GÖNENDİRİLME Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler



GÖNENDİRİLME harflerini içeren 7 harfli 39 kelime bulunuyor. 7 harfli GÖNENDİRİLME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Gönendirilme ile başlayan 7 harfli kelimeler. İçinde Gönendirilme olan 7 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

GÖNDERİ19, GÖNENME18, GÖLERME18, DÖNMELİ16, DÖNELME16, DÖNENME16, ÖDEMELİ16, GEDİLME14, GİDİLME14, GİDERME14, ÖNLENME14, DENGELİ13, EDİLGİN13, EDİLGEN13, GİRİLME12, GELİNME12, GERİLME12, GERİLİM12, GERİNME12, NİRENGİ11, DİRİLME10, DİRENME10, DİRENİM10, DİNLEME10, DİNELME10, DİLİNME10, DİLENME10, DENİLME10, DEMİRLİ10, DELİRME10, DELİNME10, DERİLME10, ERDEMLİ10, İNDİRME10, ELİNDEN9, İLERİDE9, NEDENLİ9, RENDELİ9, ELİMİNE8


ELİMİNE (Kelime Kökeni: Fransızca éliminé)


[sıfat] [spor]
  • `Elemek` anlamındaki elimine etmek, `elenmek` anlamındaki elimine olmak (veya edilmek) birleşik fiillerinde geçen bir söz

ELİNDEN


Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... elinden çıkmak
  • el (veya elini) uzatmak
  • el (veya elini) yakmak
  • el açmak
  • el almak
  • el atmak
  • el ayak (veya etek) çekmek
  • el ayak çekilmek
  • el bağlamak
  • el basmak
  • el bebek gül bebek
  • el bende!
  • el çekmek
  • el çektirmek
  • el çırpmak
  • elde (veya elinde) olmamak
  • elde avuçta (bir şey) kalmamak
  • elde avuçta (ne varsa)
  • elde etmek
  • el değiştirmek
  • el değmemek
  • elde kalmak
  • eldeki yara, yarasıza duvar deliği
  • elden ağza yaşamak
  • elden ayaktan düşmek (veya kesilmek)
  • elden bırakmamak (veya düşürmemek)
  • elden çıkarmak
  • elden çıkmak
  • elden geçirmek
  • elden gel!
  • elden geldiği kadar
  • elden gelmemek
  • elden gitmek
  • elden kaçırmak
  • elden kaçmak
  • elden ne gelir?
  • elde tutmak
  • el dokunulmamak
  • ele alınır
  • ele alınmaz
  • ele almak
  • ele avuca sığmamak
  • ele bakmak
  • ele geçirmek
  • ele geçmek
  • ele gelmek
  • el elde baş başta
  • el elden kalmaz, dil dilden kalmaz
  • el elden üstündür (ta arşa kadar)
  • el el ile, değirmen yel ile
  • el eli yıkar, iki el yüzü
  • el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
  • el el üstünde oturmak
  • el ermez, güç yetmez
  • el etek öpmek
  • el etek tutmak
  • el etmek
  • ele vermek
  • eli (veya elleri) armut devşirmek
  • eli alışmak
  • eli altında olmak
  • eli ayağı (olmak)
  • eli ayağı (veya ayağına) dolaşmak
  • eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak)
  • eli ayağı titremek
  • eli ayağı tutmak
  • eli aza varmamak
  • eli boş çıkmak
  • eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek)
  • eli boş gelmek
  • eli cebine (veya cüzdanına veya kesesine) gitmemek (veya varmamak)
  • eli değmek
  • eli dursa ayağı durmaz
  • eli ekmek tutmak
  • eli eline değmemek
  • eli ermek
  • eli ermez gücü yetmez
  • eli genişlemek
  • eli gitmek
  • eli harama uzanmak
  • eli işe yatmak
  • eli kalem tutmak
  • eli kırılmak
  • eli kırılsın!
  • eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak)
  • eli kolu bağlı durmak
  • eli kurusun!
  • elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi
  • elinde ... var
  • elinde avucunda nesi varsa
  • elinde bulunmak (veya olmak)
  • elinde büyümek
  • elinde kalmak
  • elinden (bir şey) düşmemek
  • elinden (bir şeyi) düşürmemek
  • elinden almak
  • elinden bir iş (veya şey) gelmemek
  • elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak
  • elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak
  • elinden geleni yapmak
  • elinden gelmek
  • elinden hiçbir şey kurtulmamak
  • elinden iş çıkmamak
  • elinden iyi iş gelmek
  • elinden kan çıkmak
  • elinden kurtulmak
  • elinden tutmak
  • elinde olmak
  • elinde olmak
  • elinde patlamak
  • elinde tutmak
  • eline (veya elinize veya ellerinize) sağlık
  • eline almak
  • eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek)
  • eline ayağına üşenmemek
  • eline bakmak
  • eline doğmak
  • eline düşmek
  • eline erkek eli değmemiş olmak
  • eline eteğine doğru
  • eline eteğine sarılmak
  • eline fırsat geçmek
  • eline geçmek
  • eline kalmak
  • eline su dökemez
  • eline tutuşturmak
  • eline yüzüne bulaştırmak
  • elini arı kovanına sokmak
  • elini ayağını (veya eteğini) kesmek (veya çekmek)
  • elini ayağını öpeyim
  • elini belli etmek (veya göstermek)
  • elini çabuk tutmak
  • elini kana bulamak (veya bulaştırmak)
  • elini kolunu bağlamak
  • elini kolunu sallaya sallaya gelmek
  • elini kolunu sallaya sallaya gezmek
  • elini kulağına atmak
  • elinin altında (olmak)
  • elinin hamuruyla erkek işine karışmak
  • elinin tersiyle çarpmak
  • elinin tersiyle itmek
  • elini oynatmak
  • elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi)
  • elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
  • elini sürmemek
  • elini taşın altına koymak (veya sokmak)
  • elini veren kolunu alamaz
  • elini vicdanına koymak
  • elinle ver, ayağınla ara
  • eli olmak
  • eli para görmek
  • eli silah tutmak
  • eli varmamak (veya gitmemek)
  • eli yatmak
  • eliyle koymuş gibi
  • el kadar
  • el kaldırmak
  • el katmak
  • el koymak
  • ellerde gezmek
  • elleri (veya ellerin) dert görmesin
  • ellerim yanıma gelsin
  • eller yukarı!
  • elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak
  • elle tutulur
  • elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır)
  • elle tutulur tarafı olmamak
  • el ovuşturmak
  • el öpenlerin çok olsun!
  • el öpmek
  • el öpmekle ağız aşınmaz
  • el pençe
  • el pençe divan
  • el pençe divan durmak
  • el sıkışmak
  • el sıkmak
  • el sürmemek
  • el tazelemek
  • el terazi, göz mizan
  • el tutmak
  • el üstünde tutmak
  • el vergisi, gönül sevgisi
  • el vermek
  • el vurmamak
  • el yarası onulur, dil yarası onulmaz
  • el yıkamak


