théisme)


[isim] [felsefe]
  • Tanrıcılık

GİRME


[isim]
  • Girmek işi

    Bu iyi bir şeydi ama yine de benim yüzümden böyle bir duruma girmesini istemiyordum. - Ayla Kutlu

Birleşik Kelimeler: koltuğa girme


GİTME


[isim]
  • Gitmek işi

    Uykusuzluğu ertesi gün ve daha sonraki günler de devam edince bir hekime gitme kararı aldı. - İhsan Oktay Anar


GEMRE


[isim] [bitki bilimi]
  • Son turfanda yetişen, sert kabuklu bir tür siyah üzüm

Birleşik Kelimeler: pembegemre


GERİM


[isim] [tıp]
  • Dinlenme durumundaki kasın normal gerginliği

GERME


[isim]
  • Germek işi
[halk ağzında]
  • Bir yeri bölmek, sınırı belli etmek için yapılan tahta perde