GÖRENEKÇİLİK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



GÖRENEKÇİLİK harflerini içeren 6 harfli 38 kelime bulunuyor. 6 harfli GÖRENEKÇİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÖÇERİ19, GÖKÇEK19, GÖRELE16, GÖRELİ16, İNEGÖL16, ÖNERGE16, KÖLÇER15, ÖKÇELİ15, ÇENGEL13, GREKÇE13, GEÇELİ13, GEÇKİN13, GERÇEK13, İLGİNÇ13, ÖKELİK12, ERİGEN10, GELENİ10, GİNELİ10, GENLİK10, GERİLİ10, KENGEL10, KENGER10, LENGER10, ÇİRKİN9, ÇELENK9, ÇENELİ9, ELEKÇİ9, İNEKÇİ9, İÇERİK9, KLİKÇİ9, KEÇELİ9, RENKÇİ9, REÇİNE9, İLİNEK6, KLİNİK6, LİNEER6, NERELİ6, RENKLİ6


İLİNEK


[isim] [felsefe]
  • Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz

KLİNİK (Kelime Kökeni: Fransızca clinique)


[isim] [tıp]
  • Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer

    Onu, anlamını yitiren kliniğe ayaklarının alışkanlığı götürüyordu. - Tarık Buğra

[sıfat]
  • Vücut muayenesinde görülen (hastalık belirtisi)

    Klinik belirtiler çoğu kez bir hastalığın teşhisi için yetmeyebilir.

Birleşik Kelimeler: klinik araştırma, klinik vaka


LİNEER (Kelime Kökeni: Fransızca linéaire)


[sıfat] [matematik]
  • Çizgilerle ilgili olan

NERELİ


[sıfat]
  • Birinin memleketini sormak için kullanılan bir söz

    Arkadaşınız nereli?


RENKLİ


[sıfat]
  • Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan

    Havaya renkli fişekler atıyordu. - Peyami Safa

[mecaz]
  • Neşeli, canlı, ilgi çekici

    Masallar folklor bakımından da türkülerden daha seyyal ve ekseriya daha renkli olurlar. - Asaf Halet Çelebi

[mecaz]
  • Kendine özgü, ilginç, çarpıcı nitelikleri olan (kimse)

    Renkli bir politikacı.

[isim] [sinema]
  • Doğadaki renkleri olduğu gibi görüntüye aktarmayı gözeten film

Birleşik Kelimeler: renkli basın, renkli devrim, renkli film, renkli işitme, renkli televizyon, tek renkli


ÇİRKİN (Kelime Kökeni: Farsça çirkīn)


[sıfat]
  • Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı

    Kız öyle müstesna bir güzelliğe sahip olmamakla beraber çirkin de değildi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çirkin kaçmak


ÇELENK


[isim]
  • Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmış halka

    Duvara dayalı çelenkleri görür. - Nazım Hikmet

[eskimiş]
  • Kadınların başlarına taktıkları mücevher veya madenden yapılmış sorguç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çelenk koymak


ÇENELİ


[sıfat]
  • Çenesi olan
[mecaz]
  • Çenebaz

    Çenelileri hor görmemeliyiz, gereğinde söze atılmak, konuşmak hatta epeyce konuşmak suspus oturmaktan yeğdir. - Nermi Uygur

Birleşik Kelimeler: çengel çeneliler, yapışık çeneliler


ELEKÇİ


[isim]
  • Elek yapan veya satan kimse

İNEKÇİ


[isim]
  • Sütünü ve süt ürünlerini satmak için inek besleyen kimse
[argo]
  • Ezberci, ezberleyerek öğrenen öğrenci

İÇERİK


[isim]
  • Bir şeyin içinde bulunanların bütünü, muhteva, mazruf

    Eğitimin yalnız yöntemlerini değil, içeriğini de gözden geçirmek, düzeltmek gerekmektedir.

[ruh bilimi]
  • Herhangi bir ruhsal süreç veya düşünsel işlevi oluşturan ögelerin bütünü
[sıfat] [mantık]
  • Bir cümle veya yargıda açıkça söylenmemekle birlikte var olduğu anlaşılabilen, zımni

KLİKÇİ


[isim]
  • Hizipçi

KEÇELİ


[sıfat]
  • Keçesi olan

RENKÇİ


[isim]
  • Işığı, gölgeyi ve biçimleri renk yoluyla veren ressam

Birleşik Kelimeler: çiğ renkçi


REÇİNE (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [bitki bilimi]
  • Bazı bitkilerde, özellikle çamlarda oluşan, katı veya yarı akışkan organik salgı maddesi, ağaç sakızı

    Ata Efendi, depoya yığılı kerestelerin reçine kokusundan hazzettiğini anladı. - Nezihe Araz

[kimya]
  • Sonsuz polimerleşme ile elde edilen, büyük moleküllü yapay madde

Birleşik Kelimeler: reçine kanalı, reçine kesesi, reçine yağı, köknar reçinesi, melamin reçinesi