İLERİDE


[zarf]
  • Gelecekte, gelecek zamanda

    Beni ileride okuyacak insanlar için yazdığıma inanmışımdır. - Salâh Birsel


NEDENLİ


[sıfat]
  • Nedeni olan, sebepli

Birleşik Kelimeler: nedenli nedensiz


RENDELİ


[sıfat]
  • Rendesi olan, rendelenmiş

    Rendeli tahta.


DİRİLME


[isim]
  • Dirilmek işi

    Bizim dirilmemiz için millî varlığın kaynağı olan millî kültür eserleriyle beslenmemiz lazımdır. - Mehmet Kaplan


DİRENME


[isim]
  • Direnmek işi

DİRENİM


[isim]
  • Direnme işi, inat, taannüt
[hukuk] [ekonomi]
  • Temerrüt

DİNLEME


[isim]
  • Dinlemek işi

    Bir süredir günün değişik saatlerinde aşağıyı dinlemeyi huy edinmişti. - Elif Şafak

Birleşik Kelimeler: dinleme salonu


DİNELME


[isim]
  • Dinelmek işi

DİLİNME


[isim]
  • Dilinmek işi
[jeoloji]
  • Kayaçların, ince katlar biçiminde kolaylıkla ayrılabilme niteliği, dilinim

DİLENME


[isim]
  • Dilenmek işi

DENİLME


[isim]
  • Denilmek işi

DEMİRLİ


[sıfat]
  • İçinde metal veya karışım durumunda demir bulunan

    Demirli sular. Demirli ilaçlar.

[mecaz]
  • Bağlanıp kalmış

    Ali Bey İstanbul'da demirli bir hayat temposuna bağlı kalan tek insan gibi görünüyordu. - Halide Edip Adıvar

[denizcilik]
  • Demir atmış (gemi)
[zarf]
  • Demir atmış bir biçimde

    Her sabah, şimdi limanda demirli duran bu gemide uyanacaklardı. - Halikarnas Balıkçısı

Birleşik Kelimeler: demirli beton


DELİRME


[isim]
  • Delirmek işi